Veng Radyo’daki Kent Gündemi programına katılan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, kar altındaki kentte yaşanan birçok sorunu ve belediyenin yurttaşlara dönük projelerine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Diyarbakır merkezli Mardin, Urfa ve Muş illerinde yayın yapan Veng Radyo’nun “Kent Gündemi” programında Servet Günay’a konuk olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun, kar yağışı ve buzlanmanın etkisini sürdürdüğü kentte yaşanan birçok önemli gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin 2025 yılında kente ilişkin hizmetlerini ve uygulanan projeleri ve yapılması planlanan faaliyetleri değerlendiren eşbaşkanlar, öncelikle kar yağışının etkisini sürdürdüğü kentteki karla mücadele çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
“METEOROLOJİYİ TAKİP EDİYORDUK”
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kar ve buzlanmaya karşı hazırlıklarına değinen Eşbaşkan Serra Bucak, şunları söyledi:
“Tabii dünkü dün sabah başlayan kar yağışı ile birlikte kentimiz öğlen saatlerine kadar ne yazık ki bizlerin de istemediği bir trafik ve ulaşım sorunu yaşadı. Tabii ki zorlu bir öğleden önceydi bizim için ve biz hazırlıklarımızı gerçekleştirmiştik. Gerek tedariklerimiz, tuz tedariklerimiz, gerekse araçlarımızın tedarikleri ve hazır bulunmuşluğu anlamında. Elbette meteorolojiyi takip ediyorduk tüm herkes gibi. Yani bu kar yağışına hazırlıklıydık. Sabah 6, 6.30 itibariyle makine ikmalde bütün araçlarımız hazırdı. Siz de takdir edersiniz ki aslında kırsalda çoktan biz yol açma çalışmalarını yürütmekteyiz. Bizim kırsal yollarımız aslında 10 günden fazladır kapanıyor ve büyükşehir ekipleri ve ilçe belediye ekipleri kırsalda yoğun bir çalışma yapıyor. Tabii merkezde durum biraz farklı oluyor. Birincisi bunun Kırsal sıkıntıları var. Bizim kentimiz ne yazık ki son yıllarda özellikle böyle çok yoğun kar yağışına maruz kalmıyor. İklim değişikliği diyelim buna farklı sebepler diyelim. Dolayısıyla bir kere sürücülerimizin profili buna uygun değil. Ne yazık ki yani araç sürücüleri 3 gün de olsa 5 gün de olsa kar yağabilir ve kar lastiğe ihtiyacımız var meselesini göz ardı ediyorlar. Bunu anlayabiliyoruz. Bununla empati kurabiliyor biliyoruz. Bu kadar kısa süre için lastik değiştirilir mi demelerini anlayabiliyoruz. Ekonomik sıkıntılar var. Lastik değişimi çok pahalı. Ama bütün bunlar bir sabah kar yağdığında ve ciddi kar tuttuğunda yani saatlerce durmadı kar. Öğleden sonraya kadar kar yağışı sürdü. Bu trafikte ciddi tıkanmalara yol açtı. Bırakın onu çok ciddi riskler ortaya çıktı. Yani rampalarda, yokuşlarda araçların kayması vs. Kum atıldığı halde, tuz atıldığı halde, çakıllar atıldığı halde araçların çıkamadığını gördük. Çünkü hepsinin lastiği yaz lastiğiydi. Hemen hemen istisnasız. Bu büyük bir sorundu bizim açımızdan. Ama bizim Büyükşehir Belediyemiz sabah saatlerinden itibaren sabah 6 - 6.30 saatlerinden itibaren, kar yağışından itibaren tuzlamaya başladı.”
“KARAYOLLARI NE YAZIK Kİ KENT MERKEZİNDE TUZLAMA ÇALIŞMASI YÜRÜTEMEDİ”
Ana arterlerin Karayollarının sorumluluğunda olduğuna vurgu yapan Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oradaki temel sıkıntı Bakın, bu kentte kara yollarının sorumluluk alanında, yetki alanında bulvarlarımız var. Ana arterlerimiz var. Silvan yolu, Elazığ yolu, Urfa yolu ne yazık ki zaten ilk tıkanma ve ilk durması yani tırların yukarı çıkarmayı işi Silvan yolunda oldu. Ne yazık ki orada tıkanan trafik kara yollarının zamanında sabahleyin tuz çalışması ve solüsyon çalışması yapmamasından kaynaklandı. Bunun da gerekçesi var. Dün anlattık aslında, dün biraz ifade etmeye çalıştık. Karayolları tıpkı bizim gibi kırsal yollarda yani kendi yetki alanında Kulp, Muş, Bingöl, Viranşehir, Bismil, Savur, Tepe, bu gibi alanlarda çünkü Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü siz de biliyorsunuz ki sadece Diyarbakır'dan ibaret değil, çevre illerden ibaret ve çevre illerde yaklaşık iki haftadan beri yoğun kar yağışı var. Bu yoğunlukta ne yazık ki kent merkezinde tuzlama çalışması yürütemedi.
Bunu bir şikayet olarak ifade etmiyoruz. Biz bir gerçeklik olarak ifade ediyoruz. Ya aslında bir önümüzde çıkan bu soru da var sizlerle Evet de bir koordinasyon sorunu da vardı. Mesela tuz, tuza yetişemeyeceğini, Karayolları bir gün önce bize söyleseydi biz ana ana arterlerde başlamamız gerektiğini bilebilirdik. Nihayetinde sabah ilk saatlerde tuzlanmamış olan ana arterler ve yokuş alanlarda trafik sıkışınca tırlar ve kar lastiği olmayan otomobiller, minibüsler, transitler yolu tıkayınca bu kaos ortaya çıktı. Şimdi 1 2 3 araç trafikte kalınca ve ilerleyemeyince bizim araçlarımızın da girmesi çok zor oldu. Emin olun bizim araçlarımız, 40'tan fazla aracımız sahadaydı. Her taraftan girmeye çalışıp, tuz atıp, kar küreyip, yolu açıp bunu mümkün kılmaya çalıştılar. Ama farkındayız sabah saatlerinde 2-3 saatlik de olsa bir yoğun kriz yaşandığı, insanlar mağduriyet yaşadığı, işlerine gecikti, okul trafiği çok yoğunlaştı. Keşke sabahın erken saatlerinde il valisi okulları tatil etseydi, bunu bir gün önce koordine edebilirdik. Bir gün önce birbirimizle konuşup bu koordinasyonu sağlayabilirdik yahut onlar Milli Eğitim Müdürlüğü ile konuşabilirdi. Okul trafiği de çok ciddi oranda bizi zorladı, etkiledi. Ama şunu ifade etmeliyiz. Dün de söyledik. Ben bunun altını özellikle çizmek gerektiğini düşünüyorum. Doğru, biz ilk etapta 40 araçla sahadaydık. Biz bir kar kenti değiliz. Bir Van gibi bir Kari gibi, bir ağrı gibi, aylarca karın yağdığı bir kent değiliz. Dolayısıyla bizim 10 adet kar küreme ve tuzlama aracımız normal şartlarda bize yetiyor. Bakın bunu söylüyorum. 10 tane aracımız bize yetiyor. 10 tane tuzlama ve kar küreme aracı, geri kalan kamyon, pickup, farklı GCB greyder neyse bunların hepsi yani yolu açmak için kullandığımız bütün araçlar aslında bize yetiyor. Yetmemesinin bir sebebi karayollarının bölgesi alanına girmek zorunda kaldık arkadaşlar. Buna göz yumamazdık. Elazığ yolunda girdik, Urfa yolunda girdik, Silvan yolunda girdik ve bu bizi diğer yerlerden, Viyadüklerden, hastane girişlerinden, Seyrantepe Toki'den ne yazık ki alıkoydu. Orada birikmeler gerçekleşti. Orada birikme gerçekleşince trafiği aksatmalı aksattı bu durum. Bunun farkındayız.”
“HALKIMIZA DOĞRUYU SÖYLÜYORUZ”
Diyarbakır’ın karla mücadele kapasitesine ilişkin de gelen eleştirileri değerlendiren eşbaşakn Bucak, şöyle devam etti: “Ama dün bir eleştiri aldık. 40 araçla 180 personelle Diyarbakır'da karla mücadele mi yapılır diye. Vallahi biz geldiğimizde kayyumlar bize bu kadar envanter bırakmıştı. Bunun da altını çizmek gerekiyor. Ve bizim önceliklerimiz vardı. Mesela diyebilirsiniz ki 10 tane daha kar küreme ve tuzlama aracı alabilirsiniz. Ama az önce ifade ettiğim gibi biz bu kadar yoğun kar gören bir şehir değiliz. Geçen yıl neredeyse kent merkezine hiç kar düşmedi. Kırsallarda çok yoğun çalışmalar yürüttük. Geçen kışı da hatırlıyoruz biz. Ama böyle 2-3 yılda bir, 4-5 yılda bir gelen kar Bizi gerçekten hani bu alımları bu alımların öncelikli olmadığına ikna ediyor. Başka da öncelikli alımlarımız var bizim. Mesela itfaiye araçları gibi, arazoz gibi, merdivenli itfaiye aracı gibi. Dolayısıyla dün bu eleştiri geldi. Biz var olanı söylüyoruz. Biz halkımıza doğruyu söylüyoruz. 40 aracımız varsa 40 aracımız var diyoruz. 180 personel de ilk etapta öğleden önceki personelimizdi. Tabii ki gün içerisinde park, bahçe, temizlik, zabıta, bunların hepsi yüzlerce personelimiz Sahadaydı gece. Keza yine öyleydi ki gece yoğun bir çalışma yapıldı. Aralıksız çalıştı arkadaşlarımız. Yine 10 tane tuzlama ve kar küreme aracımız ve diğer büyük araçlarımız, greyderlerimiz, yol kazıcılarımız sahadaydı. 60'tan fazla personelimiz sahadaydı. Gece için bu yetti. Yeterli oldu. Bugüne hazırlayabildik ama dün için dünkü sıkışıklık için gerçekten bir koordinasyonsuzluk vardı. Ama toplamında bu süreç içerisinde 914 km yol temizliği yapmış. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, kent merkezinde ve kırsalda 914 km az bir kilometre yol temizliği değildir diye düşünüyoruz.”
