Ahmet Sünbül... Yazı Dizisi - 1 

Güneydoğu Ekspres - Diyarbakır - Mozopotamya'da halk folklorunda önemli bir yer edinen mitolojik hayvanlardan en çok saygı duyulanların başında yılan gelmektedir. Yılan efsaneleri, Şah ê Mârân efsaneleriyle varlık bulmuş ve mitolojik bir simge halinde günümüze kadar ulaşmıştır. Kürt, Hint, İran, Yunan, İbrani ve Arap kaynaklarından izler taşıyan Şah ê Mârân efsaneleri, birçok halkta olduğu gibi Kürt halk inanışlarında da önemli bir yer edinmiştir. Diyarbakır, Mardin, Bitlis, Batman, Iğdır, Siirt, Muş, Urfa, Adana, Tarsus gibi bölgelerde günümüzde bile Şahmeran efsaneleri anlatılmaktadır.

Efsaneler, üretilen birçok sanat yapıtına esin kaynağı olmuşlardır. Efsaneler ve anlamlarına derinlik kazandıran sembollerinin konu edildiği eserler o toplumun inanç ve yaşantılarını da yansıtır. Kökenine inildiğinde efsaneler, daha ülküsel bir dünyada, bilincin ve anlığın evreni algılamakta göreceli yetersizliği içinde üretilmiş bir tür savunma mekanizmasıdır.

Birey, somutluğunu bilmediği, tanımadığı, çözümleyemediği nesneyi mitoslar aracılığıyla günlük yaşamına taşımakta, orada onlara yeni anlam katmanları üretmektedir.

İnsanoğlu hep sorgulayıcı olmuş

Efsane bu yönüyle, bireysel bilinçle nesnel gerçeklik arasında bir ara düzlemdir. İnsanlar hem evrende kendi yerlerini, hem de içinde yaşadıkları toplumun yapısını, kendileri ile algıladıkları dünya arasındaki ilişkileri ve doğal olayların anlamını sürekli sorgulamışlardır. Bu konular için yaptıkları bazı açıklamalar masal veya gelenekler içinde değerlendirilmiştir. Bugün için bir düş ürünü olarak nitelediğimiz Mit’ler bir zamanlar insanların yaşamlarını yönlendiren olgulardı.

Her kültür kendine özgü efsane üretmiş

Çağlar boyunca her kültürün kendine özgü bir takım efsaneleri olmuştur. Çok çeşitli olmalarına rağmen efsanelerin aralarında bir takım ortak noktalar bulunur. Böyle benzerliklerin oluşu çok normaldir. Zira insanlar her yerde aynı sorunlarla karşılaşmışlar ve aynı soruları sormuşlardır. Geçmiş dönemlerde bilimin henüz emekleme süreci bile başlamamışken, herkesin kendisinin ne olduğunu sorgulaması,  doğanın niye acımasız davrandığını merak etmesi ve olayların nedenleri ile sonuçları arasındaki ilişkileri öğrenmek istemeleri her yerde aynıdır.

Doğa olayları karşısında insanın acizliği

Eski dönemlerdeki insanlar doğa olayları karşısında oldukça korkulu günler yaşıyorlardı. Günlük yaşamı etkileyen bu tip olaylar onlar için olağanüstü nitelik kazanırdı. Bu nedenle garip yaratıklar insanın çevresindeki güçlerin ona verdiği korku yüzünden Mit'lerde önemli rol oynadılar. Hemen hemen her ruhsal durum ve her soruyu yanıtlayacak bir Mit vardır. Mit'ler dış dünyaya ait gerçeklerle insanların düşlerine ait umut, istek ve korkuları arasında bir köprü kurmuştur.

Sembollerle gerçekliğin işareti

Bu bağlantının görünen yüzü sembollerdir. Sembol, görülmeyen bir gerçekliğin görülebilir işaretidir. Semboller bütün olası düşünceler dünyasının özetidir ve bu son derece kısa, öz ve net olmaları onlara benzersiz bir nitelik kazandırır. Semboller ardında bir öykü ya da bir olay barındırır, sembollerin üzerine yüklediği anlam, derin ve kapsamlı açılımlara sahip olabilir. Modern resim sanatı yalınlığı öne çıkarmış sembolik anlatım da bu yalınlığın içerisinde var olagelmiştir.

Efsanelerin Ortaya Çıkışı

Efsanelerin temelinde anlatılanların düşsel olsa da gerçekten olmuş gibi kabul edilmesi bize inançların oluşumuna götürür ki, bu da bizim efsanelerin nasıl oluştuğunu anlamamızı sağlar. İnançları ilkel insan Mit'leriyle açıklayabiliriz. Antik çağların dini Mit'lerinin, eski ve modern zamanların anlatılan efsanelerinin kökleri ilkel insanlığın zihinsel kurmacaların da yatar. Mit'lerin büyük çoğunluğu tabiatın varlığı keşfedilmediği, doğaüstünün de bilinmediği bir ortamdaki doğa olaylarının açıklamalarıydı.

Doğaüstü olaylar hakkında insan bilgisizdi

Artık tabiat olaylarının düzenli bir şekilde doğa yasalarıyla uyumlu olarak ortaya çıktığını biliyoruz. Oluşturduğumuz kavramlar ne olursa olsun içgüdüsel olarak doğa olguları ile ilgili bu görüşü benimsiyoruz. Ancak ilkel atalarımız doğa  yasaları fiziksel kuvvetler, olayların meydana gelişindeki düzen hakkında hiçbir şey bilmiyorlardı. Bu insanların doğadaki düzen hakkında ve dolayısıyla da olayların doğaüstü olaylar hakkında hiçbir fikri yoktu.

