Değerli okurlar çok uzun zamandır Kafkas Kürtleri ile ilgili yaşanan tarihsel ve ulusal gelişmeleri inceliyordum. Fırsatım olunca da bunu sizlerle paylaşmayı düşünmüştüm. Kafkaslarda yaşayan Kürd halkının Sürgün, Soykırım ve dayatılan işbirlikçilik karşısındaki tutumu. Ve dünyaya “bende varım, bu dünya hepimize yeter “ demesi.  Bunu dediği için de yaşadıklarını bir dizi yazı şekline getirdim. 

Yazı dizisinin ilki Sovyetler Birliği'nde Kürtler, Sovyetler Birliği sınırları içerisinde yaşayan Kürt kişilikleri,  grupları ve yaşadıkları sancılardır.

Kürtler yüzyıllar boyunca Güney Kafkasya'da kurulan pek çok devlette söz sahibi oldular. Rus İmparatorluğu'nun Kürtlerle ilişkileri 19. yy başlarında Osmanlı-Rus Savaşları ve Rus-Pers savaşları döneminde gelişti. Bölge ülkeleriyle imzalanan anlaşmalar sonucu Rusya'nın mevcut sınırları Kürtleri kapsar hale geldi ve pek çok Kürt Kafkasya'ya ve Rusya'ya yerleşerek büyük bir nüfus oluşturdu. Türkler ve Persler tarafından uygulanan baskılar da Kürtlerin Transkafkasya'ya göçünü hızlandırdı. Bölgede yaşayan Yezîdîler ile ilgili pek çok araştırmalar kaleme alındı ve sanat eserleri oluşturuldu. 19. yy ortalarından itibaren Kürtlerle ilgili tasvirler literatürde yer almaya başladı ve Kürtlerin dili ve tarihi hakkında araştırma enstitüleri kuruldu. Kürtler imparatorluk döneminde genel olarak eğitimden yoksundu, ana dilleri olan Kürtçe'yi öğrenecek eğitim kurumları bulunmamaktaydı. 19. yy sonundan itibaren bölge hüküm süren toprak ağaları ve beyler tarafından baskı altına alınan Kürtler bu dönemde asimilasyona maruz kaldılar. 1926 nüfus sayımında bölgedeki Kürtlerin ağırlıklı olarak Tatarca (Azericeye o dönemde verilen ad) konuştuğu tespit edildi.

Ekim Devrimi döneminde Ferik Polatbekov, Erebê Şemo gibi isimler Kürtlerin Bolşeviklere destek vermesi için faaliyelerde bulundu. I. Dünya Savaşı öncesi Rusya egemenliği altında bulunan topraklarda, dünya savaşının başlaması ve Çarlık iktidarının değişmesi neticesinde pek çok yeni gelişme meydana geldi; isyanlar ortaya çıktı, askerler birliklerini terk etti, eski yönetimler değiştirildi, Erzincan Sovyeti örneği gibi yeni Sovyet hükümetleri kurma girişimlerinde bulunuldu ve bunlarla paralel toplu katliamlar yaşandı. Bu dönemde gerçekleşen Ermeni Kırımı, Süryani Katliamı gibi Müslüman olmayan halklara karşı işlenen toplu katliamlar nedeniyle, Yezîdî Kürtler yaşadıkları alanlardan Kafkasya'ya göç etti. Bu dönemde gerçekleşen Ekim Devrimi sonrası Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'da Sovyet sistemleri kuruldu. Devrim sonrası dönemde Kürtlerin üzerinde geleneksel aşiret sistemi hâlen hüküm sürüyordu, toprak ve yaylaların zengin ağaların elindeydi ve ağalar bu sistemi şeyhler üzerinden devam ettiriyorlardı.