“SÜRÜCÜLERİMİZ KAR LASTİĞİ OLMADAN TRAFİĞE ÇIKMASIN”
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin her türlü koşula önceden hazırlıklı olması gerektiği yönünde yurttaşlardan gelen eleştirileri ise Eşbaşkan Bucak şöyle yanıtladı:
“Biz hazırlıklıydık. Tekrar edelim ama ana arterler bizim yetki sorumluluğumuzda olmadığı için ilk etapta oralara girmek gibi bir önceliğimiz olmadı. Biz ilk etapta bizim sorumluluk yetki alanımızdaki alanlara girmeye odaklandık ki sabah 6.30 itibariyle tuzlamalarımızı orada yaptık. Sonra sabah saatlerinde kara yollarıyla irtibatlaşınca durumun böyle olmadığını, sahada durumun farklı olduğunu ve karayollarının tuzlamada bahsettiğim sebepler yüzünden geciktiğini fark ettik. Ve ben tekrar ediyorum ve şimdi de söylüyorum. Sürücülerimiz kar lastiği olmadan dört mevsim yahut yaz lastiği ile trafikte bakın yarın ve öbür günde çok ciddi bir kar bekleniyor. Biz hazırlığımızı yaptık. Diyarbakır Büyükşehir Belediyemiz bugün saat 1.00'de ilçe belediyeleri ile koordinasyon gerçekleştirdi. Öğleden sonra il valisinin koordinasyonuna yol dairemiz katıldı. Yarına ve öbür güne hazırlanıyoruz. Ama yarın ve öbür gün için isteğimiz trafikte zorunlu olmadıkça özel araçlarıyla insanlar yer almasın, seyahat etmesin. Seyahat edeceklerse de kış lastiği kullanmak elzemdir. Bu onların hayat güvenliği için de elzemdir. Çünkü çok ciddi yoğun trafik kazalarına sebebiyet verebilir bu durum. Ki dün bunu çok yaşadık. Gördük bunu evet.”
TRAFİK NEDEN AKSADI?
Büyükşehir Belediyesinin birçok duruma karşı önceden hazırlık yaptığına dikkati çeken Büyükşehir Eşbaşkanı Doğan Hatun ise şöyle konuştu:
“Şimdi biz Ocak, Şubat ayında mesela sivrisinek hazırlığı için ilaçlama birimlerimizi sahada çalıştırırız. Ocak, Şubat ayında mesela sivrisinek yok değil mi? Kış aylarında sinek şeyi yok. Ama biz o tarihte başlıyoruz hazırlığa. Kışın da mevsimsel bütün başımıza gelebilecek doğal felaketlerle alakalı. En az 3-4 ay öncesinden tedbir alıyoruz. Mesela biz kar için tuzumuzu Ağustos'un sonu Eylül'de alırız yani. Stoklarımız olabildiğince en az 2 ay 3 ay daha kar yağarsa yetebilecek tuz stoğumuz var bizim yani. Onların hesap kitaplarını yapıyoruz yani öngörülüyüz bu konuda. Ve bütün birimlerimiz de hangi araçlarla yola çıkacaksa o araçların mevsim gelmeden önce bütün bakım onarımları da yapılır. Öyle bir hazırlık içerisine girer. Sera Başkan'da detay anlattığı gibi işte bir talihsiz olay. Bu Seyrantepe yokuşunda bir tırların çıkamayışı ve inemeyişinden kaynaklı kitlenen bir cadde ile bütün kent doğalında bir felce dönüştü. Bence şöyle bir şey ben yoğun eleştiriler altında hakikaten Sera Başkan'ın dediği gibi 914 km 17 ilçemizde yol temizliği yapılmış. Neredeyse buradan İstanbul'a kadar yol temizliği yapmışız yani. Az buz bir şey değil. Bahsettikleri gibi o 40 iş makinesiyle yaptık yani. Hani yetersiz değil aslında yetiyor. Evet. Bizim dağlık bölgelerdeki kırsal ilçelerimizin köylerine kadar ilçe belediyelerimizle birlikte yol temizliği yapılır her zaman. Şehir merkezine kar yağmaz ama kırsal ilçelerimize geçen sene de kar yağışı oldu. Ondan önceki sene de oldu ve her zaman da oluyor kırsal ilçelere. Düzenli bir hazırlık halinde yani kara. Yoksa öyle bir tecrübesizlik veyahut koordinasyonun neler yapabiliriz manasında bir afallama değil bizimkisi. Sadece her kurumun kendi işini yapmasıyla alakalı bir şey. Ben eleştiriyorum. Açık söyleyeyim eleştiriyorum. Yani kara yolları öğleden sonraya hazırlık yapması bütün sorumluluğu sanki bizdeymiş gibi bir eleştiriye dönüştü. Elbette ki de görevimizdir. Onlar yapmazsa oraları da yaparız ama Her kurum kendi görevini yapmaz yaparsa eğer, o koordinasyonluk halini bütün kurumlar ortak yaparsa o zaman kentler yaşanılabilir bir pozisyona girer. Bunu sadece kar için söylemiyorum. Diğer meseleler için de öyle yani. Kentin girişlerinden tutun bu kentin kronik bütün sorunlarına kadar bir bütün o koordinasyon hali oluşmadığı sürece de bu tür durumlar yaşanacaktır. Ama erken toparlandı. Yani doğaldır. Hâlâ kar kar yağmaya devam ederken bir koordinasyon kurulu tam kapasite çalıştı. İlçe belediyelerinde yoğun temposuyla. Bugün de Sera Başkan bahsetti. Saat 1.00'de bir toplantıyla yarını ve sonraki günü en maksimal derecede kar yağışlarını hesap ederek cadde cadde, sokak sokak kimlerin nereye gideceği, hangi plaka aracın nerede çalışacağı planlandı. Elbette ki de basit kazalar, maddi hasarlı kazalar kendisiyle birlikte ulaşımı aksatmış. Halkımızda bu konuda biraz daha duyarlı olursa birlikte bu süreci tüketiriz yani.”
“OTOBÜS ŞOFÖRLERİ SAYISINI 560'TAN 615'E ÇIKARTTIK”
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, son bir yılda neler yapıldığına dair şunları söyledi:
“Evet yani şöyle tabii biz hani hep ifade ettik. İfade etmekten geri durmayacağız. Biz önemli bir enkazı devraldık. Çok zorlu bir enkazı devraldık. Bu sebeple 2025 de bizim için çok zorlu geçti. Ama aynı zamanda Da umut verici geçti. Çünkü yeni projelere adım attık. Yeni projelerin altyapısını kurduk. Aslında 2026'da hayata geçireceğimiz pek çok projenin de altyapısı kuruldu. Yani 2025 bizim açımızdan bir yeni açtığımız yerlerin açısından iyi olduğu, önemli olduğu. 2 2026'daki projelerimizi hazırlamak açısından çok önemli oldu. Çok ciddi iyileştirmeleri Yaptık. Diyeceksiniz trafik hala çok büyük bir sorun ama biz kendi ulaşım filomuzda, otobüs filomuzda yine şoför alımlarımızda, kavşak düzenlemelerimizde çok ciddi çalışmalar yürüttük. Onu söylememiz lazım. Örneğin şehir içinde 2024 yılında hat sayımız 25 iken biz bunu 2025'te 35'e çıkarttık. 10 hat daha ekledik. 10 yeni hat daha ekledik. Bu trafiği çok zora girmiş büyük kentimize, metropol kentimize. Yine kırsal Toplam hat sayısı biz geldiğimizde 84'tü 2024 yılında. 2025 yılında biz bu hatları 100'e çıkarttık. Kırsalda da ciddi hat düzenlemeleri ve iyileştirmelerine gittik. Yine 2024'te gece nöbet tutan otobüs sayısı sıfırdı. Bakın gece nöbetçi otobüsü yoktu bu kentin. Toplu ulaşımının kamusal ulaşımının biz yine bu nöbetçi sayısını sıfırdan 20'ye çektik. Şu an 20 tane otobüs hattımız gece nöbeti yapıyor. Bu bizim için çok önemli. Niye? Geceleyin yolda kalan öğrenciler, evine ulaşmak isteyen yurttaşlar, özellikle kadınlar açısından güvenli, erişilebilir bir gece ulaşım sistemi hayata geçirebildik. Bunlar bizim için çok önemli artılar. Yine 2025 yılında biz 65 tane otobüs satın aldık ve filomuzu biraz olsun rahat Atlatabildik. Tabii ki yeterli mi? Değil. Kuşkusuz değil. Yine otobüs şoförleri sayısını 560'tı biz geldiğimizde. 615'e çıkarttık. Şimdi yeni 50 otobüs şoförü daha filomuza katılacak. Bunlar bizim için kent ulaşımında, toplu ulaşımda çok önemli iyileştirmeler. Bizim kentimizi düşündüğünüzde gerçekten nüfusu bakımından büyük şehirler içerisinde yoğunluk açısından 11. sırada Türkiye çapında. Böyle önemli bir kentte bizimle birlikte kıyaslanabilecek kimi kentlerde otobüs sayısı otobüs şoförü sayısı 800'leri bulurken bizimki hala 560'larda duruyordu. Bizim buradaki hedefimiz gerçekten optimum sayıya ulaşmak. Şimdi işte 611'ler 15'lerdeyiz. Önümüzdeki haftalarda bu sayı 660'a 670'e çıkacak ve hedefle dediğimiz sayıya ulaşacağız.
