HABER/Fuat BULUT
Avukat Nahit Eren, ATK’nin farklı tarihlerde hazırladığı raporlar arasında ciddi çelişkiler bulunduğunu belirterek, “Bir raporda sperm ve erkek DNA’sı yok deniliyor, diğerinde iki farklı erkek DNA’sı tespit edildiği ifade ediliyor. Bu çelişki nasıl açıklanacak?” diye sordu.
Adli Tıp Kurumu, Van’da kaybolduktan günler sonra göl kıyısında ölü bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölüm nedeninin suda boğulma olduğunu açıkladı. Raporda, Kabaiş’in cinsel saldırıya uğradığına, travmaya maruz kaldığına veya zehirlendiğine dair bir bulguya rastlanmadığı belirtildi. Vücuttan alınan 80 örneğin DNA analizinde iki farklı erkek DNA’sı tespit edildi ancak bunların çevresel veya su kaynaklı bulaşma sonucu oluşmuş olabileceği ifade edildi. Toksikolojik incelemede ise ölümcül maddeye rastlanmadığı, sadece az miktarda ilaç kalıntısı ve çürümeye bağlı alkol bulunduğu kaydedildi,
NAHİT EREN, ATK RAPORLARINDAKİ ÇELİŞKİLERE DİKKAT ÇEKTİ
ATK’nin basına yansıyan açıklamasında, Rojin Kabaiş’ten alınan örneklerde “kendisine ait DNA’nın yanı sıra, sternal bölgede bir erkek DNA profili ve vajinal bölgede bir erkek DNA profili olmak üzere iki farklı DNA profiline rastlandığı”, ancak “ölüm sonrası süreçte veya çevresel temas sonucu kontaminasyon ihtimalinin bertaraf edilemediği” belirtilmişti.
Bu açıklama sonrası yeniden harekete geçen Nahit Eren, ATK 1. İhtisas Kurulu’nun 06.11.2024 tarihli raporuna atıfla “Bir raporda yok, diğerinde var: Bu çelişki nasıl izah edilecek?” sorusunu yöneltti:
Eren, ATK’nin önceki raporunda “vajinal dokuda sperm ve farklı DNA profiline rastlanmadığı” ifadesinin yer aldığını hatırlatarak, şu soruyu sordu:
“10.10.2025 tarihli son raporda vajinal bölgede erkek DNA’sı bulunduğu belirtiliyor. O halde 06.11.2024 tarihli raporun sonuç kısmında neden ‘sperm ve farklı DNA tespit edilmedi’ denilmiştir?”
ATK’nin aynı raporunda “kurum çalışanları açısından bulaş ihtimalinin ortadan kaldırıldığı” ve “cesedin taşınması sırasında olabilecek bulaş riskinin de bertaraf edilmesi gerektiği” yönünde değerlendirme yapıldığını hatırlatan Eren, şunları kaydetti:
“Van Cumhuriyet Başsavcılığı ve ilgili görevliler bu bulaş ihtimalini ortadan kaldırmış durumda. Buna rağmen, yeni raporda ‘cesedin suda kalması ve sürüklenmiş olması’ gerekçesi neden gündeme getiriliyor? Oysa bu olasılık, maktulün bulunma anı ve kıyafet durumu dikkate alındığında mümkün görünmemektedir.”
“YENİ VE SAĞLIKLI BİR RAPOR ZORUNLU HALE GELDİ”
Eren, ATK raporlarının “eksik, çelişkili ve bilimsel tutarlılıktan uzak” olduğunu vurgulayarak, yeni bir inceleme yapılması gerektiğini vurguladı:
“Adli Tıp Kurumu raporundaki sorunları hem yazılı hem sözlü olarak soruşturma makamlarına ilettik. Son gelişmeler ışığında, dosyada yeni ve sağlıklı bir rapor alınması artık zorunludur. Bu konuda yeniden başvuru yapılacaktır.”