Kürtler Sovyetler Birliği döneminde bir ulus olarak resmen tanındı. 1923 yılında Azerbaycan Kürtleri için Ermenistan SSC ve Dağlık Karabağ Özerk Oblastı arasında Laçın merkezli Kürdistan Uyezdi olarak bilinen bölge kuruldu. Sovyetler Birliği Kürt kültürünün gelişmesine katkıda bulundu, ilk kez Kürt olmayan araştırmacıların yanında Kürtler kendi kültürlerine dair yapılan çalışmalara katkıda bulunmaya başladı. 1928-29 yılları arasında ilk Kürtçe latin alfabesi olan Şemo-Marogulov alfabesi hazırlandı, eğitim kurumları ve akademiler açıldı, çok sayıda Kürtçe yayın evi kuruldu ve pek çok eser yayınlandı. Erivan Radyosu'nun Kürtçe yayınları gerek Sovyet Kürtleri gerekse Sovyet sınırlarının ötesindeki Kürtler üzerinde büyük bir etkiye sahip oldu. İlk Kürt filmi olan Zare 1926'da Ermenistan SSC'de üretildi. 1937 yılında bazı Ermenistan Kürtleri ile Azerbaycan Kürtleri, 1944 yılında da bazı Gürcistan Kürtleri Kazakistan SSC'ye, Kırgızistan SSC'ye ve Orta Asya'ya göç ettirildi. 1937 yılındaki göçe sebep olarak; Sovyet sistemi karşıtlığı, sosyal ve ekonomik ilişkilerinde şeyhlik, seyyidlik, kan davası gibi geleneklerin varlığıyla birlikte ataerkil ilişkilerden kaynaklı zengin ağaların hüküm sürmeye devam etmesi, kolhoz ve sovhoz sistemini aksatma gibi nedenler sayıldı. 1944'teki göçler için ise II. Dünya Savaşı döneminde kırsal bölgelerde yaşayan bazı Kürtlerin Türkiye'ye istihbarat ilgileri verdikleri gerekçesiyle Devlet Savunma Komitesi tarafından gerçekleştirildi. Buna karşın Kürtler genel olarak Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında cephede veya cephe arkasında önemli yararlılıklar gösterdi. Sovyet Kürdü Samand Siyabendov'a Sovyetler Birliği Kahramanı unvanı verildi. Destalinizasyon sürecinin başlamasıyla birlikte 1956 yılından sonra göç ettirilen Kürtler eski topraklarına dönmeye başladı.

II. Dünya Savaşı döneminde İran, Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık'ın denetimine girdi. Savaş devam ederken Kürtler kendilerine ait siyasi örgütlenmeler oluşturdular. İran Kürdistanı'nda Kürdistan Diriliş Topluluğu kuruldu ve sonradan İran Kürdistanı Demokrat Partisi halini aldı. Savaştan sonra Sovyetler çekilmeyi reddetti ve İran Azerbaycanı ve İran Kürdistanı'ndaki bu ayrılıkçı hareketleri desteklemeye ve sosyalizmi yayma faaliyetlerine devam etti. Bu amaçla 1946'da Mahabad Kürt Cumhuriyeti kuruldu. Ancak Sovyetler Birliği'nin bölgeden çekilmesinin ardından bölge İran orduları tarafından ele geçirildi ve yıkıldı. Mustafa Barzani ve beraberindekiler Sovyetlere iltica etti. Barzani, Irak'ta kurulacak bağımsız bir Kürdistan'ın ancak Sovyet desteğiyle gerçekleşebileceğine inanması sebebiyle Sovyet yöneticiler ile yakın bağlar kurdu. 1958'de Irak hükûmetinin özel af çıkarması üzerine Barzaniler Irak'a dönüş yaptı. Zamanla Irak hükûmeti ile ilişkiler gerildi ve 1963'te Baas Partisi'nin iktidarı ele geçirmesinin ardından Irak'taki Kürt bölgelerine askerî operasyonlar başladı. Sovyet yönetimi operasyonların derhal durdurulmasına yönelik sert tutum takındı.

1980'li yıllardaki perestroyka politikalarının ardından Sovyet Kürtlerinin kültürel çabaları ve otonomi istekleri daha belirgin hale geldi. Tüm cumhuriyetlerde yaşayan Kürtler 1989 yılında Yekbûn adlı örgütte birleştiler ve Kürdistan Uyezdi'nin tekrar kurulması için çalışmalar yürüttüler. Sovyet yetkilileri de Kürt otonomisinin yeniden inşası konusunda çalışmalara başladı, ancak fikirsel ayrılıklar, Azeri-Ermeni çatışmaları, Türkiye'nin müdahalesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi nedenlerden ötürü Kürt otonom bölgesi kurulamadı.

1989 yılındaki sayım sonuçlarına göre ülkede toplam 152.717 Kürt yaşamaktaydı. En büyük Kürt nüfus Ermenistan SSC'de, ikinci olarak ise Gürcistan SSC'de yaşamaktaydı. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrası bölge Kürtleri eski Sovyet ülkeleri arasında bölündü. Lozan’daki bölünme Kafkaslarda bu şekilde gerçekleşmiş oldu.

Bir sonraki yazı

İran Kürtleri, Mahabad ve Mustafa Barzani ile ilişkiler