Güncel

Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde alarm zilleri!

Mahpuslar ölü bulunuyor, gardiyanlar yaşamına son veriyor, hasta hükümlülerden haber alınamıyor. Aileler ve hak örgütleri “insan onurunun yok sayıldığı cezaevi derhal denetlensin” çağrısı yaparken, Meclis’in cezaevine heyet göndermesi gündemde.

Abone Ol

ÖZEL HABER - Fuat BULUT

Burdur Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi, son bir yılda ardı ardına yaşanan ölümler, intihar girişimleri, ağır tecrit ve hak ihlali iddialarıyla yeniden Türkiye gündemine taşındı. Cezaevindeki koşullar mahpusların, memurların ve ailelerin hayatını derinden etkilerken; art arda gelen olaylar, cezaevinde ciddi yapısal sorunlar olduğu yönünde kaygıları büyütüyor.

PEŞ PEŞE GELEN ÖLÜM VE İNTİHAR VAKALARI

21 Ekim 2025’te adli bir suçtan hükümlü bulunan H.E., koğuşunda arkadaşları tarafından hareketsiz halde bulundu. Sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen hayatını kaybettiği belirlenen H.E.’nin cansız bedeni otopsi için Burdur Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
Benzer şekilde, 20 Aralık 2024’te yine Burdur Cezaevi’nde hükümlü bulunan 43 yaşındaki Muhittin K., yaşamına son verdi. Cezaevi yönetiminin “intihar” olarak duyurduğu olay, mahpus yakınları tarafından dönemin en ağır hak ihlallerinden biri olarak değerlendirildi.

GARDİYANLAR DA YAŞAMINA SON VERİYOR

Cezaevinde yaşanan kriz sadece mahpuslarla sınırlı değil. Aynı kurumda son bir yıl içinde iki infaz koruma memuru yaşamını yitirdi, biri ağır yaralandı.
28 Aralık 2024 tarihinde O.S. adlı gardiyan intihara teşebbüs etti. Kurum lojmanında silahla yaşamına son vermek isteyen 26 yaşındaki infaz koruma memuru O.S. ağır yaralı olarak Isparta’ya sevk edildi. Yakınları, genç memurun uzun süredir yoğun baskı ve stres altında olduğunu ileri sürdü.
16 Ekim 2025 tarihinde ise Cem Çağla adlı gardiyan evinde ölü bulundu.

HASTA MAHPUSUN AĞIR İDDİALARI

Cezaevine yakın bir tarihte sevk edilen hasta mahpus Yılmaz Üstek, ağır tecrit koşullarında tutulduğunu ve cezaevine girişte tüm eşyalarına el konulduğunu belirterek, “Cımbıza kadar her şeyimi aldılar. Burada hiçbir eşyam yok” ifadelerini kullandı. Üstek, gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini, açık görüşünün engelleneceğinin söylendiğini ve hücre cezalarının keyfi biçimde verildiğini iddia etti. Ailesi, cezaevindeki insanlık dışı muamelenin son bulması için kamuoyuna ve insan hakları örgütlerine çağrı yaptı.

ZEKİ BULUT’UN KALP KRİZİ: AİLE GÜNLERCE HABERDAR EDİLMEDİ

Burdur Cezaevi’ndeki en dikkat çekici olaylardan biri, Diyarbakırlı hükümlü Zeki Bulut’un yaşadıkları oldu. Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olan Bulut, uzun süredir tek kişilik hücrede tutuluyordu. Üç ay önce Burdur Cezaevi’ne sevk edilmesinin ardından yakınları tarafından “koşullarının daha da ağırlaştığı” belirtilmişti. 4 Kasım 2025 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonrası Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Bulut’un anjiyo edilerek yoğun bakıma alındığı ortaya çıktı. Ancak aile, bu hayati bilgiyi günler sonra, yalnızca açık görüş için cezaevine gittiklerinde öğrendi.
Aile, ne cezaevi idaresi, ne de hastane yönetimi tarafından bilgilendirildi. Durumu ancak E-Devlet üzerinden yapılan hastane yatış sorgusu sırasında kendi çabalarıyla öğrenebildiklerini belirten aile, yapılan bu uygulamanın “kabul edilemez bir ihmal ve insan hakkı ihlali” olduğunu söyledi.
Bulut’un uzun süre hücrede tutulmasının fiziksel ve psikolojik sağlığını ağır biçimde etkilediğini belirten yakınları, “Ölümün eşiğine gelene kadar kimse bizi bilgilendirmedi. İnsan hayatı bu kadar mı değersiz?” diyerek tepki gösterdi.