Hayal gücü ve sınırsız kapasite

Mucizelerin doğa yasalarının ihlal edilmesi olduğuna dair bir düşüncesi de yoktur. Ancak sıra dışı olayların sıradan nedenlerle ortaya çıkarılmayacak kadar önemli olduğuna inanılıyordu. Bu insanların inanç ve hayal gücü için sınırsız kapasiteleri vardır. Çünkü henüz hayal gücü ve inanç sorgulanmamış, deneyimlerle oluşturulan kurallar ortada yoktur.

Mit'ler ve inançlar

Medeniyetin ileri aşamasında sembolik bir açıklama ile açıklandığı zamanlar dışında anlamsız görünen Mit'ler, gelenekler ve inançlar onları doğuran daha alt seviyedeki bir medeniyete hiç de anlamsız gelmiyordu. Kelimeler gibi Mit'ler de ilk anlamlarını kaybetmezler sadece zamanla kültürel etkileşimler sonucu değişime uğrar.  İlk aşamadaki Mit o dönemin düşünce biçiminin önemli bir parçasıdır ve ilk çağlardaki açıklaması doğa olan Mit'in, konusu hakkında düşünen herkesin hemen aklına gelebilecek bir açıklamadır.

Kuşaktan kuşağa aktarıldı

Ancak zaman içinde düşünce biçiminde değişikliğe uğramıştır. Daha önce gayet net görülen açıklamalar insanlara o kadar da net gelmemeye başlamış ve Mit bağımsız olarak varlığını sürdürmüştür. Her ne kadar kimse niye doğru olduğunu açıklayamasa da Mit'ler kuşaktan kuşağa aktarılmaya devam etmiş, nihayet Mit tamamen yok olmuş, geride açıklaması olmayan bir gelenek ya da saçma görünen bir batıl inanış bırakmıştır. Ortak ahlaki dini yargılar yasal ve törensel uygulamalar ile birlikte aynı soydan gelen insanların ortak Mit'lere, batıl inanışlara, atasözlerine, edebiyata ve efsaneye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Doğa olayları efsanelerle anlatılmış

Efsaneler, inançların oluşmasıyla doğmuş, doğayı anlamlandırma anlatımlarıdır. Efsaneleri belirleyen bazı özellikler vardır, bunları şu şekilde açıklayabiliriz:

“Efsane; tanrıların, insanın ve evrenin yaradılışı ile evrendeki çeşitli olayların oluşumunu kendi dini inanç mantığı ile anlatır. Efsane, mitoloji ve tarihten beslenir, ancak tarihi olayları gerçekte olduğu gibi değil de, inanıldığı gibi değiştirerek yorumlar. Bu nedenle özünde az çok bir gerçeklik payı aranabilir. Efsaneler çoğunlukla mitolojiktir. Anlattığı olayların oluşum ve gelişimlerini açıklar.

Efsaneler anonim anlatımlardır

Efsanelerde anlatılan olaylar, bilinen bir yere ve belli bir zamana bağlanır. Olayın kahramanı veya kahramanları çoğunlukla bilinen ve tanınan, tarihte yaşamış kişilerdir. Doğadaki çeşitli canlı ve cansız varlıklar, cinler, periler, manevi koruyucular, meczup kişiler ve çeşitli hayvanların olağanüstü faaliyet ve davranışları da efsanelerin anlattığı konular içerisine girer. Efsaneler, nesir halde, kısa sözlü ürünlerdir. Başlangıçta ilk söyleyicinin belli olduğu düşünülse bile, anonim anlatmalardır.

Efsanelere kutsal öykü gözüyle bakılır

Bir dini inanış üzerine kurulan ve anlatılan olayların gerçekte yaşanmış olduğuna inanılan efsanelere birer kutsal öykü gözüyle bakılır. Belirleyici ana özelliklerinden de anlaşılacağı üzere efsaneler, tamamen gerçek olmamakla birlikte içinde gerçeklik payı bulunan, olayları kendi inanç mantığıyla açıklayan, düşsel imgelere yer veren anlatımlardır. Kuşaktan kuşağa aktarılırken yeni anlatımlarla farklılaşarak zenginleşir. Bu nedenle aynı efsaneye değişik yörelerde farklı varyantlarına rastlarız, önemli olan efsanenin ana temasının korunmasıdır.

Efsaneler ve gerçeklik payı!

Efsanelerin içinde yer alan olaylar her zaman gerçek anlamı düşünülerek anlatılmaz, bazen de farklı anlatımlara göndermeler yapılarak semboller kullanılır. Bu da bize efsanelere farklı bir açıdan bakmamız gerektiğini gösterir. Düşsel görülen olaylar içerisinde tarihsel gerçekleri de barındırabilir. Bazı efsanelerdeki yer ve kişilerin gerçekte de var olduğunu görmekteyiz. Ancak aktarılırken de yeni eklemelerle ilk anlatımından uzaklaşıldığı için efsanelerdeki gerçekliğe şüphe ile bakmak gerekir.

(Sürecek)

Editör: TE Bilişim