Özge BAKIR – ÖZEL HABER

DİYARBAKIR - Bakanlık tarafından İhracat Rejimi Kararı'nda değişiklik yapılması üzerine Diyarbakır, Mardin ve Batman’da 65 Un Fabrikası’nın üretimi durdurması konusunu Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı (DTSO) Mehmet Kaya, Diyarbakır Ekmek Fırını İşletmecisi Nizamettin Yılmaz ve Ev Hanımı Gülseren Kızmaz ile görüştük. Konu ile ilgili irtibat kurduğumuz Diyarbakır Fırıncılar Odası Başkanı Mehmet Emin Güngör ise açıklama yapmayı reddetti.

“Uygulama mağduriyet yaratıyor”

DSTO Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır’da kapanan un fabrikasının olmadığını belirterek, “Henüz Diyarbakır’da bir kapanma yok ama tabii sıkıntılı bir süreç. Hükümetin aldığı bu karar Türkiye’de üretilen buğdayı korumaya yönelik bir uygulama. Uygulama özünde yanlış bir uygulama değil ama şu aşamada mağduriyet yaratıyor” dedi.

Habur Sınır Kapısı’nda bekleyen un siparişleriyle ilgili; bağlantısı kurulmuş, yüklenmiş ve sınır kapılarında bekleyen ürünlerin bir an önce sipariş alınan yere gönderilmesi gerektiğini vurgulayan Kaya, “Bu bir ticari anlaşma, işlerin sürdürülebilir kılınması için bu tür ticari anlaşmaların gerekliliklerinin yerine getirilmesi lazım. Getirilmezse cezai yükümlülükleri de karşılıklı olarak oluşabilir. Uygulama her ne kadar üreticiyi ve ürünü korumaya yönelik olsa da ilk aşamada siparişlerin bir şekilde yerine ulaşmasında fayda var. Sonuçta mevcut siparişlerin gönderilmesi bir sıkıntı yaratmaz. İhraca dayalı üretimde bir engel yok, bu daha çok Türkiye’deki buğdayı korumaya yönelik bir uygulama ve dolar artışından kaynaklanan bir durum. Ama böyle bir kısıtlama kararı alınacaksa bu kararın uygulama tarihinin iyi ayarlanması gerekir ve bu süre içerisinde firmaların siparişleri ile ilgili bağlantılarını iyi kurması gerekiyor” şeklinde konuştu.

“İyileştirme yapılmalı”

Kısıtlama uygulamasının uzun sürmesi halinde istihdam üzerinde önemli etki yaratacağını söyleyen Kaya, “Bölgemiz un üretimi ve ihracatında önemli bir merkez. Un üretimine dayalı işletmeler yalnızca ihracat üzerine çalışıyorlar ise ister istemez üretimi durdurmak ve fabrikalarını kapatmak zorunda kalacaklardır” dedi.

 Bu süreçte daha çok iç pazara yönelik bir çalışma yapılmasını öneren Kaya, “Yeni bir pazar arayışına girilmesi, ister istemez hem istihdamda hem de ekonomik olarak büyük kayıplara neden olacaktır. Üretim kısıtlaması süreci uzun sürecekse İşten çıkarılan işçiler için de bir adım atılmalı. Hem üreticiye yönelik bir iyileştirme hem de geçici olarak da olsa işsiz kalan insanlara yönelik bir iyileştirme yapılmasında fayda var” şeklinde konuştu.

“Ekmek fiyatları artacak”

Daha önce 70 TL’den aldığı bir çuval unu şimdi 105 TL’den aldığını söyleyen Diyarbakır Ekmek Fırını İşletmecisi Nizamettin Yılmaz, “Şu an buğday az olduğu için ve buğday fiyatları yükseldiği için un fabrikaları üretimi durdurdular. Şu an ithal buğdayın gelmesi bekleniyor. Buğdaydaki bu pahallılık ekmek fiyatlarına da yansıyacak. Sadece buğdayda değil, aynı zamanda susam fiyatlarında da artış oldu. Daha önce kilosunu 10 TL’den aldığımız susamın fiyatını şimdi 20 TL’den alıyoruz, % 100’lük bir artış var. Şimdi 2,5 TL’den sattığımız ekmek fiyatını bir süre sonra 3 TL’den satacağız” dedi.

“Geçinemiyoruz”

Satın aldığı her şeye yüksek zamların uygulandığını ve bir çıkmaza girdiğini ifade eden Ev Hanımı Gülseren Kızmaz, “Çay, yağ, tuvalet kağıdı, salça gibi eve aldığımız hemen her şeye zam geldi. Şimdi de un sıkıntısı yüzünden ekmek fiyatlarının artacağından endişe ediyoruz. Zaten ekmek boyutlarının eskiye göre daha küçük olduğunu bir süredir fark ediyoruz. Fiyat yüksek, şimdi daha da yükselecek” dedi.

Ekmeğin en ucuz yiyecek olması gerektiğini söyleyen Kızmaz, “Eskiden ‘ekmek, soğan yesek de olur’ diye bir söz vardı, bu zamanda onu yemek de lüks. Eşimin aldığı emekli maaşıyla zaten zor geçiniyorduk, şimdi hiç geçinemiyoruz” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim