İYİ partinin ağır toplarından ve tartışma programlarının vaz geçilmez isimlerinden biri haline gelen Yavuz Ağıralioğlu, Başkan Akşener tarafından A Takımına alınmadı. “Demokrasinin yolu Ankara’dan Geçer” diyerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Demokrasinin Yolu Diyarbakır’dan Geçer” sözlerine karşı gelmiş ve Alioğlu’nun bu sözü muhtemelen CHP Liderinin perde arkasından şikayetine neden olmuş ki, Akşener tarafından adeta tesise alınmadı Yavuz Bey. Tabi bütün olan bitenlerden yani partideki görevlerinden alınma ile ilgili Yavuz Bey yaptığı açıklama ile haberinin olmadığını söyledi. Hal böyle olunca sitem ve tepki karışımı bir ortam oluştu.

Bundan ötürü sessiz kalma niyetinde olan İYİ Parti lideri Meral Akşener, önce grup başkanvekilliğinden, sonra parti sözcülüğünden alınan İstanbul milletvekili Yavuz Ağıralioğlu hakkında konuştu. Yeni bir bakış açısı getirmeyi ve partisini gençleştirmeye çalıştıklarını ifade eden Akşener, "Ben bir buçuk yıldır partiye genç çalışıyorum. Diğer taraftan Yavuz Bey'in yerine gelen arkadaşımız milletvekili değil. Bu görev için milletvekili olan arkadaşlarımızın vakti yok" dedi

Demokrasinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla kurulması, geliştirilmesi ve kök salması için Diyarbakır tespitinin yapılması anlaşılan birçok kişinin siyaseten harcanması veya yarı yolda bırakılması anlamına geldi bir daha, Ağıralioğlu durumunda olduğu gibi. Daha önce eski başbakanlardan merhum Mesut Yılmaz ilk defa net bir şekilde “AB’nin yolu Diyarbakır’dan Geçer” demek suretiyle demokrasinin gelişimine atıfta bulunmuştu. Ama ondan önce rahmetli Turgut Özal, “Gerekirse federasyonu da tartışabiliriz” ve yine eski başbakanlardan Tansu Çiller “IRA Modelini tartışabiliriz” demekle demokrasiyi işaret etmiş ama arkasından “siyaseten bedel” ödemişlerdi. Ödenen bedelin şekli farklı olmakla beraber bugün Yavuz Ağıralioğlu’nun da başına gelenler “ödenen bedel” kapsamında değerlendirilebilir.

A Takımına alınmamakla ve diğer görevlerinden alınması gerçekleştirilirken kendisiyle hiç konuşulmaması Ağıralioğlu’nun tabiri caizse “tukaka” edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Yukarıda adları sayılan siyasetçilerin ödedikleri bedelin yaşandığı dönemi çok iyi bilen, o dönemin bir politikacısı olarak Meral Akşener ne yapmaya çalıştığının farkında tabi ki.

Erdoğan’a Karşı Olası Zaferin Yolu, HDP Oylarından Geçer

Yavuz Ağıralioğlu’nun “yeni vizyon” için kadroya alınmaması hem CHP liderinin gönlünü veya “talebini” gerçekleştirmek hem de HDP’yi gocundurmamak. Çünkü Erdoğan’a karşı olası bir zaferinin Millet İttifakının HDP’nin yüzde 10’luk oylarına ihtiyaçları vardır. Bu nedenle tek amaç HDP oylarını kendi tarafında tutmaktır. Bunun için de “sivri dilli” politikacıların birkaç tanesinin “etkisiz” kılınması çok da önemli değildir. Yavuz Ağıralioğlu bu nedenle kolayca etkisizleştirildi, diyebiliriz.

Partisinin Çizgisini Kendine Özgü Bir Zariflikle Savunurdu

Son dönemlerin politik arenasında kendine has tarzı ve birikimiyle kamuoyunun karşısına çıkan Yavuz Ağıralioğlu, taraflı-tarafsız dinleyicilerin beğenisini kazanmayı başaran bir politikacı olarak tanındı. Söz konusu Türkiye’nin çıkarları olunca taviz vermeyen bir duruş sergilerdi ve iç politikada özellikle iktidarın yanlışlarını cesurca ama mantıklıca tartışır, kendini iyi ifade eder ve partisinin çizgisini makul bir çizgide temsil ederdi. Nitekim “Demokrasinin Yolu Ankara’dan Geçer” demekle aslında gerçeği dile getiriyordu. Ankara’da demokrasi kök salmadıkça, Diyarbakır’da demokrasi nasıl gelişecek, geliştirilecek? Bugün “ülkede adalet yok, yargı bağımsız değil”diyen hem Kılıçdaroğlu hem Akşener, esasen Ankara’yı işaret etmiyorlar mı? Demek ki Ankara’da demokrasi yok, onlara göre. Hal böyle olunca önce Ankara Demokratikleştirilmeli sonucu çıkar ki, bu da Ağıralioğlu’nu teyit etmektedir.

Bu çerçeveden bakılırsa muhalefetin “HDP Gocundurulmamalı” şeklindeki politik yaklaşımı çok ucuz, ucuz olduğu gibi bu tutum hem HDP’yi hafifletmekte hem de onu araçsallaştırmaktadır. Halbuki HDP yüzde 10’luk oy gücü ile daha çok iktidar ile müzakere yollarını aramalıdır.

Saygıyla…