Siyaset

DEM Partili Sakık’tan çözüm süreci komisyonuna başvuru

DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na dilekçeyle başvuru yaptı.

Abone Ol

HABER/Ceren AKYIL

Milletvekili Sırrı Sakık, komisyona yaptığı yazılı başvuruda “Kürt sorununu bizzat yaşamış, acılarına tanıklık etmiş, barış girişimlerinde yer almış ve bu alanda deneyim sahibi kişilerin sayısının oldukça sınırlı olmasıdır” ifadesini kullandı.

“KÜRT SORUNUNDA HAKİKAT VE SÖZ DEVREYE GİRMELİDİR”

Sakık, taşıdığı bütün unvanlardan ve temsil ettiği siyasi makamlardan bağımsız olarak 41 yıllık dönemde Kürt olarak seslenerek, “Benim hikâyem, bu topraklarda Kürt sorununun yakıcılığının yansıdığı milyonlarca hikâyeden yalnızca biridir. Gözümü açtığım andan itibaren Kürt sorununun içinde oldum. Ne kenarındaydım ne uzağında... Bu hikâyenin tanığı, mağduru, öznesiyim. Son yarım asırdır süren bu savaşta kız kardeşimi, erkek kardeşimi, abimi, yeğenlerimi, kuzenlerimi, dostlarımı, yoldaşlarımı yitirdim. Köyüm yakıldı, evim yakıldı. Devletin karanlık eli JİTEM, köyümün ortasında akrabalarımı – baba, iki oğul ve kızı ile araçlarının şoförünü – birbirine bağlayıp ateşe verdi. Ağar’ın yönettiği çeteler iş yerlerimizi, otelimizi, varımızı yoğumuzu bombaladı. Vartinis’te askerlerin yaktığı evde yedi çocukla anne ve babanın yanmış bedenlerini kendi ellerimle topladım. Bu ülkeyi kaplayan gökyüzü altında şahidi ya da kurbanı olmadığımız acı neredeyse kalmadı. Sonsuz bir acıya, tarifsiz bir kedere tanıklık ettim” dedi.

Kürt siyasal hareketinin birçok döneminde yer alan Sakık, dilekçesinde şu detaylara yer verdi:

“Vedat Aydın’ın cenazesinde onlarca yoldaşımı yanı başımda yitirdim, aynı kurşunlarla yaralandım. Barış için yürüdüğüm yolda, kendi Cumhurbaşkanını dahi öldürebilen devlet içi çetelerin karanlığına şahit oldum. 1991 yılında HEP’ten bugüne, Kürt siyasal hareketinin bütün mücadele alanlarında ve partileşme süreçlerinde birçok arkadaşım, yoldaşımla birlikte yer aldım. Doksanların karanlığında dokunulmazlıklarımız kaldırıldı, Meclis’ten alınıp zindanlara atıldık, idamla yargılandık. 1993’te Şam’da ateşkes ve barış müzakere heyetinin içinde bulundum. 1999’da yaşanan ateşkes ve müzakere süreçlerinin içindeydim. 2006–2007 yıllarında dönemin MİT Müsteşarı Sayın Emre Taner ile yürütülen görüşmelerde Sayın Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Sabri Ok ile beraber bulundum. 2009 Habur görüşmelerini de kapsayan müzakerelerde arkadaşlarımla birlikte yer aldık. Halkın iradesiyle iki kez seçildiğim Ağrı Belediye Başkanlığı kayyum eliyle gasp edildi.”

“BU SORUNUN TANIKLARI VE TAŞIYICILARININ DİNLENECEĞİNİ DÜŞÜNDÜM”

Anlattıklarının hepsinin aynı zamanda devletin arşivlerinde de mevcut olduğunu ifade eden Sakık, “Bütün bu yaşanmışlıklarla birlikte, biriktirdiğimiz tecrübenin, taşıdığımız hafızanın bu ülkenin barış mücadelesine ışık tutacağına inandım. Mecliste kurulan komisyonun, Leyla Zana, Ahmet Türk, Akın Birdal, Selim Sadak, Hatip Dicle gibi bu sorunun tanıklarını ve taşıyıcılarını dinleyeceğini düşündüm. Ama bu olmadı. Öyle anlaşılıyor ki bu durum partimizin de gözünden kaçmış. Binbir acı ve emekle oluşmuş tecrübe komisyona taşınmadı. Bugün itibarıyla bir dilekçe ile komisyona başvurdum. Çünkü biliyorum: Bu mesele, kâğıt üzerinde laf kalabalığıyla değil, hakikatin çıplak sesiyle çözülebilir. Gerçek barış, sadece masalarda değil, yaşamın en derin yerinden konuşanların sözüyle mümkün olur. Bu nedenle ısrarım nettir: Eğer bu ülke hakikatle yüzleşecekse, bizleri – bu savaşın yükünü omuzlarında taşımış olanları – dinlemek zorundadır. Biz sustukça bu ülke eksik kalır. Biz konuştukça hakikat tamamlanır. Ve biz konuşacağız. Çünkü bu topraklara barış, ancak hakikat ve yüzleşmeyle gelecek” diye konuştu.