11 Kasım’da Diyarbakır’da hastaneye kaldırıldı; 27 Kasım’da yaşamını kaybetti.
İlk gün yazılan haberler hızla silindi, bültenler geri çekildi, gazetecilere müdahale edildi.
Bir anda ortada büyük bir sessizlik yaratıldı.
Oysa ortada bir ölüm vardı.
Ölüme sürüklenen bir kadın.
Belki de bir cinayet!
Dilan’ı bu kelimelerle anmak ağır; ama kaçacak yerimiz de yok.
Kadınların intihara sürüklenmesini “kişisel kırılma” diye açıklayan dilin arkasına saklanamayız artık.
Bu ülkede hiçbir kadının ölümü sadece bireysel bir hikâye değil.
Dilan’ınki de öyle.
Politik bir hayattan, kadın mücadelesinin içinden geliyordu; dolayısıyla ölümü de politik.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin açıklamasında vurguladığı gibi, kadınların şüpheli ölümleri münferit değil.
Tam aksine, giderek derinleşen bir yapısal şiddetin, yalnızlaştırmanın, cezasızlık ikliminin sonucu.
Biz hâlâ bu gerçeklerle yüzleşmekten kaçtıkça, her bir kadın ölümü “talihsiz bir vaka” diye lanse ediliyor.
Sanki bir kader, sanki bir arıza.
Oysa bir düzen bu:
Şiddeti saklayan, failleri koruyan, kadınların acısını ev içinde kilitleyen bir düzen!
Ailenin ölümü “kalp krizi” olarak duyurmasını insani olarak anlamak mümkün.
Mahremiyet, itibar, acı…
Bunların hepsi gerçek.
Ama tam da bu kaygılar yüzünden bu ülkede çok sayıda kadın ölümü görünmezleşiyor.
Aileyi suçlamak değil mesele; o görünmezliğin bir parçası olduğumuzu itiraf etmek.
Dilan’ın intiharına giden süreci bugün en çok kadınlar takip ediyor.
Arkadaşları, yoldaşları, beraber mücadele ettiği kadınlar.
Ancak bu süreçteki gecikmeleri, sessizlikleri, kimi kurumların ağır aksak tutumlarını da konuşmak zorundayız.
Çünkü yan yana durmak her zaman birbirimizi gerçekten gördüğümüz anlamına gelmiyor.
Bazen kadınların ölümünü bile politik hesapların gölgesinde tartışıyoruz; bazı sözler erken söylenmiyor, bazı gerçekler “zamanı değil” diye erteleniyor.
Bugün Dilan’ın ardından yazmak, sadece bir ağıt değil; bir yüzleşme, bir hesaplaşma çağrısıdır.
Dilan’ın yedirdiği ekmek, paylaştığı emek, taşıdığı sorumluluk bize bir borç bıraktı.
O borcun adı adalettir.
Görünürlük, gerçeklik ve cesaret.
Ruhun şad olsun Dilan.