Yılın ilk gününde yani 1 Ocak 2021’de CNN Türk kanalında Akıl Çemberi programına konuk olan Mustafa Sarıgül, bir süre önce kuruluşunu ilan ettiği ve genel başkanı olduğu TDP’nin (Türkiye Değişim Partisi) gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başak Şengül’ün partisindeki genel başkanlık sistemi, partisinin ittifaklar içindeki yeri, cumhurbaşkanlığı için aday olma durumu, Kılıçdaroğlu’nun “Parayla parti kurduruyorlar” iddiası, muhalefet bölünüyor eleştirileriyle ilgili, partilerin HDP ile ittifak yapma anlayışı ve Fikri Sağlar’ın türbanlı hakim çıkışı konusunda sorularına cevap verdi Mustafa Sarıgül. 

Programı CNN Türk kanalında dikkatle izledim ve bir vatandaş olarak Sayın Sarıgül’e tam puan verdim. Mustafa Sarıgül’ü daha çok Şişli Belediye Başkanı iken kamuoyu olarak tanıyoruz. Elbette İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Kadir Topbaş’a rakip oluşu da akıllarda canlılığını korumaktadır. Hatırlayacak olursak Sarıgül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AK Parti adayı Kadir Topbaş 4 milyon 180 bin 339, CHP adayı Mustafa Sarıgül ise 3 milyon 494 bin 174 oy almıştı.

Akıl Çemberi programında konuşan Sarıgül’e dönecek olursak, iktidarın memlekete hizmet konusundaki pratiğini değerlendirerek eksiklikler konusunda eleştirilerini sıraladı; ama buna karşın hizmetlerin olumlu taraflarını da takdir etti. Örneğin ulaşım ve sağlık alanında hükümeti takdir ederek hakkını teslim etti. Yanı Millet İttifakı’nda yer alan partiler gibi iktidar partisinin bütün yaptığını çizmedi, retçi mantıkla yaklaşmadı. Bu yaklaşım iki açıdan önemsenmelidir:

1-Vatandaş olarak retçi zihniyetten bıktık. Bu memlekette hiç mi olumlu bir icraat yapılmadı, diye vatandaşların bir bölümü sormaktadır. Hatırlayalım, CHP’li engin Altay idi sanırım, iktidar olumlu bir şey yapsa da bunu görmeyeceğiz mealinde bir açıklama yapmıştı. Tabi bu gibi yaklaşımlar muhalefete bir hazanım sağlamaz. Eğer Sarıgül de böyle yapsaydı, Millet İttifakı’ndaki bileşenlerden farkı kalmazdı hatta parti kurmasına bile gerek olmayacaktı belki.

2-Cumhurbaşkanı Erdoğan şahsında karşıtlık ve bir nebze nefret olgusu üzerinde muhalefet yapma anlayışı da doğru değildir. Çünkü buna takılan muhalefet partileri aşırı bir şekilde duygusallığa gömülür ve rasyonel politika üretme yeteneğini kaybeder. Milletin refahı ve devletin daha güçlü hale gelmesi adına iktidarı daha fazla kamçılamak gerekir deyim yerindeyse. Başka bir anlatımla iktidara ayakbağı olma anlayışı negatif muhalefet anlayışına girmektedir bize göre. Yani iktidar partisinin olumlu tarafını söylemek muhalefete kaybettirmez bilakis seçmeni olumlu etkileme adına kazanıma neden olur. Sayın Sarıgül hali hazırda bu anlamda negatif muhalefet anlayışı gütmemiş bulunmaktadır. İleride ne olacak, zaman gösterecek tabi.

Gelelim programda yaptığı açıklamalara.

Hedefi şöyle belirlemiş Sarıgül:

“Biz sağı da solu da gündemden kaldırmak istiyoruz. Saygımız sonsuz ama biz sağ elimizle sol elimizi birleştiriyoruz. Hedef merkez diyelim.”