Bunları niye detaylı anlatıyoruz? Çünkü ulaşım ve trafik meselesi bizim için çok çok önemli. Yine 16 kavşağımızı akıllı kavşağa çevirdik ve önümüzdeki süreçte 2026'da 26'ya çıkmasını istiyoruz bu akıllı kavşak sayısının. Yine trafik sorunumuzda çok ciddi düzenlemelere gittik. Kavşak düzenlemeleri ve geometrik düzenlemeler yaptık. Yakın zamanda Muhabere Kavşağında bir düzenleme yaptık. Ve buradan Çok ciddi verimler aldık.Sürüş süreleri, bekleme süreleri 7-8 dakika azaldı. Yine kentin diğer kavşaklarında bu süreleri azaltıyoruz. Urfa ve Elazığ bulvarları üzerinde özellikle Elazığ bulvarı üzerinde. Biliyorsunuz orası Elazığ bulvarı yine karayollarına ait bir yerdir ve biz oradaki kavşak düzenlemeleri sebebiyle karayolları yollarının buradaki yaklaşımını ve yatırımsızlık politikasını da eleştiriyoruz. Onu söyleyelim. Çünkü Elazığ Bulvarı onların ortaya koymuş olduğu kavşak düzenlemeleriyle, geometrik düzenlemelerle yani geçici, kısa vadeli, orta vadeli düzenlemelerle çözülebilecek şeyler değil. Biz burada Urfa yolu gibi dalçık yapılar istiyoruz ama bir türlü bu konuda onları ikna edebilmiş değiliz. Ne yazık ki buradaki altyapı ve bütçesizlik nasıl diyelim gerekçeleri ile karşımıza çıkan bir kara yolları var. Bunu da buradan ciddi anlamda eleştirmek istiyoruz. Ama biz yine de sinyalizasyon sistemlerimizi çok ciddi geliştirdik. Bu sene 2025 yılında bir sayım başlattık veri sayımları. Toplu ulaşımda minibüs, halk otobüsü ve bizim otobüslerimiz dahil olmak üzere yaklaşık kasım ayından şimdiye kadar bir veri toplama ve anket çalışması sürdürüyoruz. Bunu bahar ayında bitireceğiz. Dicle Üniversitesi ile protokolü gerçekleştirdik. Ve burada ciddi iyileştirmeler yapabileceğimizi düşünüyoruz ulaşımda.”
“BİZ ONLARIN BÜTÇELERİNE MÜDAHALE EDEMEYİZ”
Karayolları ile Büyükşehir arasındaki koordinasyon yetersizliğine yönelik yurttaşlardan gelen eleştirilere dair de eşbaşkan Bucak, şöyle konuştu:
“Bu koordinasyonlara onları davet ediyoruz. Bazen bu koordinasyonu sağlayabiliyoruz. Bazen sağlayamıyoruz. Tamamen kopuk bir koordinasyondan bahsedemeyiz elbette. Ama ne yazık ki iki farklı kurum, iki farklı yapı zaman zaman ortaklaşamayabiliyorlar ve bütçelerimiz farklı. Biz onların bütçelerine müdahale edemeyiz. Bir takım yapısal sorunlar var. Ama dünkü koordinasyonsuzluğa dair bu eleştiriyi kabul ediyoruz biz.Bu eleştiriyi üzerimize alıyoruz ve bir sonraki başka bir olayda, başka bir yaklaşımda elbette bu koordinasyonun bizim tarafımızdan da daha güvenli ve ehemmiyetli bir şekilde yürüyeceğine dair buradan söz veriyoruz diyeyim.”
HAFİF RAYLI SİSTEM
Eşbaşkan Doğan Hatun, Diyarbakır’da hasretle beklenen Hafif Raylı sisteme ilişkin söz alarak şöyle konuştu:
“Yani Kent içi ulaşımla ilgili, evet, tramvay meselesini önce çok kısa bir ulaşım master ana planına vurgu yapayım ki, tramvay neden bu kadar çok önemli, anlaşılsın ve halkın haklı talebi niye bu kadar meşru, tam net anlaşılsın. Şimdi bizim 2040 vizyonuna göre Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin kent içi ulaşım master ana planı var. Bu ulaşım master ana planı kentin bütün büyük akslılar planları Bütün detaylar hesaplanıyor. Bunların çevre yollarından tutun varsa bu raylı sistemler vesaireler kentin kamusal büyük yapıları mesela ne diyeyim mesela Dicle Üniversitesi mesela araştırma hastanesi mesela adliye mesela belediye yani halkın yoğunluklu günlerce binlerce sirkülasyonu olduğu yerlere hesapları yapılarak belirlenir. Bu hesapların içerisinde kentimizde mesela 450 evlerden yeni cezaevi yoluna bir çevre yolu var. Mesela biz kamu yararı alıp o çevre yolunu açamıyoruz. Kamu yararını bekliyoruz yaklaşık 8 ayda. Bizim hazırlığımız tamamdır. Bir kamu yararı gelse 2 ayda o yolu bitirebiliriz. Bu yola paralel yani kentin içine o çevre yolundan kentin içine gelen yolları ise geldiğimiz gibi biz tamamladık. Mesela Mir Celalet yani 75'ten o Şeyh Said'e bağlanacak yeni ismiyle, Özgürlük Bulvarına meydan değil bulvarı Evet, bağlanacak 2 km'lik yolu anında tamamladık. Benzer diğer yollarda da işte Toki'ye kadar giden kısımların hepsini tamamlamışız. Ama o çevre yolu olmayınca, bu Elazığ Caddesi dediğimiz şeyi en az %30 rahatlatabilecek bir yatırımdır. Bir bu.Yani en azından trafik açısından olan kısmını söylüyorum. Kent 10 yılda büyüdü. Yani Planlanan şekilde büyüyor. Ama kentin altyapı sistemi olarak yani ulaşım master planına göre o plan esas alınarak büyümüyor mesela. Çünkü o altyapı, ulaşım masterana planı gerçekleşmiyor ama kent büyüyor. Yani bu caddelerinizin dar ve geniş olmasıyla alakalı bir şey değil. Yani caddelerimiz şu an 500 metre genişlik de olsa yine aynı trafik sorunu yaşayacağız. Raylı sistemlerde bu kara tren, mevcut kara tren kent içi ulaşıma dahil edilebilecek bir onay kararı var aslında ulaşım masası ana planda. Yani mevcut kara trene kentin ihtiyacına göre belli istasyonlar belirlenip istasyon dediğim durağı kastediyorum. Onlara da istasyon deniliyor. O duraklar yapıldıktan sonra Çarıklı'dan Ergani'ye kadar. Böyle bir ulaşım master ana planda onaylanmış bir karar var. Uygulanmamış. Etti ki çevre yok, o yok. Bir de tramvay. Kentin ana akslarından bir tanesi ise bu raylı sistem üzerinde kurulu yani Dağkapı Meydanı'ndan Şeyh Said Meydanı'ndan Eğitim Araştırma Hastanesi'ni ne kadar kesintisiz, hızlı, pratik gidebilecek bir tramvay sistemi uygulanmadığı için temel krizi yaşıyoruz. Mesela şuan Urfa caddesinde bu battı çıktılarla bir rahatlama var. Çok ciddi bir rahatlama. Aynı şey mesela Elazığ caddesinde yok. Bir yatırım yok. Yine benzeri 450 evler kavşağı bir ihtiyaçtır. Orada yok. Bunlar kara yollarının sorumluluğunda olan yerler. Bunlar olmayınca hızlı yani kentten kent dışına çıkacak araçların ile birlikte yoğun trafik olduğu bir sisteme evriliyor ve soruna dönüşüyor. İstediği kadar kentin içindeki Diyarbakır'daki caddelerimiz hepsi de mevcut trafiği kaldırabilecek güçte caddeler.
Genişlik açısından, kolaylık açısından ve rahat erişebilirlik açısından. Tramvay meselesine geldiğimizden beri 1,5 yıllık bir serüvenimiz var.”
