Kendine özgü görkemli varlığı ve sahip olduğu müessir değerleriyle Güneydoğu’nun tarih kokan kenti, Diyarbakır’ın şirin ilçesi Hani. 
Geçmişi Mittaniler, Asurlar ve Urartulara kadar uzanan Hani’nin bugünkü adının nereden geldiği efsanelere dayanmaktadır. Bu efsanelerden en gerçekçi olanı Zazaca “Yêne” olarak ifade edilen ilçenin doğal su kaynağı olan Aynkebir’den aldığıdır.


HURRİ VE NİRBİLER’İN VATANI

Hani’nin tarihteki ilk yerleşimcilerinin Hurri ve Nirbiler olduğu kabul edilmiştir. 
Uzunca bir dönem Hurri egemenliğinde kalan bölge, yine aynı soydan gelen Mitanniler’in egemenliğinde kaldıktan sonra Asurlar ve Urartular’ın hakimiyetine girmiştir.

Hani ile ilgili ilk yazılı bilgiler, M.Ö.VIII. yüzyıldan kalma Asur kaynaklarında geçmektedir. Bu kaynaklarda yer alan bilgilere göre, Amidi gayesiyle Urartular ve Asurlar arasındaki savaşların bir bölümü Hani bölgesinde cereyan etmiştir. O tarihten bu yana Diyarbakır şehrine egemen olan devletler Hani’ye de egemen olmuştur.

OSMANLI HAKİMİYETİ’NE GİRDİ

Urartular’dan sonra ilçenin idaresi altına girdiği devletler sırasıyla İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emevi ve Abbasi devletleridir. Malazgirt savaşı ile birlikte Selçuklu, Artuklu, Akkoyunlu ve Safevi egemenliğinde kalmıştır. Bölge, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514’te yapılan Çaldıran Savaşı’ndan sonra da Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 


ÖNCE PALU’YA SONRA LİCE’YE BAĞLANDI


1875’te Palu’ya bağlı bir bucak olan Hani, daha sonra Lice’ye bağlanmıştır. 1958 yılında ise Diyarbakır şehrine bağlanan Hani, bu tarihten sonra ilçe statüsünü kazanmış ve bu statünün getirisi ile de birçok kamu kurum ve kuruluşunu bünyesine katarak bugün yepyeni bir kimlik kazanmıştır.
Şefkatli kolları ve bütün görkemiyle yöreyi kucaklayan Nêrib dağları, insana huzur veren Pir Aziz Dağı, geniş ovaları ve baharda yeşilin her tonunu görebileceğiniz eşsiz güzellikteki bu nadide ilçe 26 mahalle ve 43 mezradan  oluşmaktadır.


Sokaklarda özgürce koşuşan çocukları, ırmaklarında akan berrak suları, bağları, bahçelerinde yetişen meyveleri, dağlarında açan rengarenk çiçekleri ve tertemiz havasıyla tıpkı güler yüzlü insanları gibi hakikatli.

EN BEREKTLİ TOPRAKLAR BURADA

Tarım alanında bereketli topraklarıyla Hani, endemik bitki türleri bakımından oldukça zengin dağları ve kırlarında pek çok bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. 
İlçenin temel geçim kaynağını tarım ve hayvancılık tarım oluşturmaktadır. Bağlarında yetişen üzümler, pekmez, pestil ve sirkeye dönüştürülerek, piyasaya sunulmaktadır.

 MADEN REVERVLERİ İLE ÜNLÜ

İlçe, doğal taş rezervi konusunda oldukça zengindir. Kurulu taş ocaklarından çıkarılan mermerler, Diyarbakır’da işlenip dünyanın pek çok ülkesinde ev ve işyerlerinin yapısında kullanılmaktadır.

TARİHİ MEKANLARI

1-ULU CAMİ

Kesin olarak bilinmemekle birlikte Selçuklular tarafından 15. yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır. Yapının üzerinde yer alan kitabelere göre 1657 ve 1682 yıllarında onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Camiye doğu yönünde bulunan derin tutulmamış bir eyvanın içine alınmış kapıdan girilmektedir. Caminin hemen güneyinde yer alan iç avlunun güney kısmı üç bölümlü bir revak düzenlemesine sahiptir. Yapının genelinde düzgün kesme kalker taşı kullanılmış olup avlunun döşemesinde bazalt taş kullanılmıştır. Orta kısmında ise bir onarım kitabesi mevcuttur. Caminin doğu dış duvarında kaba yonu taş malzeme, doğu duvarında ise geometrik bezemeli malzemeler kullanılmıştır. Minare, kare gövdeye sahip olan minaremin petek bölümü silindirik külah kısmı ise konik biçimlidir.

2-PİR AZİZ TÜRBESİ

Kuyular Mahallesi'nin kuzeyinde bulunan Pir Aziz Türbesi; Elâzığ, Bingöl ve Diyarbakır üçgeninde yer aldığından uğrak ziyaretgahlardan biri konumunda.
Yüksek bir tepenin üzerinde türbesi bulunan Pir Aziz, halk arasında Şeyh Abdulkadir Geylani hazretlerinin torunu ve İslam fethi sırasında şehit düşen ilk ordu komutanlarından biri olarak bilinir.

3-HATUNİYE MEDRESESİ

Tarih kaynaklarına göre 13. yüzyılın sonlarında inşa edilen Hatuniye Medresesi, taş işlemeciliği ile ilçede görülmeye değer en önemli sanat eseridir. 
Medresenin kubbesi beyaz taştan yapılmış, eyvanı tavana kadar işleme sanatı ile süslenmiştir. Dört kemer üzerine inşa edilen medresenin arka tarafında dört kapısı, iç havuza su giden kısmının etrafında boydan boya Yasin yazılıdır. Mihrap nişinin üst kısmı zengin bir şekilde bezenmiştir. Mihrap nişinin hemen üstünde, çiçekli bir zemin üzerine yazılmış ayetler bulunmaktadır.

4-AYNKEBİR SERD

Doğal güzelliğiyle Aynkebir Serd, hem doğaseverler hem de bölge halkı için bir dinlence mekanı. İnsanı sakinleştiren, huzur veren görüntüsü, kuş sesiyle birleşen sus sesleri ile Hani’nin en güzel yerlerinden.

Seren Mahallesi’nde yer alan Aynkebir Serd, buz gibi kaynak suyu ve doğal güzelliğiyle ilçenin adeta Saklı Cenneti. Geniş tarım arazilerine de hayat veren bu kaynak suyu, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerleri arasında yer almaktadır.

5-AYNKEBİR HAVUZU

Aynkebir Havuzu, Ulu Camii ile Hatuniye Medresesi arasında yer almaktadır. Bu su, Hani Dağı’nın eteklerinde kaynar ve 9 kemerli bentlerden çıkarak bir havuz oluşturur. Havuza 7 gözden su akmaktadır.

6-SEYYİD CAFER-İ TAYYAR TÜRBESİ

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in soyundan olan Cafer-i Tayyar’ın makamı, Zirve Mahallemizdeki türbede bulunmaktadır. Emeviler döneminde inşa edilen Seyyid Cafer-i Tayyar Türbesi’nde, kubbeli taş duvarlar ve 982 tarihli sancak dikkat çekmektedir.

7-SEYYİD BEDRETTİN TÜRBESİ

Dereli Mahallemizde bulunan türbede, Seyyid Bedrettin ile iki kız kardeşinin yattığı ifade edilmektedir. Üzeri beton taş duvarlı türbenin kimin zamanında ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Türbe, havlu türünde eşyalar ve müştemilatında bahçesi ile bir mezarlık vardır. Kutsal bir yer olarak kabul edilen türbeye güneş doğmadan önce yedi gün üst üstte gidenler, dileklerinin kabul olması için dua eder.

8-YASİN MİNARESİ

12. yüzyılın sonlarında inşa edilen minare, 15 metre yüksekliğine sahiptir. Seyyid Bedrettin Minaresi olarak da bilinen Yasin Minaresi’nin dört bir tarafını kuşatan kufi kitabe kuşağında Ayet-el Kursi yer almaktadır.

9-AYNKERİS ŞİFALI SU

İlçe merkezine 2 kilometre mesafede bulunan Aynkeris Şifalı Suyu’nun, sarılık, karaciğer hastalıklarına iyi geldiği ve böbrek taşlarının düşürülmesinde etkili olduğu rivayet edilmektedir. İki çeşme ve bir havuzdan oluşan Aynkeris’in kaynağının nereden geldiği bilinmemektedir.

10-KOKİ KÖPRÜSÜ

Hani’ye 7 kilometre uzaklıkta bulunan Koki Çayı üzerine kurulu Koki Köprüsü’nün herhangi bir yapım kitabesi bulunmamaktadır. Yapım tekniği ve malzemesi göz önüne alındığında Artuklu dönemi eseri olarak kabul edilmektedir. Köprü, Kuzey-Güney doğrultuda yer alan iki ana kaya kütlesi üzerine oturmaktadır. Tek gözlü, sivri kemerli bir plana sahiptir. Malzeme olarak düzgün ve moloz sarı kalker taşı kullanılmıştır. 
Doğası, kültürü, huzuru aynı anda bulabileceğiniz bu güzide ilçe, vefakar ve samimi insanlarının misafirperverliğiyle gelecek ziyaretçilerini beklemektedir.

Editör: Fuat BULUT