1’i tutuklu, 4 sanığın 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın ilk duruşması yapıldı.

Mahkeme heyeti diğer sanıkların da tutuklanmasına karar verirken, müteahhit Mehmet Meşe savunmasında, “Vekaletle inşaat yapıyorduk. Hisami Apartmanı’ndan önce 2 bina daha yaptık. Aynı imar, aynı çimento ve malzemeleri kullandık. Hisami Apartmanı’nda kolon kesilmeseydi bina çökmezdi. Diğerleri yıkılmadı, bu neden yıkıldı anlamadım” dedi.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerin vurduğu Diyarbakır’da 1’i boş, 7 bina yıkıldı. 414 kişi hayatını kaybetti, 912 kişi de yaralandı. Bağlar ilçesi Mevlana Halit Mahallesi'ndeki Hisami Apartmanı’nda da 100 kişi öldü, 32 kişi de yaralandı. Hisami Apartmanı’nın yıkılmasıyla ilgili tutuklu sanık müteahhit Mehmet Ali Korkut ile tutuksuz sanıklar müteahhit Mehmet Meşe, arsa sahipleri Nurettin ve Ahmet Özcan hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosu'nca yürütülen soruşturma tamamlanarak dava açıldı. Şüpheliler hakkında 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.

‘TAŞIYICI SİSTEME MÜDAHALE EDİLMESİ İLE BİNA YIKILMIŞ’

İddianamede yer alan bilirkişi raporunda, "Binanın, ruhsatsız ve projesiz inşa edilmesi, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, binanın denetimsiz olarak yapılmış olması ve kontrolsüz bir şekilde kolonlarda mantolama yapılarak taşıyıcı sisteme müdahale edilmesi nedenleri ile yıkılmış olduğunun, bu yıkımda da binanın projesiz, ruhsatsız ve denetimsiz yapılması nedeni ile inşaata izin veren arsa sahibi ve inşaatı yapan bina müteahhidi ve bina müteahhidi işi bıraktıktan sonra inşaatı tamamlayanların, binanın bazı kolonlarına projesiz, ruhsatsız ve denetimsiz bir şekilde mantolama yaparak taşıyıcı sisteme müdahale edenlerin sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Şüpheliler tarafından bina yapmaya elverişsiz malzemeler kullanılarak projesiz, ruhsatsız ve denetimsiz olarak bina yapılarak insanların ikametlerine tahsis edildiği, arsa sahibinin de binanın bazı kolonlarına projesiz, ruhsatsız ve denetimsiz bir şekilde mantolama yaparak taşıyıcı sisteme müdahale ettiği anlaşılmıştır” ifadeleri yer aldı.

‘MÜTEAHHİT KAÇINCA ÖYLE KALDI, HERKES KENDİ EVİNİ YAPTI’

Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına depremde yakınlarını kaybedenler ve yaralı olarak kurtulanlar ile tutuklu sanık müteahhit Mehmet Ali Korkut ve tutuksuz sanık müteahhit Mehmet Meşe SEGBİS sistemi ile arsa sahibi Ahmet Özcan da duruşma salonuna gelerek katıldı. Nurettin Özcan ise duruşmada yer almadı.

Duruşma arsa sahibi Ahmet Özcan’ın savunmasıyla başladı. Ahmet Özcan, “1985’te kardeşim ile lokantada ortaklık vardı, sonra bitti. Arsa ile ortaklığımız yok. Müteahhit kaçınca öyle kaldı. Herkes kendi evini yaptı. Benim bina ile bir ortaklığım yok. Kardeşim Nurettin Özcan’a aittir. Mehmet Ali Korkut ve diğer müteahhit kaçıp gittiklerinde inşaatın dış inşaatı bitmişti. Ağabeyim beni arayarak kalan kısmı tamamlamam için doğramacı ayarlamamı istedi. Bunun üzerine doğramacıyla kapı ve pencerelerini yaptırdım. Toplam 36 daire vardı, 8 tanesi Nurettin’e aitti, ben bunları yaptırdım. Diğer kısımları bina sakinleri yaptı. Daha sonra bina hakkında bilgim yok. Ruhsatla ilgili de alınıp alınmadığını bilmiyorum. Ben sadece 8 dairenin iç kısmındaki işçiliklerini yaptım” dedi.

‘BİNANIN ALTINA SU DOLDUĞU SÖYLENTİLERİ VARDI’

Mahkemeye SEGBİS sistemi ile bağlanan müteahhit Mehmet Ali Korkut ise “Mehmet Meşe ile ortaktık. Farklı ve inşaat konularında iş yaptık. Depremde yıkılan Hisami Apartmanı’na sadece destek oldum. Ben yapmadım. 5 Nisan 1993 yılında başlamış olduğumuz apartmanı kriz nedeniyle tamamlayamadık. Mehmet bana bırakmadan önce bir liste verdi ve ben o listeyi de hak sahiplerine verdim. Ben 30 yıldır oradan geçmemişim. Ne değişiklik yapılmış ben bilmiyorum. Mehmet Meşe iflas edip gidince ben yalnız kaldım. Hisami Apartmanı’nın bir kısmı da tamamlanmıştı. Mehmet gidince beni muhatap olarak kabul etmediler. Ben de gitmek zorunda kaldım. Ben bu binanın yapım aşamasında bulunmadım sadece maddi destek verdim. Bina ilk yapıldığında asansöre ilişkin bir yer yapıldı ama kullanılmadı. Bina sakinleri onu kapattı. Binanın sürekli altına su doluyordu ve yan duruyordu gibi söylentiler vardı. Herkes oturduktan 1-2 sene sonra altına su geldiği ve yamuk durduğu söylentileri vardı. Duyduğum kadarıyla 1996 ya da 1997 yılında insanlar oturmaya başladı. Bina ne zaman yapıldı, ne zaman bitti hatırlamıyorum. Ben bu davada tek tutuklu kaldım. Mağdurum” diye konuştu.

‘VEKALETLE İNŞAAT YAPIYORDUK’

SEGBİS sistemi ile katılan tutuksuz sanık müteahhit Mehmet Meşe, inşaatı Mehmet Ali Korkut ile beraber yaptıklarını dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Nurettin ile de bodrumu yaptık. İflas ettik, bir şey yapamadık. Bu işi yapamıyoruz iflas ediyoruz diye hak sahiplerine teslim ettik. Nurettin Özcan’da ruhsat ve diğer belgeler her şey var. Zemin katta tadilat yapılmış ve kolonlar kesilmiş. Ben sağdan soldan bunu duydum. Tamamlayamadık inşaatı ve kabasını. Son katı bitirip bitiremediğimi hatırlamıyorum. Ben yaptığım sürede sürekli inşaatın başındaydık. Yaptığımız inşaatın 8 kat olduğunu hatırlıyorum. 8 kata bodrum dahil değil ama zemin dahildi. Hatırladığım kadarıyla inşaat 2-3 yıl sürdü. Vekaletle inşaat yapıyorduk. Bu Hisami Apartmanı’ndan önce 2 bina daha yaptık. Aynı imar, aynı çimento ve malzeme kullandık. Hisami Apartmanı’nda kolon kesilmeseydi bina çökmezdi. Diğerleri yıkılmadı bu neden yıkıldı anlamadım.”

Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklar müteahhit Mehmet Meşe ve arsa sahibi Ahmet Özcan’ın tutuklanmasına, Nurettin Özcan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasının ve müteahhit Mehmet Ali Korkut’un da tutukluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 14 Mart’a ertelendi.

Kaynak: (DHA)