“ULUSLARARASI GÖRÜŞMELER GERÇEKLEŞTİRDİK”
Devlet Demir Yolları'nın 2030 vizyonuna atıfta bulunan Hatun, sözlerine şöyle devam etti:
“Çift raya dönüştürüp bir iyileştirme hedefleri var. Proje aşamasında daha bir projesi gerçeklenmemiş. Ama bizim zaten ulaşım master planımızın bir parçası o. Evet. Yani mevcut var olan kara tren hattının kent içi ulaşma dahil edilmesi. Bu zaten ulaşım master planımızın bir kararı. Evet. Yani bunu Aslında bu yönde yazışmalarımız da var. Devlet demir yollarıyla yazışmalarımız var. Bu son kasım aralık ayında bütçe görüşmelerinde yine milletvekillerimiz aracılığıyla soru önergeleri verildi. Mevcut banyo hattının dinleyicimizin bahsettiği Çarıklı'dan Ergani'ye kadar Çayönü'ne kadar hatta biz o hattı öyle düşünüyoruz. Yani araştırmayı da kapsayan OSB'yi de kapsayan sabah çok yoğun saatlerde OSB'nin 20 20.000'den fazla çalışanını da taşıyabilecek bir hat olarak bunların Hepsinin raporlarını, dosyalarını bizim ralli sistem dairemiz hazırladı ve ilgili bakanlıklara aslında Ankara'ya gönderildi. Ve orada da tıpkı tramvayımız gibi bir ilerleme var. Yani bu hattı da faaliyete geçirebilmek için altyapı çalışmalarımızı ve hazırlık çalışmalarımızı sürdürüyoruz diyelim.
Tabii biz o tramvaya gelelim duraklarına kadar hesap ettik durakların maliyetine kadar bir altyapı hazırlığımız oldu o konuda. Tramvayda dediğim gibi yani kentin bir 10-15 yıllık bir serüveni ilk defa, Osman Başkan döneminde kentin gündemine girmiş. Daha sonra Gülten Başkan'la Fırat Başkan döneminde biraz daha proje geliştirilmiş. Kayyumlar döneminde de sadece billboardlara tabela olarak asılmış. Ve biz de geldiğimiz gibi bu kentin en temel ihtiyaçlarının bu olduğunu, halkın da yoğun talebinin olduğunu ve bir hazır, dosyayı çıkarttık. Dosyayı çıkarttığımızda bir güzergâh çizgisi vardı. Doğru, maalesef, ete kemiğe bürünmüş bir proje, şeyine dönüşmemişti. Biz bu bir buçuk yıl içerisinde bunun bütün detaylarıyla yani sabah bir bütçemiz olsa uygulanabilir bir proje boyutuna getirdik. En büyük avantajımız şu Cumhurbaşkanı Stratejik Birim Başkanlığının listesinde yayınlandı. Bu stratejik bir projedir uygulanması gerekir diye Cumhurbaşkanlığı Stratejik Bütçe Başkanlığında onaylanmış bir projeye dönüştü. Bu bizim elimiz Çok ciddi güçlendirdi. Ve onlarla da birkaç görüşmemiz oldu. Hem yüz yüze hem de yazışmalarla bir fon arama işine girdik. Fonlar kısmında da bayağı bir fon kuruluşlarıyla Görüştük. Yani sayısı 20'yi aştı neredeyse. Uluslararası görüşmeler gerçekleştirdik. Büyük elçilikler üzerinden, konsolosluk ve fon kuruluşları, kalkınma bankaları ve benzeri kuruluşlarla ciddi bir mesai harcayarak bu işi pratik sahada uygulayan gelip bize fikir veren birçok firmayla da görüştük. Yani tabii ki bu firmalar özü itibariyle gelip talip oluyorlar projeye. Ama gelirken de bizi de bayağı bir bu konuda pratik sahada yaşadıkları sorun sıkıntılarla biraz donattılar. Biz raylı sistem daire başkanlığını kurduk. Daha önce müdürlüktü. Ulaşım daire başkanlığı bünyesinde ve bu işi profesyonel bir şekilde birim oluşturup, teknik ekip oluşturup pratik sahada karşılaşabileceğimiz bütün sorunların çözümü ile ilgili kentin altyapı kurumlarıyla da ortak koordine hareket edebileceğimiz hatta bunlar hangi kurum Yarın bir inşaat faaliyet başladığında Türk Telekom'un TEDAŞ'ın bu telekomünikasyon şirketlerinin bizim DİSKİ’nin Diyargaz’ın yani altyapıda sistemi olan bütün herkesle ortak bir koordinasyon da kurduk. Sorunları birlikte çözme noktasında bu son bir ay çok önemli bizim için. Hem bu meclisteki bütçe görüşmelerinde milletvekili vekillerimizin bütçe görüşmelerinde başta Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nda ve Çevre Şehircilik Bakanlığı'nın biliyorsunuz İller Bankası ve benzeri kurum kuruluşlar Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na bağlı. Bunlarla bir diplomatik çalışma soru önergeleri ve buraya bir eğilimle aynı şekilde yine Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz Bey'in de gündemine soktuk. Son geçen hafta biz Ankara'da İller Bankası'nın, İlbank'ın genel müdürüyle bir görüşmemiz oldu.
Ve uluslararası bir yatırım paketinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin projesini alması için bakanlığa öneride bulunduklarını bize beyan ettiler. Bakanlık bu bir iki hafta içerisinde olumlu olumsuz bize bir dönüş yapacaktır elbette ki. Olur da bu paketin içerisinde bu paket kredi alma paketi bu arada onu bir söyleyeyim.
Uluslararası kuruluşlar, ülke düzeyinde protokollerle altyapı, yenilenebilen enerji, kadın politikaları ve benzeri kültürel etkinliklerle ilgili, kredi paketleri anlaşması imzalarla bir pakete bizim projemizi de dahil etmek için İl Bank bakanlığa öneride bulunuyor. Ve İller Bankası'nın müdürü bize şunu söyledi. İlk defa meslek hayatı bu kadar kurum kuruluşların siyasetin halkın birlikte hemfikir olduğu Türkiye'deki tek proje diye bize moral motivasyon da verdi sağ olsun. Biz şu an onların işte açık paketlerinin hangi projelere açıklandığının haberini bekliyoruz. Evet, eğer olumlu açıdan bir haber gelirse yani onaylanırsa bizim ismimiz o pakette biz de artık yavaş yavaş inşaai faaliyetlere giden çalışmalarımızın startını veririz. Durum böyle. Peki. Yani 2026'da kazmayı vurmaya çok yaklaştık. Çok yaklaştık.”
NELER YAPILDI?
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin kadınlara yönelik politikalarının yansıması olarak hayata geçirilen projelere ve kentteki diğer faaliyetlere ilişkin ise eşbaşkan Bucak, şunları söyledi:
“Hakikaten Kadın politikaları daire başkanlığımız ve kadın alanında yaptığımız çalışmalar 2025 yılında 2024 ile başladı elbette. Başta kapatılan kadın kurumlarımızı açtık. DİKASUM, Diyarbakır Kadın sorunlarını araştırma merkezi ve şiddetle mücadele birimimizi açtık. Yine Alo Şiddet hattımızı açtık. Ve devreye koyduk. Burada şiddetli mücadele alanında hem eğitim hem farkındalık çalışmalarımız yoğun bir biçimde sürüyor. Hem de doğrudan kadınlara psikolojik, hukuki ve şiddetle doğrudan karşı karşıya kalma anında verdiğimiz bir hizmetimiz var. Bildiğiniz gibi bizim bir kadın sığınağımız var. İkinci sığınak için altyapı çalışmalarına başladık. Bu gibi çalışmaları kadına yönelik şiddetle ilgili mücadele alanlarımızda büyütmek gibi Bir hedefimiz var. Yine biz bundan iki hafta kadar önce Diyarbakır'ı kadın kenti ilan ettik. Yani kadın kentlerine doğru bir çalışmamız olacağını, önümüzdeki 3 yılı bu kent kadınlar Açısından nasıl güvenilir, erişilebilir, istihdamda kadın görünürlüğünü siyasette, toplumsal yaşamda kadın görünürlüğünü arttıracak çalışmalar yürütürüz gibi bir çalışma hattımız, bir il eylem planımız açığa çıktı. Yine bununla birlikte biz Türkiye Belediyeler Birliği'nin ve BM Nüfus Fonu'nun ilan ettiği Kadın Dostu Kentler arasındayız. 25 kent arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyemiz bu çalışmada yine eğitim faaliyetleri, kapasite geliştirme faaliyetleri ve farkındalık çalışmalarıyla sürüyor olacak. Yine 2025 yılında yakın zamanda tıbbi aromatik bitki üretimi ve tıbbi aromatik bitkiler üretim tesisimizin temelini attık. Burada da yoğun bir biçimde kadın istihdamına yer vereceğiz ve kadın istihdamını arttırıcı üretimsel bir faaliyeti olacak bu tıbbi aromatik bahçemizin Yine biz halk ekmek çalışmasını uzun zamandır yürütüyoruz. Daha önce de hani müjdesini vermiştik. Halk Ekmek ocak ayında açıyor olacağız. Şimdiden büfelerimiz hazırlandı. Kent merkezinde lokasyonlarımız belirlendi. Şu an bu büfelerin yerleşeceği altyapı çalışması, beton çalışması sürüyor. Ocağın ilk haftası, en geç ikinci haftası gibi halk ekmek çalışması Çalışmamız bitmiş olacak. Sur akademimizi yeniden açtık. Orada üniversiteye hazırlık etütleri ve denemeleri gerçekleştiriyoruz. Yine huzurevlerinde LGS ve kütüphaneye hazırlık çalışmamız başladı. Orada bir eğitim çalışmasına başlayacağız. Çermik'te bizim çok amaçlı bir salonumuz var. Çok amaçlı bir binamız var. Beş katlı bir bina. Çermik biliyorsunuz uzak bir ilçemiz. Orada da yine kadın alanı, gençlik alanı ve eğitim alanına dair bir çalışmayı açığa çıkartacağız. Tadilatlarımızı bitirdik ve oranın da açılışını ocak ayında gerçekleştiriyor olacağız.
Yine biz tabii diskimizin çok ciddi çalışmaları oldu 2025 yılında. Bunu söylememiz gerekir. Kentin ikinci isale hattı, ikinci isale su hattı çalışması kapsamında ikinci içme suyu arıtma tesisimizin de temelini attık. 2025 yılında yine bir tane olan skada sistemini ikincisini hayata geçirmek için arkadaşlarımız çalışmalar yürütüyor. Şilbe'de bir paket arıtma tesisi bu yaz ayında kurduk 2025 yılında ve aslında diskinin çalışmaları açısından değerlendirdiğimizde diski 2025 yılında belki 8 yıl 9 yıl yapılmayan kanalizasyon temizliği kanal çalışmaları yağmur suyu çalışmaları içme suyu çalışmaları, İhale Hattı çalışması, yine kırsallarda, son taş kuyuları çalışmaları ve su sayaç çalışmalarıyla birlikte ciddi bir yenilemeye gitti 2025 yılında.
Yani şöyle düşünmeniz lazım. 9-10 yıldır, tek bir ihalesi yapılmayan, tek bir yatırımı yapılmayan bütün bu altyapı su kanalizasyon alanlarında yoğun bir çalışma yaptık. Yine 2025 yılında 2026 baharında kırsallarda başlayacak olan içme suyu ve altyapı çalışmalarının hazırlıklarını bitirdik ve ihale aşamasına getirdik hepsini. Bunlar da bizim açımızdan önemli çalışmalardı. Yine halk lokantaları açtık biliyorsunuz. Bir sosyal tesisimizi Fiskaya'da açtık ve çok da yoğun ilgi görüyor bizim bu sosyal tesisimiz. Bağıvar'da mezarlık yapımı, mezarlık alanı başladı yapılmaya. ya. Biliyorsunuz bizim en son Yeniköy mezarlığımız ve orada çok az sayıda gömü alanımız kaldı ne yazık ki. Evet. Bu açıdan bağ var.
Mezarlık alanı yapımımız yapım çalışmalarının başlamış olması bizim için önemli. 2026'nın ilk 3 ayında yeni gömü işlemlerini oradan başlatabiliyor olacağız. Tabii süren bir çalışma çok büyük bir alan orası. Peyderpey aşama aşama etap etap çalışması bitecek. Yine Kentin pek çok alanında orta refüjlerde kent girişlerinde yoğun bir ağaçlandırma ve kuru peyzaj çalışmasına girdik. Refüj düzenlemeleri gerçekleştirdik. Yine kent içerisinde iki adet parkımızın temeli atıldı ve çalışmaları başladı. Altyapı çalışmaları. Bir tanesi Mezopotamya Kent Parkı, diğeri de Natura Park. Yine bu çalışmalarımızı elbette sürdürüyoruz.
Dağkapı havuzu çevresinde kurakçıl peyzajlara ağırlık verdik. Emek Caddesi Bağlarda, Ekinciler Caddesi'nde kurakçıl peyzaj çalışmaları yürütüyoruz. Yine kırsal mahallelerimizde oyun grupları, imalatları çalışmalarımız sürüyor. Orada çocuklar için oyun grupları imalatları gerçekleştirdik. 2025 yılında Rem Belediyesi ile Kardeş Belediye olduk. Diyarbakır'ın yurt dışında yapmış olduğu ilk kardeş Belediye Protokolü bu. Evet, bu açıdan tabii çok mutluyuz. Onu biraz daha açıklayabilirsiniz belki. Rem Belediyesi'ne Kardeş Belediye olduğunuz Tabii biz Rem Belediyesi'yle geçen yıl aslında bu Çalışmaları başlattık. 2024 seçim sonrasında yaz aylarında o zaman her ikimizin de yurt dışına çıkmak engeli vardı. Online buluşmalarla Rem Belediyesi ile daha önceki yıllarda gerçekleşen dostluk çalışmaları ve bir takım deneyim paylaşımlarını yeniden güncelledik aslında. Böyle bir çalışmaydı. Daha sonra bizim kaynağında ayrıştırma ve katı atık meselesine dair ortaklaşmamız Oldu. Rem Belediyesi'yle halen de bu ortaklaşmamız devam ediyor.Y ani kaynağında ayrıştırmayı Diyarbakır'da pilot bir mahallede, pilot bir bölgemizde bile olsa nasıl yapabiliriz? Kaynağında plastiği, camı, kartonu nasıl ayrıştırabiliriz ve bu deneyimleri Rem Belediyesi'nden nasıl öğrenip kendimiz burada onların da desteğiyle hem finansal hem fikirsel desteğiyle nasıl bir çalışmaya büründürebiliriz diye. İklim dairemiz uzun süredir bir teknik çalışma yürütüyordu. Bu teknik çalışmayı Aynı zamanda diplomatik bir çalışmaya ve bir dostluk kalıcı bir dostluğa dönüştürmek istedik. Oradaki Rem Belediyesi yönetimi de tabii demokrat bir belediye Kürt halkını tanıyan, Kürt halkının mücadelesini bilen, Kürt halkının yerel yönetimler mücadelesini paradigmasını eşitlikçi, özgürlükçü bakışını bilen bir belediye. Bu açıdan sağ olsun orada tabii bir dostluk derneği var.
Kürt Bröton Dostluk Derneği yani oradaki Bröton halkı ve Kürt halkının ortak kurmuş olduğu ve kültürel çalışmalar üzerinden yürüttüğü 40 yılı aşkın çalışmalar yürüten bir dernek. Onların da diplomasi çalışmaları neticesinde biz bu Aralık ayında bu kardeş protokol çalışmasını imzaladık karşılıklı. Tabii burada bakanlıkça da onaylanması gereken bir süreç. Bu da bittiği takdirde Diyarbakır Büyükşehir Belediyemizin ilk yurt dışında yabancı bir belediye ile bir yurt dışı belediyeyle kardeş belediyecilik çalışması başlamış olacak ve bundan sonra da başta katı atık ve çevre politikaları olmak üzere birçok alanda ortak çalışmalar yürütebileceğimize inanıyoruz. Onların muhakkak çok katkısı olacak ama sizin Japonya geceniz vardı. Yine Doğan Başkan'ın Barcelona'da görüşmeleri vardı. Cenevre var. Bu tür görüşmelerin elbette katkısı çok oluyor. Fikirsel olsun, daha maddi destekleri olsun. Bunları geliştirmeyi düşünüyor musunuz peki? Bundan sonra da öyle. Yani tabii bu bizim olmazsa olmaz bir diplomasi ve dış ilişkiler ayağımız ve bu dış ilişkiler kısmını geliştirmek büyütmek gibi bir sorumluluğumuz var. Diyarbakır önemli bir kent hem politik açıdan hem kültürel açıdan hem ekonomik ve sosyal gelişim açısından bölgenin en önemli kentlerinden bir tanesi belki de en önemlisi Kürtler açısından demokratik mücadelenin demokratik siyasetin ve pek çok aynı zamanda yerel yönetim ve kadın mücadelesinde hayat bulduğu bir kent. Bu açıdan bu deneyimleri, bu paylaşımları, yurt dışında da diplomatik çalışmalarla, farklı belediyelerle, farklı yerel yönetimlerle bizi tanıyan, bu mücadeleyi bilen, bu mücadeleye değer veren kimi çevrelerle ortaklaştırmak tabii ki önemli bir parçası bizim yerel yönetimler çalışmamızın. Bu gibi çalışmaları ve ziyaretleri devam ettireceğiz. Sadece biz gidiyor olmayacağız. İlkbaharda Nevruz sonrası yine Zürih Amed Diyarbakır Dostluk grubunun ve oradaki kent parlamentosu kimi fraksiyonlardan kimi çalışma gruplarından siyasi partilerden de bir delegasyonu burada Diyarbakır'da ağırlıyor olacağız. Yine Zürih Belediyesi'yle de bir ekoloji parkı çalışmamız ortaklaşmamız var. Henüz çok hani şeyleri oturmadı. Biz çalışıyoruz. Onlar çalışıyor. Kısıtlı olarak teknik ekiplerimiz çalışıyor ama o da zannediyoruz ki önümüzdeki bir yıl içerisinde daha somut bir ortak projeye ekoloji park projesine dönüşebilecek. Yani kimi zaman evet deneyim paylaşımları kimi zaman diplomatik çalışmalar ve halk diplomasisi, sivil toplum diplomasisi aslında bunu yerel yönetimlerle sınırlı tutmak da istemiyoruz. Örneğin Zürih kenti bizi ziyaret ettiğinde kentimizdeki sivil toplum örgütleri ekolojiden kadın örgütlerine Odalardan sendikalara böyle bir yapıyla onları karşılamak ve buradaki o sivil toplum dinamiğini de onlara yakınlaştırmak ve oradaki ortaklıkları da aslında teşvik etmek istiyoruz. Böyle bir bakışımız da var.”
ASFALTLAMA
Kentteki asfaltlama çalışmalarına değinen eşbaşkan Bucak ise sözlerine şöyle devam etti: “Hakikaten hiç bu konuda mütevazi olmayacağız. Diyarbakır tarihinin bir yaz sezonunda neredeyse kentin bir bütünü asfaltını yeniledik. Evet. Geçen sene yani 2024 Geldiğimizde halka şöyle bir çağrı yapmıştık. Altyapı sorunlarımızı çözdükten sonra asfalt yapacağız. O yüzden 2024'te şehir merkezinde hiç asfalt yapmamıştık. Spesifik sadece biraz bakım, onarım, yama şeklinde gitmişti ama bağlar Emek Caddesi'nde başlayıp Şehitlik hattına neredeyse birçoğu 15 yılı aşkındır asfalt yüzü görmeyen bütün mahallelerimize ana arterlerimizde Ciddi bir asfaltla bu kentin bazı kısımları eksik kalsa da eksik kalan kısımlar da şöyle Diyargaz'ın özellikle Bağlar 4 Yol civarında ana hat tellerinde doğal gaz çalışması yürüttüğü için asfalt yapamadığımız yerler var. Hepsi planlamalarımızın içerisindeydi. Onları da 2026'ya tamamlanmak üzere planladık.”
JİNKART
Eşbaşkan Bucak Büyükşehir’in faaliyetlerine dair sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kültürel etkinlikleri zaten kentimizin bir bütünü takip etti. Çok da kıymetli bir süreç geçti kültür Evet dairemiz arasında ve mesela en kıymetlisi dikkatli hepsi kıymetli ama 30 yıllık bir Özlem ile Koma Amed konseri bu kent için unutulmaz bir hafızaya yerleşti. Sanırım Sera Başkan Jinkart ve eğitim desteği ile ilgili devam ettirdi. Geçen sene Jinkart'ı başlatmıştık. Bu sene sayısını iki katına çıkartacak şekilde devam etti. Üniversiteyi ilk kazanan öğrencilere eğitim desteği olarak geçen sene de 5.700 kişiye, bu sene de 6.500 öğrenciye üç taksit şeklinde ₺20.000 eğitim desteği sağlıyoruz. Sosyal hizmetler kısmı bizde hep eskiden Sarmaşık Derneği'nde olduğu gibi bir elin verdiğini diğer el duymaz mantığıyla çok da böyle insanların yoksulluk halini gündemleştiren değil de yoksulluk haline çare bulan deva olmaya çalışan bir sistemle başvuru yapan bütün ailelerimizin halkımızın yerinde somut tespit yapıp bir veri havuzu da oluşturacak şekilde bu çalışmalarımız devam ediyor. Hem belirli zaman dilimlerinde gıda desteği ve nakdi desteklerle Ve spesifik olarak başka şehirlerden veya kentimizde özellikle hastanelerde ameliyat olma durumlarında ameliyat parası talep ediliyor biliyorsunuz. Durumu olmayanlara bu konularda destek olmaya çalışıyoruz. Biraz 2025'e yetiştiremeyip hazır olan aslında biraz bütçeyle alakalı da bir şey. Birkaç projeden de bahsedebiliriz. Mesela AFET Koordinasyon Merkezi Akom için projemiz bitme aşamasında bu kentte biraz daha bütün bölge şehirlerine de hitap edebilecek yani çevre komşularımıza da hitap edecek bir afet koordinasyon merkezi hazırlığımız var. Yine seçim beyannamemizde halka söz verdiğimiz bir sosyal konut projemiz var. Bu sosyal konutla ilgili biraz ezber bozan tarzda bir sosyal konut hedefliyoruz. Biraz da kentin gerçekten planlamasından tutun dokusuna, toplumsal dokusuna kadar iklim Koşullarına cevap olabilecek bir çalışma yürütüyoruz. Serhan Başkan dış ilçelerde DİSKİ'nin hazırlıklarından bahsetti. 8 kırsal ilçemizin su arıtma tesisleri ve altyapısını yenileme ihalesi yapıldı. İhalede bu çok önemli. Kırsallarda bu sene çok ciddi sorun yaşadık. Nasıl sorun yaşadık? Bu küresel ısınma ve kentimizin uzun Uzun yıllar yağış almadığından kaynaklı ciddi bir kuraklık yaşadık. Bir önceki sene şehir merkezindeydi 2024'te ama 2024'ün kent merkezindeki içme su problemlerini Serhat Başkan'ın bahsettiği projelerle hemen iplikteki saniyede 400 litre içme suyu yapacak paket dağıtmayla çözmüştük ve bu sene şehir merkezinde olağanüstü bir iki vaka dışında kente su konusuyla ilgili bir Problem yaşamadık. Aynı sistemi, bütün büyük gücümüzü de şimdi kırsala götürecek bir planlama yaptık. Bütün mühendis arkadaşlarımız DİSKİ'deki. DİSKİ'nin o güçlü teknik yapısını kırsal ilçelerimizin sorunu çözebilecek bir planlama hazırlığı içerisindeydik. Ki daha önce 2024'te duyurusunu yapmıştık. İşte Ergani ve Silvan'ın bütün altyapısı ile alakalı bir hibe almıştık Japonya'dan. Onun da proje kısımları bitme aşamasına geliyor. Onlar olursa bir bütün yani Silvan ve Ergani'nin bütün altyapılarını komple yenileyebilecek bir sistem. Bu Belki de onların 30-40 yılını rahatlıkla bir daha hiçbir altyapı ne kanalizasyon ne yağmur suyu ne içme suyunda sorun yaşamayacak bir düzeye gelmesi demektir. Onun bütçesi zaten hibe aldık. O bütçesi duruyor kısmında.
Tekel Kavşağındaki kütüphane inşaatının bitmek üzere olduğunu belirten eşbaşkanlar2026 yılında Büyükşehir Belediyesi’nin Sosyal Hizmetlere devam edeceğine vurgu yaptı.
MANDIRA SİSTEMİ
Kırsal ilçelerle alakalı Mandıra sistemi projesine değinen eşbaşkan Hatun, şunları söyledi:
“5 kırsal ilçemiz Büyükşehir Belediyesi, GAP Belediyeleri Birliği ve Ticaret Sanayi Odası ile birlikte protokolünü imzaladığımız ve şu an inşa çalışması devam eden bir çalışma var. Bu biraz daha üretime katkı sunacak. Üretim alanlarında bir de bizim Sera projemiz var. Projesi bitti aslında. Birkaç tane teknik detay var, sorun olabilecek. Yani yer altındaki jeotermal suyunun doğru kullanımı ile ilgili arkadaşlarımız bu teknik meseleyi de çözdüklerinde jeotermal sera sistemini kuracağız. O da yine üretime dönük hem üretim hem istihdama dönük biraz da mevsimlik işçi problemine de cevap olabilecek bir iki. Bir ciddi bir ağaçlandırma çalışmalarımız var. Özellikle 17 ilçemizde meyve fidesi konusunda biraz daha kırsallarımızı ekonomik alarak güçlendirebilecek, kendi öz bütçesini oluşturabilecek kapsamda bir şey. Kırsal kalkınmanın çok ciddi çalışmaları var.”
DEPREMİN BIRAKTIKLARI
Bir zamanlar Mevlana Halit Mahallesi sakini olduğunu ifade eden eşbaşkan Hatun, depremde hasar gören yapılardaki yurttaşların yaşadıkları sorunlara ilişkin şöyle konuştu:
“Şöyle bir bilgi vermek gerekiyor. 2022 yılında Bağlar Belediyesi bir imar revizyon planı yapmışlar. Kamuoyunun da çok duymadığı bir şekilde bir revizyonla orada bir mevcut yapılaşmayla birlikte bir plan düzenlemesi yapmışlar ama şöyle bir sorun planlama yaparken mesela yolun genişliğini şunu bunu ölçülerini belirlerken mevcut evin yolun ortasında bu deprem öncesi bu arada Evet. Kalabilme meselelerini çok detay yapmamışlar. Yani revizyonu yüzeysel yapmışlar. Harita üzerinden yapmışlar. Ama pratik ölçüm harita bilgisiyle sokağa indiğinizde normalde şu an o plan uygulanırsa birçok evin yolun ortasında kaldı ortada. Ve bu plan revizyonu da bakanlık tarafından onaylanmış bir revizyon. Maalesef Mevlana Halit Mahallesi ve Şeyh Şamil Mahallesi Depremde en çok ağır hasar ve hatta yıkılan binaların da olduğu bir mahalle. Oradaki mevcut yapıların tapu, durumu hepsi arsa tapusu. Bir binanın mülkiyet, ve ruhsat, durumları söz konusu değil. Mevcut, planlanan bir şey. Ki biliyorsunuz o iki mahalle de aslında 8 Eylül Darbesi sonrası ve 90'lı yılların o, büyük göç dönemlerinde apartopar yapılan, mahalleler, oluşan mahalleler, pardon, düzeltiyorum. Mevcut imar durumunda sadece ne Bağlar Belediyesi, ne Büyükşehir Belediyesinin Tek başına yetki ve karar durumu söz konusu değil. Bakanlık Evet tarafından bir düzenlenme gerekiyor. Konuyla ilgili hem Bağlar Belediyesi hem bizler bu konuyla ilgili bakanlıklar düzeyinde mevcut yaşanan sorunla ilgili resmi yazışmalarımızı yapmışız. Maalesef Kayapınar'da ve Huzur Evleri bölgelerinde Yenişehir'de depremden sonra yeniden binasını yapmak isteyen sakinler mevcut planda bir esneklik yaptık. Ama bağların bir bütünü bu konuda sorun olduğu için geçen de biz Emek Caddesi'nde esnaf ziyareti yapma o mahallenin bir bütünü aynı sorunu yaşadığı için böyle bir gerçeklik var. Yani biz bizim tek elimizde olan bir şey değil yani bizim işte gelin biz size esnetelim diyebileceğimiz bir imar meselesi yok orada. Yani bakanlığın da bu işin içerisine dahil olması gerekir. Yetkisi tabii alındı, Bakanlık yetkisi alındı. Bir de bu depremde bazı ağır hasarlı yapılar da konu açılmışken değineyim. Neden yıkmıyorsunuz diye. Bunun yetkisi ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Belediyesi'nde değil Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nde. Şu an bir bütünü metruk, bazılarında işte uyuşturucu kullanım alanlarına dönüşmüş. Ve mahalleliği aşırı derecede toplumsal açıdan rahatsız eden meselelere dönüşmüş. Bunun bütün yetkileri Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nde. Onu da bir bilgi olarak söyleyelim.”
