Barış, bir gülümsemeyle başlar’ der bilgenin biri.

Doğru oğlu doğru bir söz. Ve bu sözün sözler içinde özel bir yeri var. Nasıl olmasın ki?

Abone Ol

Hüzünlerin başkenti oldurulmuş coğrafyamda

Hangi kapıyı çalsanız bir ağıt

Hangi kalbe dokunsanız yaralı bir hikaye.

Anlatılması bile suç ve ceza olan acılar.

Ömrümüz kan ve kin arasında geçip gitti.

Her birimiz, bir şeylerin hasretiyle kavrulup durduk.

Sonra,

Savrulup durduk bir yerlere her birimiz.

Evlat acısı çeke, çeke ölen ebeveyinler,

Biteviye talan edilen coğrafyamız,

Yasaklanan dilimiz,

Yaslandığımız hüznümüz.

Uzadıkça uzar bu yaşadıklarımız ve fakat bir yanımız da umut ile meşgul.

Nasıl olmasın ki?

Hiç yan yana durmazlar dediklerimiz, bu yıl içinde bir ‘gülümseme’ ve ‘tokalaşma’ ile bir şeylerin yolunu açmaya başladılar.

40 yıldır süren bu kanlı sürecin 40 gün 40 gece sürecek bir ‘Barış Düğünü’ ile sonlanması için her kes bir şeyler yapmaya çalıştı.

Samimiyetleri sorgulama deminde değiliz. Yakalanan o ‘Barış Gülüşüne’ iyi niyetli olan herkes bir şekilde tutundu.

Hiçbir şey olmazsa bile, bu yıl içinde çatışmalı süreçten dolayı ölümler olmadı. Ve bu çok kıymetli bir durumdu.

Ve lütfen devam etsin.

Amin.

Evet, ‘herkesin bir derdi var, durur içerisinde’ sözü haklı, tek taraflı bakmamak gerek.

Çok taraflı ve çok renkli bakınmalı hayata.

O zaman o gülücük tüm dünyaya yayılır.

Silahlar sustu ve dahi yakıldı, toplantılar, görüşmeler, el sıkışmalar oldu.

El sıkışınca silahlar sıkılmaz.

Bu da, coğrafyamızın ziyadesi ile hak ettiği bir durum.

Ekonomik darboğaz, kadın cinayetleri, yatağa aç giren ve okul çantasına doğru dürüst bir şey koyamayan çocuklar, atanamadığı için intihar eden gençler çokça konuştuğumuz konulardı.

Rojin’e uğramayan adalet, yangınlar, iş cinayetleri, adam kayırmalar, bir bütün ötekilere uygulanan hukuksuzlukları da sıkça tartıştık.

Gazze’deki katliamları, Rojava’daki sorunları, İran’da uygulanan idamları, dünyanın sahibiyim diyen Trump’ın dengesizlikleri, güç ve menfaat savaşlarını masaya yatırıp durduk.

Tüm bu sorunları ‘Gülerek’ ve de herkesin içine serin bir bahar esintisi yerleştirecek ‘Barışı’ tesis ederek atlatabiliriz.

Bir yıl önce sıkılan ellerin, önümüzdeki yıl içinde, daha kenetlenmiş ve ayakları yere basan bir şekilde devam etmesini dilerim.

‘Gülerek’, çocuklarımıza hediye edeceğimiz Barışı hepimiz sahiplenip kucaklamalıyız.

Ve sonra,

Dağlarda ve ovalarda, büyük ve kalıcı barışın halayını tutalım.

Bu vesile ile iyi seneler .