Gün geçtikçe eskiyi neden arar insan? Hemen her gün karşılaştığımız onlarca olay ve durum hakkında aklımızdan geçen, gittikçe daha mı yozlaşmış, içi boşaltılmış ahlaki ve etik değerlerden kopuşun ardındaki sebebi tanımlayamama haliyle hepimiz gözlerimiz tavana öfkeyle dikeriz veya dalıp gideriz.  Bazen öfkeye kapılır kendimiz olmaktan çıkarız.

Evet, insanın, insan kurdu olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Dağılan toplumsallık beraberinde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, yoksulluk, ahlaksızlık,  yağma, talan, soygun, hırsızlık diz boyu halde.

Bu sömürü düzeninin ve bu çürümüş insan ilişkilerinin değişmesi için mücadele edenler de var elbette. Ancak halkımızın büyük bölümü yüzyıllardır süren çaresizlik içinde müthiş bir öfke haliyle karşı karşıya.

Son olarak geçtiğimiz günlerde yaşanan hırsızlık olayında 93 yaşındaki Abdullah amca, hırsızlar tarafında darp edilmesi ise Abdullah Amcaya olduğu kadar toplum vicdanına ağır bir darbe, alçakça bir saldırıdır. Ve bu saldırı tüm Silvan halkına yapılmıştır.  Çalınan hepimizin vicdanıdır.

Hırsızlık Yaşanıyor!

Burası Ülkemizin Güneydoğusu’nda bulunan Diyarbakır'ın ilimizin Silvan İlçesi… Bir zamanlar bölgenin medeniyetler şehri denilen Silvan, 7 kez yıkılmış yeniden inşa edilmiş direnişin kenti, Moğolların istilasına uğrayarak yerle bir edilen Mezopotamya'nın kalbi, Kültür, sanat ve edebiyatın merkezi konumundaki kenttir Silvan, bir zamanlar insanların rahat ve güven içinde yaşadığı şehirdi.

 Silvan 1990'lı yıllardan sonra yaşanan failli meçhul ve olaylar nedeniyle adeta bir insan, kültür ve sanat göçü yaşamış, bu göçlerle birlikte yeni göçler alan şehirde cehalet, hırsızlık ve vurdumduymazlık baş göstermiştir. Eskiden bu bölgede oturan insanlar "en huzurlu yer bizim buralardır derlerdi, ne dolandırıcılık, ne ahlaksızlık vs. yoktur.  Rahat ve mutlu bir şekilde yaşayıp ekmeğimizi kazanıyoruz" derlerdi.

Olaylar, hırsızlıklar, ahlaksızlıklar yasadışı işler tamamen insanların duyarsız ve vurdumduymazlıklarının başlamasıyla derinleşti.

Birine haksızlık veya zülüm yapıldığında insanlar anında müdahale edip, nahoş olaylara karşı duyarlılık gösterip anında tepkisini gösterirlerdi. Ancak geldiğimiz noktada olaylar bölgede patlamış olup insanların duyarsızlığı, bana necilik baş gösterince hırsızlık, edepsizlik, dedikodu, tefecilik, yağma ve zulümler de artmıştır.

Nitekim Silvan ilçemizde geçtiğimiz günlerde sabah saat 04.00 sıralarında Kale Mahallesi 102. Sokak’ta hırsızlık olayı meydana geldi. 32 numaralı dairenin arka tarafında bulunan pencerede tarafından eve girdiği tahmin edilen hırsız veya hırsızlar, evde bulunan Abdullah A.'yı (93) döverek bayılttıktan sonra elbiselerini alarak kayıplara karıştı. Babasının dışarı çıkmadığını fark eden Abdullah A.'nın oğlu Doğan A., eve girdikten sonra babasının yerde yattığını fark edince sağlık ekipleri ile polise haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri Abdullah A.'yı hastaneye kaldırıldı. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından Abdullah A., Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi acil servisine kaldırıldı. Abdullah A.'nın yoğun bakıma alınırken, hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.

Böyle olayların yaşanması elbette ki vicdanlı toplumları rahatsız etmeli, toplumsal olarak mahkum edilmesi ve sert bir tepkiyle karşılaşması gerekmektedir.

Din, felsefe ve psikoloji gibi birçok disiplin vicdan kavramını inceleme konusu yaparak onu anlamaya ve tanımlamaya çalışmıştır. Din, felsefe ve psikoloji alanındaki literatürde vicdan, kişide iyiyi kötüden ayırt etmeye yarayan içsel bir parametre, kişiden kişiye değişen ve geliştirilebilir soyut bir kavram olarak değerlendirilmektedir.

Günümüz dünyasında ise değerlerden yoksun pozitivist bilim anlayışının eksiklikleri ve aksaklıkları konuşulmaktadır. Bu bağlamda dünyanın çeşitli yerlerinde ahlak eğitimi, karakter eğitimi ve değerler eğitimi gibi eğitim programları düzenlenmektedir. Bu çalışma değerler eğitiminde eğitim ve çevre gibi faktörlerin yanı sıra insanda doğduğu andan itibaren var olduğuna inanılan vicdan olgusunu dini, felsefi ve psikolojik boyutları ile incelemeyi ve değerlerin öğretimindeki yeri ve önemini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda dini, felsefi ve psikolojik farklı bakış açılarının vicdan kavramına yönelik değerlendirmelerine yer verilmiş, yapılan tanımların ortak noktalarından hareketle vicdanın‚ ne‛ liği üzerinde, vicdan eğitiminin gerekliliği üzerinde durulmuş ve değerler eğitiminde nasıl işe koşulacağı tartışılmıştır. Sonuç olarak, kişinin vicdanına hitap etmeyen hiçbir değerin kişiye kazandırılamayacağı fikri savunulmaktadır.

Tüm bunlara baktığımızda hafızamızın derinlerine işleyen içimizi acıtan eskinin birbirine bağlı toplumsallığı güçlü olan ilçemize yakışmayan davranışların ve toplum vicdanına karşı işlenen suçların tekrarlanmaması için hepimizin elimizi taşın altına koyması gerekmektedir. Başta resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları, partiler ve ilçe halkımızı duyarlı olmaya, gerekli önlemleri almaya çağırıyorum.