“SEYYAR SATICILARI KALDIRMAYA KALKTIĞIMIZDA BAŞKA BİR PROBLEM AÇIĞA ÇIKIYOR”
Diyarbakır’daki kaldırım işgallerine ilişkin konuşan eşbaşkan Hatun şunları söyledi:
“Tabii ki biz kaldırım işgalleri seyyar satıcı işgali derken çok devasa bir şeyden bahsediyoruz. Bakın. Gazi Caddesi'nde özellikle Gazi Caddesi'nden başlayıp Mardinkapı'ya kadar giden tüm güzergah boyunca yine Melik Ahmet'i de elbette kısmen kapsıyor ama yoğunlukta Gazi Caddesi'nden Kervansaray'a kadar. Bilenler bilir, geçen sene belki bu kadar çok yoktu. Ama bir yandan mevcut mağazalar, dükkânlar, sur esnafı kendi sarı alanını, sarı çizgisini taşıyor, taşırıyor. Yani bütün ürünlerini neredeyse kaldırımın yarısından fazlasını işgal edecek noktada ürünlerini taşıyor yahut eğer bir ciğerci ise, lokanta ise sedirini taşıyor, masasını taşıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Gerçekten Suriçi gerek yerel halkın gerekse dışarıdan kentimizi ziyarete gelen insanların uğrak yeri merak ettiği bir yer tarihi kültür Kültürel mirasımızın olduğu bir yer. Dolayısıyla bu alanda biz bu kadar keşmekeşe hele hele bizim dönemimizde bu kadar artmış olan bu keşmekeşe izin veremeyiz. Doğru, bizim zabıta dairemiz, Sur Belediyemizin zabıta birimleri ekim ayından beri bunu peyderpey anlatma yoluyla ifade ediyor. Yani dükkan sahiplerine ifade ettiğimizde diyorlar ki önce seyyar satıcıları kaldırın. Yani bu çok net bilinsin. Seyyar satıcıları kaldırmaya kalktığımızda başka bir problem açığa çıkıyor. Şimdi bu dünyanın hiçbir yerinde böyle kabul edilemez. Elbette dünyanın birçok yerinde, Türkiye'nin pek çok kentinde sokakta bazı gastronomik faaliyetler, sokakta yemek yemek Kültürü kısmen yapılabilir. Kısmen ürünlerin kaldırıma çıktığı ve sergilendiği alanlar olabilir. Ama bizim Sur içindeki durumumuz bu kısmi meseleyi aşmış durumda. Bunu bütün halkımız söylüyor. Biz söylemiyoruz. Bunu Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediyesi herhangi bir suni gündem olarak söylemiyor. Bunu bize her gün her gün mesaj kutumuza yerel basın eliyle, sizlerin eliyle halk toplantılarında Sur'da yaşayan halk Sur'da esnaf Yapan insanlar, suru gezmeye gidenler, suru sevenler, suru sahip çıkanlar söylüyor. Dolayısıyla bu kadar çok sesle söylenen bir şeye biz gözümüzü kapatamayız. Biz belediyeyiz, yerel yönetimleriz. Nizam, düzen, temiz ve kaldırımların işgal edilmediği, o kaldırımlarda insanların yürüdüğü bir sur içine erişmek zorundayız. Bakın şu an erişmek zorundayız diyorum çünkü bu bizim kısa orta uzun vadedeki hedefimiz. Biraz geri dönülmez bir noktaya sokuldu sur içindeki durum. Evet.
Hakikaten sokaklarda yürünemediği, caddelerde yürünemediği bir sur içini kabul edemeyiz. Ama simitçi ve şerbetçiler elbette bunların dışında tutulacak. Doğru biliyor arkadaşımız. Zaten zabıtamız da doğru bir bilgilendirmeyi bu anlamıyla yapmış. Demiş ki biz buraları bir temizleyelim, bir düzene sokalım. Herkes kendi sınırını, kendi çizgisini bilsin.
Halkımız, yaya insan burada yürüyebilsin. Elbette belli metreler aralığınca, 8-10 metre aralığınca uygun şartlarda, uygun kapalı kabinlerde, camekanlı kabinlerde yahut şerbetçiler simitçi ve şerbetçilere elbette satışına izin vereceğiz. Bunu bir düzene sokacağız, bir formata sokacağız ama onların da bizlerle dayanışması gerekiyor. Bir bütün oradaki esnafın ve seyyar satıcının bu durumu anlaması gerekiyor.
Biz bunun için çok uzun zamandır çalışma yürütüyoruz. Bakın biz burada herhangi bir müdahale ile nahoş yöntemlerle, nahoş olan görüntülerle kimseyi burada küstürmek yahut üzmek istemiyoruz elbette. Herkesin bir ekmek kapısı, kazanç kapısı. Ama bu ekmek kapısı kazanç kapısını sınırlamak gerekiyor. Gece saatlerine kadar süren bu yoğun sirkülasyon insanları artık sur içine gitmemeye şart… Simitçiler ve servetçiler bu bahsettiğiniz uygulamanın dışında olacak. Onlar için yeni bir belli aralıklarla belli metrelerde erişilebilir. Orada da çok yoğun bir simitçi ve şerbetçi esnafımızı tabii ki konumlandıramayız. Ama onlar bunu biliyor zaten.”
MİSAFİRHANE İHTİYACI
Dinleyicilerden gelen “Şehir dışından gelen ve özellikle hastane için gelen yurttaşların kalabileceği, konaklayabileceği bir misafirhane yapılması mümkün mü?” sorusuna ise eşbaşkan Hatun şu yanıtı verdi: “Şöyle misafirhane için biz son bir protokol aşamasındayız. Dicle Üniversitesi'yle. Dicle Üniversitesi bize 8.000 metrekare bir alanda otopark ve misafirhane yapımı için bir yer tahsisinde bulunacak fakültede. Ve o protokolü yılbaşında, yılbaşının hemen ertesinde karşılıklı olarak imzaladıktan sonra misafirhanenin de çalışması için temelini atmak ve ihalesini yapmak üzere aslında hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız biz. Evet, misafirhane ihtiyacı çok ciddi bir ihtiyaç.”
BELEDİYE TERMİNOLOJİSİNİ KÜRTÇEYE ÇEVİREN ÇALIŞMA
Kamusal alanda Kürtçenin kullanımına ilişkin de eşbaşkan Hatun şöyle konuştu:
“Yerel yönetimler olarak kısaca söyleyeyim, Dil Koruma ve Geliştirme Müdürlüğümüz bünyesinde Kültür Sanat dairemizin çalışmaları bünyesinde Kürtçeyi kamusal alanda toplumsal alanda, kültürel alanda ve pek çok daha sayabileceğimiz alanlarda hem geliştirmek hem profesyonelleştirmek için çaba harcıyoruz. Yakın zamanda geçen hafta Doğan Başkan'la çok güzel bir çalıştaya katıldık. Bir iş çalıştayı aslında onlar açısından belediye terminolojisini Kürtçe yapmak. Yani DİSKİ, kaçak kayıp su, iştirakler müdürlüğü, kadın politikaları müdürlüğü gibi terminolojiyi, belediye terminolojisini Kürtçeye çeviren Evet.3 günlük bir çalışmaydı. Hani bunu bir şey örneği olarak veriyorum aslında. Hani bunun gelişmesinin önündeki tüm engelleri kaldırmak ve olabilecek dil alanındaki tüm kapasiteyi açığa çıkartmak için tabii yoğun bir çalışma içerisinde olmalıyız ki bahsettiği asimilasyona, Kültürel asimilasyona karşı ana dili savuna binelim ve ana dilin sadece savunmak yetmiyor. Ana dilin pek çok alanda erişilebilir, kullanılabilir, elle tutulur ve canlı bir varlık olduğunu bilmek ve onun her alanda gelişimi için ve başka nesiller, yeni nesiller için, genç nesiller için özellikle erişilebilir ve merak edilir kılmak için aslında bu gibi çalışmalar çok çok önemli.”
JİNKART
Abonman bilet fiyatlarının yüksek olmasına dair de Hatun şöyle konuştu:
“Abonman toplu İndirim taşımada evet hani toplu yüklemelerde indirim istiyor vatandaş. Yani onu belli dezavantajlı gruplara uygulanan bir sistem. Mesela bizim Jinekart, tamamıyla kadınlar için, planlanmış bir çalışma. Yine indirimli bir de öğrenciler, yani bu ücretsiz olarak engelliler, basın, kolluk kuvvetleri, onlar zorunlu zaten. İndirimler de paket olarak alanlar ve öğrenciler için geçerli. Normal vatandaşa, bir bütüne, o zaman bütün halka, yapmak gerekir mi? Bir değerlendirmek gerekir. Evet. Çünkü bunun analizleri yapılmadan, direkt bir söz söylemek bizi yanıltabilir. Biz birimdeki arkadaşlarımızla bir sohbet ederiz. Böyle bir önerinin gelindiğini yapılabilir durumu varsa neden olmasın?”
