Akl-ı selim galebe çalsın

Kürt halkının her şeye hazırlıklı olduğunu gözlemlemek de mümkün. Barış şenliklerine katılmaya da çatışma içinde konumlanmaya da. Akl-ı selim galebe çalsın, barış şenliklerinde halaya durulsun ise en büyük arzuları.

Abone Ol

Meclis'te kurulan komisyonun İmralı'ya gitmesi meselesi çok uzadı. Komisyon İmralı'ya gitsin mi gitmesin mi? Konu buradan CHP'nin aldığı tutuma geldi. CHP, İmralı'ya gitmeyerek doğru mu yaptı yanlış mı?

Komisyon İmralı'ya sessiz sedasız gitti. Zaten şamataya da gerek yoktu. Fakat Komisyon üyeleri İmralı'ya gitti mi gitmedi mi sorusuna bütün gün cevap arandı. Ulaşılabilen komisyon üyesi, heyetin İmralı'ya gittiğine dair iddiaları kesin bir dille reddetti.

Sonunda, heyetin İmralı'ya gittiği açıklandı. İmralı'da yapılan görüşme ile ilgili itidalli bir bilgi notu da paylaşıldı. İmralı'ya giderken şamata koparmaya gerek yoktu, evet ama, bunca gizlilik de pek akıl kârı değilmiş gibi görünüyor.

Günün sonunda, heyet İmralı'ya gitti mi gitmedi mi sorusu etrafında yaşanan gerilim bitti. Hiç değilse bu konuda, herkes rahat bir nefes aldı.

*

Fakat malum, Türkiye'de rahat nefes almanın sürekliliği yok. Hep bir kaos haline ihtiyaç duyulduğu için sorun icat etmek de mesele olmuyor.

Yoksa televizyonların kadrolu yorumcuları işsiz kalır.

İktidar bildiğini okumak lüksünden mahrum kalır.

Muhalefet iktidarın dümeninden ayrılırsa ne yapacağını bilemez.

Sokaktaki insan da, esas dertlerini unutarak, kahvede hararetle ne tartışacağını bilemez.

*

Kaos ortamı böyle bir yer. Akl-ı selim gibi güzel bir kavramın, dile yerleşmiş olsa da, aranıp bulunamadığı yerdir.

Elbette Kürtlerden söz ediyoruz ve Kürtlerden söz ederken iki ezber cümleyle geçiştirmemiz mümkün değil. Kürtler yüzyıldır vahşi ve akıl almaz bir trajedinin içinde varlık mücadelesi veriyor.

Hal böyleyken, gelinen aşamada, yıllarca empoze edilen ırkçılığın memleketin entelektüeline, solcusuna, demokratına da sirayet ettiğine tanıklık etmek hazindir. İmralı'ya gitmek ya da gitmemek olayı ile bunun ortalığa saçılmış olması da öğreticidir aslında. "Siz bunların demokrat olmadığını yeni mi anlıyorsunuz?" Bu soruyu duyar gibi olduk, değil mi? Evet, Kürtler bunun her zaman farkındaydı ve birlikte yol yürümenin arayışındaydılar. Ayrıca, kimsenin kuşkusu olmasın, yukarıdaki sorunun barındırdığı üstenci üsluba da yabancı değiller. Sineye çekmiyorlar bu üslubu, daha doğru bir yere götürme gayreti içindedirler.

Evet, Türkiyeli bir kısım entelektüelleri, solcuları, demokratları doğru ve hakkaniyetli bir yerde konumlandırmak vazifesi de Kürtlere kaldı maalesef.

*

Memleketten uzak arkadaşlar soruyorlar, Diyarbakırlılar süreçle ilgili ne düşünüyor, diye. CHP'nin İmralı'ya gitmemesini nasıl değerlendiriyorlar, diye.

Diyarbakırlıların süreci ve CHP'nin İmralı'ya gitmemesini nasıl değerlendirdiklerinden, kendi aralarında yürüttükleri tartışmalardan ziyade başka bir tutuma bakıyorum. Hiç şaşkınlık yaşamıyorlar mesela.

Bahçeli'nin DEM Partililerle tokalaşması hariç, sonraki gelişmelerle ilgili hiç şaşkınlık yaşamadılar. Bu biraz ürkütücü olabilir ama yılların deneyimine ve hafızasına sahip olduklarını göstermesi açısından önemli.

Ve evet, Kürt halkının her şeye hazırlıklı olduğunu gözlemlemek de mümkün. Barış şenliklerine katılmaya da çatışma içinde konumlanmaya da.

Akl-ı selim galebe çalsın, barış şenliklerinde halaya durulsun ise en büyük arzuları.