CAM KIRIKLARI

Bir binanın camı kırılmışsa ve uzun süre tamir edilmezse, oradan geçen insanlar o kırığı görmezden gelir.

Abone Ol

Hatta kimisi, “zaten kırılmış” diye bir taş daha atar.

Çünkü artık o bina “kırık”tır.

Düzeni bozulmuştur.

O kırık, bir davetiye gibidir.

“Zarar verebilirsin” der sessizce.

Toplum biliminde buna “Kırık Cam Teorisi” denir.

Küçük bir düzensizlik onarılmazsa, kısa sürede daha büyük bozulmalara zemin hazırlar.

Ama bana sorarsanız bu teori sadece şehirler için değil, insanlar için de geçerlidir.

Kalplerimizdeki küçük çatlaklar da böyledir.

Biri bir sözle, bir davranışla içimizi biraz incittiğinde ve biz onu onarmadan bırakınca, o kırık büyür.

Üstelik etrafımızdaki insanlar da o kırığı görür.

Bazıları istemeden, bazıları bilerek, o kırığın üzerine basar.

Çünkü kırılmış bir şeyin yeniden kırılması kolaydır.

Belki de bu yüzden bazı insanlar hep güçlü görünmeye çalışır.

Çünkü kırıklarını gösterdiklerinde, daha fazlasını kırmaktan çekinmeyenlerle karşılaşmışlardır.

Bir kere kırıldı mı güven, bir kere incindi mi kalp, artık en küçük darbede dağılır.

Ama belki de çözüm, kırıklarımızı gizlemekte değil; onları onarabilmekte.

Camı tamir etmek, kalbi iyileştirmek cesaret ister.

Kırılgan olduğumuzu kabul etmek zayıflık değil, insan olmanın ta kendisidir.

Kırık camlar tamir edilmezse bina yıkılır.

Kırık kalpler onarılmazsa insanlar birbirinden uzaklaşır.

O yüzden bazen bir özür, bir dokunuş, bir anlayış her şeyden değerlidir.

Çünkü hiçbir şey, kırılmadan parlayan bir kalbin yerini tutmaz.