BEYAZ TOROSUN TİŞÖRTÜ OLMAZ

Bazı semboller vardır ki, onları ticari bir malzemeye dönüştürmek yalnızca kötü bir zevk değil, aynı zamanda toplumsal hafızaya saygısızlıktır.

Abone Ol

“Beyaz Toros” tam da bu sembollerden biri.

1990’lı yıllarda Türkiye’nin özellikle Güneydoğu’sunda faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kaybolan insanların ve devletin karanlık yüzünün bir simgesi haline gelen o araç, şimdi bir alışveriş sitesinde tişörtün üzerinde “tasarım” olarak karşımıza çıkıyor.

Trendyol’da satışa sunulan “Beyaz Toros” baskılı tişörtler, bir moda ürünü değil; toplumsal bir travmayı ticarileştirme girişimidir.

Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda yıllardır yükselttiği “adalet” çağrısına, İnsan Hakları Derneği’nin yıllardır tuttuğu kayıplar listesine bir hakarettir.

Çünkü “Beyaz Toros” yalnızca bir araba değildir.

O araç, bir dönemin faili meçhullerini, kaybolan hayatları, köy boşaltmalarını ve susturulmuş vicdanları simgeler.

Satıcının “Tarih bilgisi olan herkes anlayışla karşılayacaktır” savunması ise meselenin vahametini daha da büyütüyor.

Çünkü tarihten gerçekten anlayan biri, o aracın nasıl bir korkunun sembolü olduğunu bilir.

O dönemleri yaşamış insanların belleğinde “Beyaz Toros”un ne anlama geldiğini bilen kimse, onu bir tişörtün üstüne basmaya kalkmaz.

Bu, yalnızca tarih bilmemek değil, empati yoksunluğudur.

Bu olay, aslında dijital çağda “ticarileştirilen hafıza” meselesini de gözler önüne seriyor.

Artık her şeyin bir “ürün”e dönüştürülebileceği bir dönemde, acının, yasın, utancın bile pazar değeri hesaplanıyor.

Oysa bazı şeylerin satışı olmaz. Çünkü bazı imgeler, toplumun vicdanına kazınmıştır; o vicdanın üstüne fiyat etiketi yapıştırmak, toplumsal bir yarayı kanatmaktır.

Trendyol gibi milyonlarca kullanıcıya hitap eden platformların da burada ciddi bir sorumluluğu var.

Denetimsiz satışlar, “ifade özgürlüğü” bahanesiyle normalleştirilen duyarsızlıklar, bizi tehlikeli bir duyarsızlığa sürüklüyor.

Bugün “Beyaz Toros” tişörtü satılabiliyorsa, yarın başka bir travma da pazarlama unsuru haline gelebilir.

Bazı semboller modaya değil, yüzleşmeye aittir.

“Beyaz Toros” bunlardan biridir.

Bu ülke, o karanlık yılları hâlâ tam olarak aydınlatamamışken, o aracın tişörtünü giymek değil, o yılların hesabını sormak gerekir.