"Diyarbakır 1. Uluslararası Nebiler, Sahabeler, Azizler ve Krallar Kenti Sempozyumu” şehrin inanç, kültür ve sanat değerlerini ön plana çıkardı. Diyarbakır Valiliği'nin desteklediği sempozyum da Ashab-ı Kehf ele alındı.

 Asırlardır nerede olduğu tartışılan Ashab-ı Kehf Mağarası ile ilgili tartışmalara akademisyenler noktayı koydu. "Hakiki Ashab-ı Kehf Lice'dedir" diyen Prof. Dr. Kadri Yıldırım, tarihçi Abdulrezzak Semerkandi'nin 527 yıl önce bu gerçeği kanıtladığını söyledi. Doç. Dr. Hasan Tanrıverdi ise Kur'an'da zikredilen özelliklere Lice'deki mağaranın yüzde yüz uyduğunu belirtti.

Haberiniz var mı?

Bir süre sonra memleketim Diyarbekir’e gelerek gerek basın mensubu arkadaşlarım, gerekse turizmle ilgili kurum, kuruluşların ve de STK’ların bu işle ilgili çalışmalarını, tanıtım konusunda neler yaptıklarını yakından izlemek ve görmek istiyorum.

Bu tespit Diyarbekir turizmine yepyeni bir kapı açmış olacaktır. Basın mensubu arkadaşlar lütfen bu işin peşini bırakmayalım. Turizmle ilgili kurum ve kuruluşlar, Diyarbekir’in tanıtımına, turizminin gelişmesine katkıda bulunacak bu gelişmeyi göz ardı etmeyelim…

                                       &

Sayın Valim Hasan Basri GÜZELOĞLU’na arzımdır.

19 Aralık 2019 tarihli beyanınızda;

“Beş bin yıllık tarihi surların onarımı için 13 milyon 500 bin lira harcayacağız. Surların çok önemli ve değerli bu görüntüsünü gece de kente değer katacak çok ileri teknoloji ile hava ve iklim şartlarına uyumlu olarak değişebilecek ışıklandırma sistemiyle buluşturuyoruz” demiştiniz.

Bu sevindirici.

Ayrıca bu sözün takipçisi de olacağım.

Ancak; bir süre önce yine Diyarbekir Surlarını restore etmek girişiminde bulunulmuştu.  Sur’da yapılan alelacele çalışmalar, bu iş duvarcı ustaları ile geçiştirilmeye çalışılmıştı adeta.

Sur içi ile ilgili bir yetki karmaşası halen devam etmektedir sanıyorum. İş ehlinden uzaklara verilmişti.

O günlerde ben yine yazmıştım olan bitenleri. Kısaca aktarayım.

 “Fazla detaya girmeden bir de bu restorasyon konusuna kısaca değinelim. Tarihi eserlerin restorasyonları yalnızca bir duvar ustalığı ile geçiştirilemez.

Tarihi eser restorasyonları arkeologların, sanat tarihçilerinin ve de tarihçilerin organizasyonu ile yapılır. İnce elenir sık dokunur.

Biz ne yaptık, Diyarbekir Surları’nın restorasyonunda?.. Tarihi yok ettik. Birer tarihi belge olan çok eskiden kalma topla, mancınıkla delinmiş yerleri duvarcı mantığı ile kapattık. Sanki daha dün yapılmış gibi, şimdi mescit olarak kullanılan, Urfa Kapı İtfaiye burcunu onardık…

Bir anlamda tarihe saygı duyulmadan, masrafsız çözüm.

Katlettik beyler katlettik.

Dünya alem hele hele Diyarbekir’i seviyorum diyenler aval aval seyrettik. Dicle Üniversitesi seyretti. Diyarbekir Mimarlar Mühendisler Odası seyretti. Ne yazık ki arkeologlar seyretti. Tıpkı bir aymazın antika eseri kullandığı gibi, teneke muamelesi yaptığı gibi.

Yani o günün mimar ve mühendislerinin Diyarbekir’in boynundaki o dünyanın en değerli gerdanlığı olan surlara işlediği o sanat yok edildi…”

İstiyorum, diliyorum ki bu kez de böyle olmasın.

Bir kez daha tarih yok edilmesin.

Yapılanlarla ele güne rezil olmayalım…

Hepimiz bilmeliyiz ki Diyarbakır Surları dünyada günümüze kadar gelmiş ilk ve tek gerçek anlamda surdur.

Surlarımız duvar olmasın.

                                 &

Kirveme öğütler;

Kirvem, biliyor musun Shakespeare;

“Bütün dünler, bugünleri aydınlatan fenerlerdir.” Tıpkı Diyarbekir Surları gibi…

Aklında olsun.

                                  &

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.   

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir Balıklıgöl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Suriçi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski stadı, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.