Vay başıma gelenler. Hele duyun inanmayın. Toprak başınıza gele, xer görmeyesız. Surlardan taş çıkarırken inşallah yukarıdan taş yuvarlana başınıza düşe. Ey benamuslar.

Tabi siz de haklısınız belki… Çala çırpa memlekette bir şey bırakmadılar. Siz de bir anlamda arınız, namusunuz sayılan memleketimizin medarı iftiharı surlarımızdan taş çalmaya başladınız. Aferin sizlere.

Elli yıl önce yapılsaydı cahillikten derdik. Ya bu gün yapanlara ne diyeceğiz? Hayınlıktan ya hu valla namussuzluktan. Bu lâf da az gelir size ya, neyse ki basın ahlak yasası var.

Ula benamuslar, bu tarih havuzu olan kent olmazsa acınızdan geberirsiniz.

Sahipsiz kent dediğimde gel de sen sahip çık diyorlar bana. Ayrıca sahipsiz kent demek de bir anlamda bu vurgunculara cesaret vermektedir. Bu kadim şehir sahipsiz sayılmamalı. Bu tarih havuzu sahipsizse, nerede olursak olalım o zaman sahip çıkmak için çırpınmalıyız. Hele hele Diyarbekir’de yaşayan güya Diyarbekir severler ne yapıyor. Yalnız rant peşinde koşmakla Diyarbekir sever olunmaz. Aman kitabım daha çok satılsın diye kafasını bacaklarının arasına alanlar. Aman ben kötü olmayayım, aman ben başımı belaya sokmayayım diyen yüreksizler…  Zaten siz kötüsünüz, korkaksınız, menfaatini Diyarbakır’ın önünde tutanlarsınız. Tarih sizden, korkak, çıkarı uğruna Diyarbekir’in yok olmasına göz yumanlar olarak bahsedecek...

Vallahi haberi okuyunca yüreğim yandı. Yetmiş dört yaşında ağladım durdum.

Neyse ki Valimiz Sayın Hasan Basri Güzeloğlu:

“-UNESCO Dünya Kültür Mirası, Diyarbakır’ın kalbi ve İnsanlık tarihinin tanığı Sur’ları tahrip edenler emniyet birimlerimizce gözaltına alınmış ve haklarında adli tahkikat başlatılmıştır.

Sur’lara zarar veren ve tahrip edenlere karşı kararlılıkla mücadele edilecektir.

Valilik ve Büyükşehir Belediyemizce 13.5 milyon TL yatırım bedeli ile Surların ve Burçların bakım ve onarım ihalesine çıkıyoruz.

Surların ışıklandırılmasını da projelendiriyoruz. 2020’nin ilk çeyreğinde inşallah ihalesine çıkacağız.

Surlar, tarihin tanığı ve Diyarbakır’ın varlığıdır” diye yazdığı twitleri okuyunca biraz gönlüm ferahladı.

Gerekli yasal duyarlılığın başlatılmış olması sevindirici ancak, surların daha kapsamlı uygulamalarla sürekli olarak korunması çok önemli. Yunanistan’ın şirin kenti Selanik’ e gidenler görmüşlerdir, Kanuni Sultan Süleyman zamanında deniz kıyısında yaptırılan tek bir burcun nasıl korunduğunu ve de nasıl değerlendirildiğini…

Kalıcı bir çözüm, etkin bir korunma oluşturulamazsa, zaman içinde tahrip girişimleri devam eder inancındayım.

Ayrıca gerek Ferhat Paçal, Oruç Ejder kardeşlerimin ve gerek Ayla Ötük hocam ve diğer yoğun olarak sosyal medyada yapılan duyurulara, kınamaları yapanlara ve de başta gazetem olmak üzere hassasiyet gösteren yerel medyaya da gönülden teşekkürler.

Ancak bu hassasiyet bir saman alevi gibi değil, kalıcı ve sürekli olması gereklidir.

Kafelerin iç dekorasyonu için surların taşları sökülüp satılıyorsa bu gerçekten çok acı ve utanç verici bir durumdur. Tüm Diyarbakırlılar bu işin takipçisi olmalı. UNCESCO tarih mirası olarak kabul edilen surlardan taş söküldüğünü gören olursa bunu derhal emniyet güçlerine bildirmeleri bir insanlık borcu, kentine olan bir görevidir.

Edindiğim bilgilere göre; UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'nde yer alan tarihi Diyarbakır Surlarının taşları yerinden sökülüp satılıyor. Tahribat özelikle Mardin Kapı kısmında görülmekteymiş. Sur duvarları ve burçların üzerine işlenmiş ve günümüze kadar gelmiş güneş, yıldız sembolleri, kaplan, boğa, çift başlı kartal, akrep ve at kabartmaları olan taşlar yerinden oynatılmış, çalınmak istenmiştir.

Ve çıkarılan taş sayısı çok fazlaymış.

Bu bana basit bir hırsızlık değil örgütlü bir tarihi eser kaçakçılığı olduğu kanaatini uyandırıyor.

Diyarbekir Emniyeti’nin çok dikkatli olması, işi asla basit bir hırsızlık olayı olarak görmemesi gerekir. Ve nasıl olsa bir şey olmaz diyerek bu konuda meydanı boş bırakmamalı…

Bu işin peşinde sürekli olmalıdır.

Ah ki ne ah. Zamanında Diyarbekir’de “Turizm Polisi” ya da “Turizm Zabıtası” tahsis edilmelidir dedim, ısrarla yazdım. Bir kulaktan girdi, diğer kulaktan çıktı.

                                &

Kirvem görüyorsun işte bu benamusların yaptıklarını.

Kirveme öğütler;

Kirvem; ”Dünya; kötülük yapanlar değil, seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.” Albert Einstein

                              &

İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle.

Dostça kalın.

Geleceğimizi çalmayın.

Anzele, büyük bir Balıklıgöl haline getirilip, turizme kazandırılsın.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi MÜZEYE dönüştürülsün.

Suriçi DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ haline getirilsin.

Şehrin eski stadı, ŞEHRİN, ÖZGÜRLÜK MEYDANI olsun.

Daha da önemlisi,

Sur içinde, yakılıp yıkılan bölgelerde evler, aslına uygun ve Diyarbekir evlerine yakışır bir biçimde yapılsın.

Ve sevgili meslektaşlarım, dernek yöneticileri, STK Yöneticileri; Zerzevan Kalesi, Çayönü, Mitras Tapınağı, Kortik Tepe, Hilar Mağaralarını ve Bırkleyn Mağaralarını koruyalım, gün yüzüne çıkaranları sahiplenelim.