30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Februniye Akyol ile birlikte Mardin Büyükşehir Belediyesi eş başkanlığına seçilen Ahmet Türk, İçişleri Bakanlığı tarafından 16 Kasım 2016’da görevlerinden uzaklaştırılmış, eş başkanların yerine kayyum atanmıştı.

 Aday adaylığı başvurusunun ardından Türk, değerlendirmelerde bulundu. Ahmet Türk sorulan sorulara şu cevapları verdi:

Aslında belli bir yaştan sonra siyaseti bırakmayı düşünüyordum. Aktif siyasetin içinde olmayı pek düşünmüyordum. Ama haksız uygulamaların yaşandığı bir süreci yaşıyoruz biliyorsunuz. 100 belediyemizin 96’sına kayyum atandı. Burada halkın iradesi bir yerde ipotek altına alındı. Böyle bir durumda bu kayyum politikasının yarattığı bugünkü durumun karşısında köşeye çekilmenin doğru olmadığını düşündüm. Bir yerde halkımızın iradesinin ortaya çıkması ve bu kayyum politikasının aslında halkımız tarafından istenmediğini ve bunun bir sınav olduğunu düşündüğüm için aday adayı oldum. Tabi takdir partimizindir.

 

HDP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde kimi yerlerde adaylarını ön seçim ile belirleyecek olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Adayların ön seçimler belirlemesi her zaman ifade ettiğimiz şey aslında. Bu meseleye çok dar bir çerçevede bakmamak lazım. Halkın düşüncesini almak lazım. Mümkünse burada bir ön seçim, değil ise halk ile esnaf ile sivil toplum örgütlerinin de içinde olduğu birçok kesim ile aday adayları ortaya çıktıktan sonra doğru bir araştırma yapmak lazım. Çünkü öyle bir dönemden geçiyoruz ki; gerçekten bilgili, birikimli bu işi yapacak insanlara ihtiyacımız var. Belediyeleri yeniden ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bu nedenle geçmişteki biraz eksik uygulamalardan vazgeçmek, halk ne istiyor, halk bu adaylara nasıl bakıyor, halkın talepleri nedir? Bunların ciddi bir şekilde ortaya çıkması için ciddi bir çaba göstermek lazım. Bu konuda bazı diyaloglar oluşturmak lazım. Halka gitmek lazım. Olabildiğince yanlış yapmamaya özen göstermek lazım.

 Ön seçim uygulaması yerellerde daha başarılı sonuçlar alınmasına yardımcı olacaktır şüphesiz. Halka gittiğinizde halk karar verdiğinde bunun artık kendisinin desteklediği veya halkın güvendiği bir aday olarak önümüze çıkar. Ama dar bir ortamda yapıldığı zaman; halk “bize danışılmadı, bizimle tartışılmadı” eleştirilerini gündeme getirilebilir. En azından bu eleştirileri ortadan kaldırabilecek yöntemleri ortaya koymak gerekir.

 Ön seçimde eğer ki adım çıkarsa bu halkın takdiridir. Buna kimsenin itiraz etme hakkı yoktur. Burada kimin adı çıkarsa çıksın, bizim yoldaşlarımızdır. Arkadaşlarımız partililerimizdir. Halkımızın talebidir. Biz de bu talep doğrultusunda kendimizi hazırlar bu arkadaşlarımıza destek veririz.

 

31 Mart yerel seçimler

Sürece baktığımızda Türkiye’de her şeyin nasıl yürütüldüğünü rahatlıkla görürüz. Bugün belediye başkanlarımızın çoğu cezaevinde. Milletvekillerimiz cezaevinde. Kadrolarımız cezaevinde. Yani Kürt siyasetini bitirmeye ve sindirmeye yönelik çok ciddi bir baskı var. Tabi ki; bütün bu yaşadığımız süreçte ayakta durma ve yürütülen bu politikanın yanlışlığını gösterme gibi bir sınavdan geçiyoruz. Yani bir yerde sizi tamamen siyaseten silmeye, demokratik siyasetten silmeye, ötekileştirmeye çalışan bir mantık var. Bu mantığın hem yanlışlığını ortaya koyma hem de bu tür baskılara halkın ödün vermediğini göstermek gibi bir gayret ve bir başarının peşinde koşmamız lazım. Bir bütün olarak bu görevi ve sorumluluğu yerine getirmek gibi bir görevimiz var. Biz bununla karşı karşıyayız.

İttifak tartışmaları

Batıda HDP’nin özellikle Adana, Mersin, Hatay, Antalya ve en önemlisi de İstanbul ve İzmir gibi kentlerdeki kitlesi biliniyor. Biz her defasında bu kentlerin iktidar partisinin elinden alınması gerektiğini ve bu kapsamda halkımızın da uygun göreceği adayların gösterilmesi durumunda bir ittifak ya da güç birliği, adına ne derseniz deyin, yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Tabi bu biraz da CHP ile, görüştüğü diğer partilerin tavrına bağlı olarak gelişecek. Bu süreçte büyükşehirlerin mutlaka iktidarın elinden alınması için ortak değerler etrafında bir şeyler yapılması gerekiyor. Eğer ki; bu şehirleri istiyorlar ve Türkiye’nin geleceğinde demokrasi ve özgürlüklerin olduğu bir ülke olması isteniyorsa bu seçimlere sadece yerel seçimler olarak yaklaşılmaması ve ona göre hareket etmeleri gerekiyor diye düşünüyorum. Türkiye halklarının bir araya gelebilmesi ve halklar arasından yeniden bir diyalog sürecinin kurulabilmesi için bu seçimleri iyi değerlendirmek gerekiyor. (AJANSLAR)

Editör: TE Bilişim