Sedat IRMAK

DSİ’nin Dicle Nehri yatağında “Islah Projesi” adı altında tahribat çalışmaları başlattığını iddia eden, Ekoloji Derneği ve Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası Birliği Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, buna karşı hukuki süreç başlattıklarını açıkladılar.

 

Ekoloji Derneği ve TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Dicle Nehri’nde tahribatlara rastandığı iddiasına ilişkin Silvan Köprüsü üzerinde basın açıklaması gerçekleştirdi.

 

Ekoloji aktivistleri ve TMMOB İKK bileşeni odaların temsilcileri ve üyelerinin katıldığı eylemde, “Doğamıza kentimize sahip çıkalım” pankartı açarken toplanan grup adına açıklamayı yapan Maden Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Doğan Hatun, yetkili kurumların yanlış politikaları nedeniyle Dicle Nehri’nin doğal yapısının bozularak suyun debisinin düştüğünü ve nehir etrafındaki floranın kaybolduğunu iddia ederek, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından nehir yatağında “Dicle Nehri Islah Projesi” adı altında tahribat çalışmalarına başlandığını öne sürdü.

 

DSİ tarafından Silvan Köprüsü’nden Üniversite Köprüsü’ne doğru bir çalışma başlatıldığını ifade eden Hatun, “Çalışma başlatılan alan, bin bir emek sonucu UNESCO tarafından Dünya miras listesine dahil edilen kültürel peyzaj alanı olan Hevsel Bahçeleri’ni de kapsamaktadır. Bu tür alanlarda rastgele çalışma yapılamayacağı, bu işin uzmanları tarafından bilimsel çalışmalar sonucunda hazırlanacak KMED (Kültürel Miras Etki Değerlendirme) Raporuna göre, çalışma yapılması gerekmesine rağmen, son dönemlerde alışkanlık haline gelen uygulama, ‘yap-sonra kılıfına uydur’ yönteminin tekrar devreye girdiğini görmekteyiz” ifadesini kullandı.

 

“Kaçak işletmelere dokunulmuyor”

Yapılan çalışmalarda Silvan Köprüsü’nden Dicle Barajı’na doğru toplamda 31 kilometrelik nehir boyunca 1600 hektarlık alanın tahrip edildiğinin öne süren Hatun, “Dicle Nehri Islah Projesi’ne göre kum ocaklarının bulunduğu 26 kilometre uzunluğundaki nehir bölgesine dokunulmayacağı, nehir üzerinde inşa edilen kaçak işletmelere dokunulmayacağı ve tahribata devam niteliğinde değerlendirildiği görülmektedir. Kum ocakları ile tahrip olan alanın yüzde 82’si projeye dahil edilmemiştir. Yani sadece yüzde 18’lik tahrip alanı ‘ıslah’ projesine eklenmiştir. Bu değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere aslında asıl amacın Dicle Nehir yatağının temizlenmesi olmadığı, Dicle’nin tarihi değerini açığa çıkarmaya dair bir kaygı taşınmadığı, yine her zamanki gibi rant öncelikli bir proje olduğu görülmektedir” şeklinde konuştu.

 

‘Dicle Nehri’nin bir bölümüne Nehir statüsü verilmeli!’

 Nehrin Dicle barajından Bismil girişine kadar olan bölümün nehir statüsünden çıkarıldığını öne süren Hatun, “Yapılaşmaya müsait, rant alanı olarak değerlendirilebilecek bölüm olan Dicle Barajı ile Bismil arasındaki bölümü neden nehir statüsünde değil ve neden ısrarla bu statü verilmiyor? Aslında bu durumun tüm tahribat çalışmalarını kolaylaştırdığını söyleyebiliriz. Çünkü nehir alanlarında nehre en yakın 50 metrelik alan olan kıyı koruma bandı içerisine yasal olarak herhangi bir yapılaşma veya çalışma yapılmayacağı da bilinmelidir. Bu durum bu tür tahribat çalışmalarına engel olduğu için yetkili kurumlar tarafından nehir statüsünün kazanılmasına dair her hangi bir çaba gösterilmemektedir. Gerçekten samimi bir şekilde bir şeyler yapılacaksa ilk olarak Dicle Nehri’nin bu bölümü nehir statüsüne kavuşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.

 

Yapılan açıklamanın ardından Dicle Nehri kıyısında toplanan grup, yoğun güvenlik önlemleri altında sessizce dağıldılar.

Editör: TE Bilişim