ZEKİ BULUT’UN OLAYI MECLİS’E TAŞINDI

Olay, DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça Cupolo tarafından Meclis gündemine taşındı. Hem Sağlık Bakanı’na hem de Adalet Bakanı’na verilen önergelerde, cezaevinin bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği, ihmal olup olmadığı ve cezaevindeki ağırlaştırılmış tecrit uygulamalarının mahpusların sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılması istendi.

HAK ÖRGÜTLERİ: CEZAEVİ İNSAN ONURUNA AYKIRI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜ

İHD, ÖHD Antalya Şubeleri ve TUHAYDER, Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde yaptıkları açıklamada, cezaevindeki ağırlaştırılmış tecrit uygulamalarına ve sistematik hak ihlallerine dikkat çekti. Avukatlar, mahkumların günde yalnızca bir saat havalandırmaya çıkarıldığını, geri kalan 23 saati hücrede geçirmek zorunda bırakıldığını, bunun da fiziksel ve psikolojik yıkıcı sonuçlar doğurduğunu söyledi. Hak savunucuları, yüksek güvenlikli ve S Tipi cezaevlerinin insan hakları açısından sürdürülebilir olmadığını belirterek, bu kurumların kapatılması çağrısı yaptı.

AİLELER: ÇOCUKLARIMIZI TESLİM ETTİK, CENAZELERİNİ ALIYORUZ

Bir yıldır art arda gelen ölüm haberlerine dikkat çeken aileler, görüşlerde yaşadıkları sorunları ve cezaevindeki uygulamaları anlattı. Aileler, uzun süre haber alamadıkları mahpusların sağlık durumuna ilişkin bilgi almakta zorlandıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“Cezaevine sağ gönderdiklerimizi ya ölü alıyoruz ya hastanede buluyoruz. Görüşlerde sürekli ‘sorun yok’ deniyor ama içeriden gelen haberler aksi yönde. Mahpuslar baskı altında. Burada bir şeyler yolunda değil. Biz artık adalet istiyoruz.”
Bir başka aile, özellikle hasta mahpusların kötü koşullarda yaşam mücadelesi verdiğini belirterek, “Hastaneye sevkleri geç yapılıyor, bilgi verilmiyor. İnsan hayatının bu kadar değersizleştiği başka bir yer yok” dedi.

MECLİS KOMİSYONU CEZAEVİNE GİDECEK Mİ?

Burdur Yüksek Güvenlikli Cezaevi, son bir yılda yaşanan olaylarla birlikte Türkiye’nin en tartışmalı cezaevlerinden biri haline geldi. Mahpus ölümleri, memur intiharları, ağır tecrit politikaları, eşyaya el koyma ve tehdit iddiaları, sağlık hizmetlerine erişimdeki aksaklıklar ve ailelerin haberdar edilmeme sorunları hem insan hakları örgütlerini hem de siyaseti harekete geçirdi.
Meclis’e taşınan soru önergeleri ve ailelerin çağrısı sonrası gözler cezaevindeki uygulamalara çevrilmiş durumda. Kamuoyu şimdi, Burdur Cezaevi’ndeki bu ağır tabloya ilişkin kapsamlı bir soruşturma açılıp açılmayacağını ve iddiaların aydınlatılıp aydınlatılmayacağını bekliyor.