Gerek Türk siyasetinde gerek Kürt siyasi hareketinde Ahmet Türk’ün hatırı sayılır bir ağırlığı vardır. Taraflı-tarafsız dünyadaki bütün Kürtler tarafından teveccüh gören Ahmet Türk’ü, geleneksel Türk siyasi aklının da her zaman önemsediği bir gerçektir. Tabi ki  bunun sebebi Sayın Ahmet Türk’ün her zaman şiddetten uzak, ılımlı ve kucaklayıcı bir politikacı konumunu ve kimliğini her zaman muhafaza etmiş olmasıdır. Bu çerçeveden bakılırsa en sıkışık ya da en sıkıntılı zamanlarda farklı çevrelerin görüşlerine başvurduğu bir kimse olmuştur Ahmet Türk.

2023 Seçimlerinin gündemde sıcaklığını giderek hissettiriyor olması iktidar ile muhalefet arasında söylemde gerginliğin giderek artmasına yol açmaktadır. Muhalefet bileşenlerinin 6’lı Masa oluşturması ve HDP’nin yüzde 13 oy oranına sahip olmasına rağmen masanın kenarına bile konulmaması HDP tabanının memnuniyetsizliğini belirgin bir hale getirince partinin kurmayları bu gerçeği görerek tepkilerini yüksek sesle dile getirdi zaman zaman.

Bu tepkilere bir yenisi daha eklendi. Uzun bir süredir süreci takp etmekle yetinen Ahmet Türk, kendisinden bekleneni ortaya koydu. HDP’nin başında olmasa da Kürtler tarafından genel kabul gören bir siyasi figür olarak Ahmet Türk de muhalefet cephesini 6’lı Masa şahsında eleştirdi. Geçen hafta basına verdiği açıklamalarla Ahmet Türk muhalif kanada bir dizi soru sormuştu.

Yaptığı açıklamalarda özetle Ahmet Türk “"6 parti bir masanın etrafında toplanmış ve iktidarı değiştirmeye çalışıyorlar. Ancak iktidara geldiklerinde Türkiye’nin sorunlarını nasıl çözeceklerine dair projelerini bilmek istiyoruz. İktidar olduklarında Kürt sorununun çözümü konusunda CHP ile İyi Parti ya da Demokrat Parti aynı mı düşünecek? Yüzde 13 oyu olan bir parti neden 6'lı masanın içinde yer almıyor? Resmiyetin dışında bazı şeyler konuşuluyordur ancak resmiyetin dışında kalınca bazı şeyleri değiştirmek zordur. HDP’yle aralarındaki mesafeyi koruyorlar, peki kimden korkuyorlar? Mesele budur. Kürt halkı kimsenin askeri değildir." açıklamasında bulundu.

6’lı Masa liderleri, ki yarısından fazlasının oy oranı yüzde 1 bile değilken,  Türkiye’nin kaderi üzerinde plan-programa dair ağırlık sahibi olurken yüzde 13 gibi bir orana sahip HDP masaya bile yaklaştırılmıyor. “Erdoğan Karşıtlığı” avantajıyla  HDP oylarını çantada keklik gibi gören muhalefetin ayak oyunlarını görmeye başladılar ki, HDP aktörlerinden duruma dair tepkileri birer birer ortaya konuluyor.

Ahmet Türk diyor ki, muhalefeint, iktidara gelirse “Türkiye’nin sorunlarını nasıl çözeceklerine dair projelerini bilmek istiyoruz.”

Buradan iki sonuç çıkarılabilir: Biri, muhalefet Türkiye sorunlarına dair bazı projeler yapmıştır. İki, bu projeleri HDP ile paylaşmak istemiyorlar.

Elbette başta demokrasi sorunu olmak üzere Türkiye’nin bütün sorunları HDP’yi ilgilendirmektedir. Başta Kürt sorunu olmak üzere muhalefetin  bu konuda projeleri var mı, varsa kamuoyu da bilmek istiyor ve bunun açıklanması gerekmektedir.HDP’nin durduğu nokta şu anda, bu.2023 sonrası Türkiye’si için muhalefetin HDP’li Kürtlerin oylarını alabilmesi için Kürt sorununa dair projelerini ortaya koyması lazım. Mevcut iktidarı Kürt sorununun çözümü konusunda eleştiren muhalefetin çözümle ilgili plan ve programı var mı, varsa nelerdir? Kamuoyunun merak ettiği budur.

“HDP’yle aralarındaki mesafeyi koruyorlar, peki kimden korkuyorlar?”

6’lı Masa’nın faaliyetlerine, açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ahmet Türk haklı olarak “. HDP’yle aralarındaki mesafeyi koruyorlar, peki kimden korkuyorlar?” sorusunu sormaktadır.

HDP ile mesafe koyan 6’lı Masa korkuyor mu yoksa işine öyle mi geliyor?

6’lı Masa şeklinde somutlaşan muhalefetin Kürt sorunu konusunda mevcut iktidardan daha fazla adım atabileceklerine ihtimal veremiyorum. İktidar 2013-14 yıllarında çözüm süreci kapsamında bir dizi adım attı. Atılan adımlar konusunda her zamanki gibi muhalefet iktidara ayak bağı oldu. Bu nedenle atılan adımlar ileriye taşınmakta zorluklar yaşandı. Çözüm sürecinin akamete uğramasında karşı tarafı suçlama politikası kimseye fayda getirmez. “Çözüm sürecini sen bozdun!” , “ Hayır sen bozdun, ben değil” yaklaşımı halka yapılan bir paradokstur sadece. Elbette bunun ötesine geçmek gerekiyor. Bunun ötesi de her bir tarafın sürece dair özeleştirisini korkusuzca ortaya koymasıdır.

Muhalefet öncelikli olarak, HDP oylarını almak istiyor. Amaç önce Erdoğan’ı iktidardan düşürmektir. Muhalefet “Hele onu bir düşürelim, sonrasına bakarız” derdinde. Sonrasında “Dün dündür, bugün bugündür” derse HDP ne yapabilir? HDP’liler her zamanki gibi “Çatışmalar derinleşecek, yumuşak bir üslupla Kaybeden Türkiye Olacak” vs… diyecek. Belki de HDP “aldatıldık” da demeyecek.

Saygıyla…