Daldığın tüm uykulardan sıçrayarak uyanırdın. Hep bir yanı terliydi, duygularının. Zaman akardı, ama durmadan, yorulmadan akardı. Denizine akardı, yatağına. Sararmış yapraklar savrulurdu sokaklara, sen yaslayıp sırtını eski bir duvara geçmişine giderdin.

Anılarının peşine takılıp, yıllar öncesine buruk yolculuklar yapardın. Dudağında kederli bir melodi, ıslık çalardın.  Yarım bir aşkın sessiz çığlığı olurdu ezgiler. Yüreğin yorulurdu.  Yüzün nar kırmızısına dönerdi akşam güneşinde.

Ak zambak duruluğunda teninle hep konuğum olurdun…

Karanfil kokardın biraz, biraz reyhan. Reyhan kokusu daha taşralıdır, karanfilden. Ben ikisini de çok severdim.

Hangi siyah bulutların ardına gizlendin şimdi?  Ne kokun, ne suretin var. Göğün durulmasını mı beklemeliyim? O zaman gözüm hep yağmurda olmalı. O zaman yağmura seslen beni yıkasın. Gök tüm sularını üzerime boşaltsın. Kokun yağmura sinmiştir mutlaka, akzambak duruluğunda güzelliğin.

Bir sabah uyandım,  gök ağlıyordu. Yağmur yağıyordu. Zamansızdı gerçi bu yağış ama umutlandım, o gün akşama dek gözlerim bulutlarda asılı kaldı. Yine yoktun. Zaten sen hep yoktun. Benimki bir düştü. Düşlerde insanların ağladığı çoktur da, güldüğü nadirdir.

Sonra yağmur yeşili gözlerin düştü aklıma. Bulutları, yağmuru izlerken gözlerini gördüm orada. Derinden bakan gözlerini… Hasretlik,  özlem, dostluk, arkadaşlık kokan gözlerini… Sıcacık içimi ısıtan gözlerini.

Bu şehirde yağan yağmurlar da birçok şey gibi hayal kırıklığı yarattı bende. Yağdı, bardaktan boşalırcasına döküldü, gök karardı, gürledi, şimşekler çaktı sonra durdu. Eski duruluğuna döndü her şey. Nefessiz kaldım, sabırsızca bekledim. Yok. Yani sen yoksun.

Gizlendiğini sandığım tüm bulutlar dağıldı. Yağmur durdu. Gök berraklaştı. Yok. Hiçbir iz yok senden.

Bir oyundayız, nedense hep ben ebeyim. Sen saklanırsın, ben ararım. Aramadığım yer kalmadı, bakmadığım kaya ardı, ağaç üstü, çalılık dibi. Yok, yoksun. Yine yoksun…

Daldığın tüm uykulardan sıçrayarak uyanırdın.

Nar kırmızısında parlardı yüzün. Ruhun yoğun duygular içinde debelenirdi. Bir yanı hep eksik, buruk olurdu yüreğinin. Hep yarım kalırdı gördüğün güzel düşler. Küserdin. Yaşam incitiyor içini diye küserdin. Bu yüzden kaçardın sevdiklerinden bile.

Unutma!

Karanfil ve reyhan kokan her gecede, senin için çarpan bir yürek, bulutlara bakan bir çift göz hep vardı.

Yine var. Yüreğim senin için çarpıyor.