Merhabalar, değerli okuyucularım. Geçen haftaki yazımda ebeveynlerin yanlış tutumlarından bahsettik. Sizler tarafından çok fazla geri dönüş aldım. Bu beni yazmam konusunda cesaretlendirdi ve bugün tekrardan bir yazımla karşınızdayım. Öncelikle yazımla, birçok çocuğun duygularının tercümanı olmanın gururunu yaşıyorum.

Bugünkü konum maalesef ki hala sıklıkla görülen çok acı, çok derin bir konu. Yaşam hakkı, okuma hakkı elinden alınan kız çocuklarımızın dili olacağım bugün. Evet, ne kadar derin bir konu ve bir o kadar da acı. Günümüzde hala bu durumda olan o kadar çok kız çocuğu var ki. Okuma hakkı elinden alınan. Halbuki her insanın temel hakları vardır değil mi? Barınmak, beslenme ve giyinmek gibi birçok temel ihtiyaçların yanı sıra okumak da bir temel haktır.

Soruyorum size: Neden bu çocukların okuma haklarını elinden alıyorsunuz? Bunu kendinizde bir hak olarak mı görüyorsunuz? Toplumdaki eşitsizliğin yanı sıra ailenin içinde de eşitsizlik görülüyor maalesef. Erkek çocuğunu okuturken, kız çocuğunun okuyup da ne yapacağı evde kalması gerektiği söyleniyor. Belli bir yaşa geldikten sonra da kendi rızası sorulmadan evlendiriliyor ve birçoğu ömür boyu mutsuzluğa hapsediliyor. Hâlâ böyle şeylerin olması ne kadar acı değil mi? Birçoğumuz belki bunların artık romanlarda, filmlerde, dizilerde olduğunu düşünüyoruz. Maalesef ki böyle durumlar hâlâ ülkemizde yaşanıyor. Birçoğu ilkokula kadar gönderilip okuma yazma öğrendikten sonra bunu yeterli görüp gönderilmiyor, birçoğunun da okuma hayatı, yaşamı elinden alınıyor.

Kız çocuklarının okullaşma oranı örgün eğitimdeki tüm kademelerde erkek çocuklarının gerisine düştü. 2020-2021 eğitim öğretim yılında kız çocuklarının okullaşma oranı okul öncesinde yüzde 56.3, ilkokulda yüzde 93.1 olurken ortaokulda bu oran yüzde 88.7'ye kadar geriledi. Bunların bir kısmı maddi geçimsizlikten kaynaklı olup büyük bir kısmı “kız çocuğu okumaz” anlayışından kaynaklıdır.

Araştırmalara göre, kız çocuklarının okullaşma oranının düşük olmasının temel nedeninin sosyo-kültürel ve ailevi nedenler olduğu belirlenmiştir. Bir çocuğun okuma hakkını elinden almak, yaşam hakkını elinden almak demektir. “Kız çocukları okumasın demek” sadece insan haklarına aykırı değil, aynı zamanda çocuk istismarıdır.Hiç kimsenin de buna hakkı yoktur.Erkek çocukların olduğu gibi kız çocuklarının da okumaya kendi ayaklarının üstünde durup en güzel yerlere gelmeye hakkı var. Evde oturup evlendirilmeyi beklemesine değil, okula gidip geleceğinin peşinden koşmasına ihtiyacı var.“İlkokulu bitirdikten sonra ailem kız olduğum için okumama izin vermedi. ‘Kızlar okumaz’ diye babam beni okula göndermedi. “Ailem, okumamı ağlamalarıma, bütün yakınmalarıma rağmen kabul etmedi” yine çocuk yaşında okuma hakkı elinden alınan birinin kullandığı bir söz benim okudukça içim acıyor. Bir çocuk okula gitmek için ağlayıp yakınıyor. İçler acınası bir durum. Bir çocuk okula gitmek için ağlamamalı, diğer tüm ihtiyaçları gibi okula gönderilmeli. Daha bunun gibi binlerce çocuk var...

 “Okuyabilseydim öğretmen olmayı istiyordum” "KIZLAR OKUMAZ" DEYİP GÖNDERMEDİLER

Ben bugün buradan yaşam hakkı elinden alınan tüm çocuklar adına sesleniyorum: Hepinize inat çıkardığınız tüm engellere inat bu çocuklar okuyacak. "KIZLAR OKUMAZ" DEYİP GÖNDERMEDİLER 13 YIL SONRA EĞİTİM HAYATINI BAŞLADI. Bu manşette de yazıldığı gibi er yada geç ellerinden okuma hakkını aldığınız bu çocuklar size inat kendi ayaklarının üstünde duracaklar. Kaç yaşına gelmiş olurlarsa olsun bir gün emek verip o sıralara oturup, istedikleri yerlere gelecekler. Ben bir geleceğin eğitimcisi olarak her zaman ellerinden yaşam hakkı alınmış çocuklarının yanında olacağıma, elimden geldiğince seslerini duyurmaya, her konuda destek olacağıma söz veriyorum ve diğer meslektaş arkadaşlarımın da yanlarında olacağına, destek vereceğine eminim. Unutmamalıyız ki ÇOCUKLAR DÜNYANIN EN BÜYÜK SERVETİDİR.