Halk olarak yıllarca, on yıllarca sağ-sol çekişmesinden doğan sorunlardan bıktık, gereksiz bedel ödedik. Şiddete varmadan, kavga olmadan elbette her iki anlayış siyaset sahnesinde olmalıdır. Buna memleketin ihtiyacı var zaten.

Sıkça tartışılan genel başkanlık konusu. Bakın ne diyor Sayın Sarıgül:

“Ülkemin huzurunda söz veriyorum, partimi iki genel seçim iktidara taşıyamazsam orayı bir başka arkadaşıma bırakırım çünkü genel başkanlı koltukları zaman tüketme yeri değil hizmet üretme yeridir. Çok değerli dostlarım 'gel bizimle beraber ol' diyorlar. Benim milletim göreve çağırıyor.”

Bence en doğrusu budur. İki dönem partisini zafere taşıyamayan bir liderden seçmen de bıkar, halk da. Aksi halka eziyettir.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda “Birinci turda biz arzu ederiz ki partimiz çıksın kendi görüşlerini bütün yurttaşlarımızla buluştursun. Birinci turda kendi adayımızla girelim ikinci turda son iki aday kim kalıyorsa milletimiz zaten orada bütünleşiyor.”

Sayın Sarıgül deneyim kazanmış bir politikacı. Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda kendi partisinin siyasal potansiyelini aday göstereceği kişinin alacağı oylarda göreceğini düşünüyor. Bu nedenle “Kendi adayımız” diyor. İkinci turda elbette millet bütünleşecek huzur ve daya iyi bir ülke yönetimi için.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Parayla parti kurduruyorlar” iddiasını sert bir şekilde yalanlamakta olan Sarıgül, Fikri Sağlar’ın “Türbanlı Hakim” çıkışını memlekette ötekileştirmeye hizmet eden bir yaklaşım olarak değerlendirdi. Parti olarak ayrıştırma ve etnik kökenlerinden dolayı yapılan farklı anlayışları mahkum ettiklerinin altını çizdi TDP Genel Başkanı.

HDP Konusuna gelince, Sayın Demirtaş’ın partisinin 80 milletvekili çıkardığı seçi hatırlatarak kendisinin o dönem siyaseten büyük bir ivme yakaladığını, Doğu ve Güneydoğu’da popülaritesinin çok yükseldiğini dile getirdi Sayın Sarıgül. Millet huzurdan yana, barıştan yana ona ve partisine oy vermişti. Ancak daha sonra partisine söz geçiremedi demek ki malum süreç yaşandı. Sarıgül bu sürecin kendilerine ağır kayıplar verdirdiğini belirtti. Bu nedenle “Silahlar bırakılsın, barış gelsin söyleminden uzak olduklarını görüyorum. Bu mevcut durumda biz değil, hiç bir siyasi partinin yaklaşmaması lazım” şeklinde net bir ifade ortaya koydu.

Durum buysa “Peki o zaman HDP ne olacak; ona oy veren seçmenler nasıl bir siyasi eğilim gösterecek sorusunu sormak gerekmiyor mu? Bu sorunun cevabını zaman gösterecek, ama TDP Genel Başkanı Sarıgül’ün “Biz 4 eğilimi de birleştirmek istiyoruz. Biz Süleyman Demirel'in esnafa yakınlığını, Bülent Ecevit'in insanca hakça düzeni, nezaketini zarafetini demokrasi anlayışını, 'İnsanları kesin çizgilerle ayırmayın' diyen rahmetli Özal'ın da pratik çözümlerin alarak yolumuza devam eden Türkiye'nin yepyeni bir siyasi partisiyiz. Değişimi enerjiyi çok geniş bir kadroyla hazırlanıyoruz. Bunu sağlayacağımıza inanıyoruz.” Tespiti pozitif bir muhalefet yaklaşımıdır ve bunu sürdürdükleri vakit kazançlı çıkacaklarını belirtmek isteriz.

Saygıyla…