İŞTEN ÇIKARMALAR
Belediyelerdeki işten çıkarmalarla ilgili eşbaşkan Hatun şunları söyledi:
“Bizim böyle bir hani sistematik işten çıkartmak gibi bir politikamız olmadığı için hani bunu hangi minvalde sorduğunu tam bilememekle birlikte dönem dönem Büyükşehir Belediyemizden elbette işine ihtiyaç duymadığımız, performansına ihtiyaç duymadığımız ve bunları tespit ettiğimiz tutanaklarla işine iş akdine son verdiğimiz ne yazık ki kimseler oldu. Ulaşımdan tutalım Park Bahçe'ye kadar başka alanlara kadar. En çok da ulaşımda bunu gerçekleştirdik. Tamamen iş performansına odaklı ve bu alandaki işe ihtiyaç duymadığımız yani kişinin mevcut pozisyonu, iş iş tanımına ihtiyaç duymadığımız bir alanda olduğu takdirde kimi işten çıkarmaları ne yazık ki gerçekleştirdik diye ifade edeyim. Ya bu olağan bir şey. İhtiyaç duyduğumuzda personel de alıyor. İhtiyaca binaen bir şey. Bir de iş barışını bozanlarla alakalı, gayriahlaki davranışlarla alakalı. Mevcut önüne bırakılan işi yapıp yapmamakla alakalı bir şey. Yani öyle bireysel işte biz senin kaşını gözünü beğenmedik hadesini işten çıkartalım gibi bir davranışımız yok elbetteki kimseye karşı. Özgün siyasi değerlendirmeler veya bir şeyler yapmıyoruz onlara karşı. Senin siyasetin budur, sen burada çalışamazsın gibi bir söylemlerimiz yok kimseye karşı. Ama biri layıkıyla iş yapıyorsa ve hala o iş o uzmanlık alanı varsa o uzmanlık alanına ihtiyaç varsa çalışmaya devam ediyor. O iş bittiyse o uzmanlık alanına ihtiyaç yoksa tırnak içerisinde söyleyeyim orası yan gelip yat Atma yeri değil yani. Maalesef böyle. Bu bir hayatın olağan akışı yani. Bu kurum var olduğu sürece personel alacaktır, personel çıkaracaktır yani. Bu bize özgür şahsi bir şey bir mesele değil yani.”
Eşbaşkan Bucak sosyal konut projelerine dair de şunları ifade etti:
“Bizim Makine İkmal'in orada bir arsamız var. Bu her iki alanda da sosyal konutun çok büyük bir ihtiyaç olduğunu biz biliyoruz. Kent beyannamemizde var. Sayısını epeyce fazla tuttuk kent beyannamemizde. 2.000 dedik. Dileriz biz bu hedefe ulaşırız. Sosyal konutlar için Doğan Başkan da az önce ifade etti, bahsetti. Bizim imar dairemiz ve fen dairemiz başka bir daha birlikte yaşamı ortak alana açılan daha birlikte yaşamı pekiştiren sosyal donatıların olduğu kreşlerin olduğu spor alanlarının olduğu bir sosyal konut fikrimiz var. Bu sosyal konutta tabii ki insanlara konut edindirme satış üzerinden değil kiralama üzerinden yapılabilecek bir çalışma pek çok kentte güzel uygulamaları var. Bizim dışında Bizden ziyade Avrupa'da çok güzel uygulamaları var. Onları da her gittiğimizde, her gördüğümüzde inceliyoruz. Biraz oradan da alınmış bir fikirdi. Başkaca illerden ve ülkelerden. Bununla ilgili imar dairemiz ve fen dairemiz çalışıyor. Yakın zamanda biz 2026'da muhakkak bu çalışmanın da temelini atacağımızı biliyoruz ve söylemek istiyoruz. Peki. Bir aromatikle ilgili de bir şey söylemiştik. Zaten onun tesis temelini attık ve ilk mevsim koşullarına uygun olanları diktik. Bir kısmını da baharda dikeceğiz. Biraz da bu kuraklıkla mücadele edebilmek için de tercih ettiğimiz iklim koşullarına uygun bitkiler. İlk ilk denemelerini biz belediye olarak yapacağız ve ondan sonra halka tabii ki de 17 ilçemizin bir bütününü halka açacağız bu mesele yani.”
Kürtçe dil kurslarına dair de eşbaşkan Bucak şunları söyledi:
“Biz kültür sanat dairemiz bünyesinde bahsettiği hem yabancı dil kurslarını, hem Kurmanci Zazaki ve farklı lehçelerdeki kursları, hem Ermenice, Süryanice kursları talep oldukça açmaya çalışıyoruz, sürdürüyoruz başladığımızdan beri. Ve bu alanda özellikle Kurmanci Zazaki ve diğer lehçeleri de geliştirmek için az önce bahsettiğimiz çalışmaları yürütüyoruz. Terminolojiden tutalım farklı alanlara kadar. Yine tabii hani gençlerin madde ve uyuşturucu kullanımından uzak tutmanın çok çeşitli yolları var. Çok çeşitli yapısal sıkışıklıkları var. Bunu yerel yönetim olarak tek başımıza çözmemizin her zaman mümkünatı yok. Bunu biliyoruz. Bunu görüyoruz. Bu sahanın realitesi ile uyuşmuyor. Eğitim ve istihdam politikaları, bunun gelişmesi lazım. Eğitim ve istihdam politikaların gençlere güven vermesi lazım. Ama bununla birlikte eğitim ve istihdama erişebilen gencin evet yani şunu diyemeyiz. Eğitim ve istihdam Tam olduğu ülkelerde uyuşturucu sorunu yok. Elbette var. Gençlerin ortamlarda birbirleriyle birlikte çeşitli motivasyonlarla bu kullanım içerisine girdiklerini biliyoruz. Bunu önlemenin yolu başta eğitim istihdam ve meslek kursları doğru buluyoruz. Biz de bunu çok doğru buluyoruz. Bu sebeple yerinde üretimi, yerelden üretimi, işte bu mandıra projelerini, kooperatif projelerini, istihdam projelerini, meslek projelerini çok önemsiyoruz. Ve bu kentteki Ama bu tek başına bir politika olamaz. Muhakkak kültür, sanat, spor gençleri bu manada uyuşturucudan, maddeden, alkolden, başkaca bağımlılıklardan uzak tutacaktır. Ama bütünlüklü bir politika gerekir.
Ama en önemlisi, en önemlisi bizim coğrafyamızda çatışma, çatışmanın bitmesi gerekir. Kürt sorununda çözüm gerekir. Nereden buraya bağladık? Çünkü bir ülkedeki istikrar, bir ülkedeki yapısal düzenlemeler, eğitimden tutalım ekonomiye kadar istihdama kadar, kültür, sanat politikalarına kadar. Bunların hepsi aynı zamanda yapısal sorunların çözümüyle mümkündür. Bu Kürt sorunu en önemli sorunlardan bir tanesidir bu ülkede ve bizim kentimizi de çok önemli derecede ilgilendiren, doğrudan ilgilendiren bir sorundur. Şayet barış süreci ilerlerse, toplumsal barışı kurabilirsek, toplumsal barış için, demokratikleşme için, helalleşme için, yüzleşme için zeminler açılabilirse ülke ekonomisi Güvenlikçi politikalara akmaz. Bu bahsettiğimiz istihdam ve eğitim politikalarına akabilirse işte o zaman yerel yönetimlerin gücü de yapabilecekleri de lokalde iyileştirebilecekleri de daha fazla açığa çıkar. O yüzden bütünlüklü bir politika diye düşünüyoruz. Ama biz madde mücadele merkezimizi şu an bir tane mahallelerde geliştirmek istiyoruz. Büyütmek istiyoruz. İlçe belediyelerimizle bu yönlü bir koordinasyon çalışması içerisinde olacağız. Yine psikososyal destek merkezi kurmak istiyoruz. sosyal hizmetler yerleşkemiz ve bize devri olan eski stat parkının civarında bir yerde bir yer arayışındayız şu sırada. Yani psikososyal destek çalışmaları, madde ile mücadele çalışmaları, kültür sanat, spor bunların hepsi bütünlüklü çalışmalar. Biri eksik kalırsa öbürünün başarıya ulaşma şansı çok zor.
Şehir Hastanesi yollarına ilişkin de Bucak şunları belirtti:
“Orası biliyorsunuz bir Hiç ham, yol olmayan bir alandı ve biz yaklaşık 6 aya yakın bir zaman içerisinde 12 tane iş makinesi kesintisiz 6 ay boyunca orada yol çalışması yürütülür. Altyapı hem diski, içme suyu, kanalizasyon ve yağmur suyu projelerinin bir bütünlüğü. Yani şehir hastanesine gelebilecek bütün yolların tamamını açtık. Bir tek asfaltlı kaldı. Baharda asfalt dökeceğiz. Aslında biraz daha büyük iş makineleri, içeriye gir çık yaptığı için asfalt kısmını bir sonraki yıla erteledik. Çünkü yaşam alanı olmadığı için. Ve şu bir sorun, orada mevcut onların rakamsal olarak verdiği bakanlığın rakamsal olarak verdiği ve Dağkapı'daki Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi'nde biliyorsun biraz hasarlı o bina kapanıp şehir hastanesine dahil edilmesi hesaplanıyor. Oraya gelebilecek personel sayısından hasta sayısına kadar bir simülasyon var bizim de elimizde. Ulaşım daire başkanlığı kentte bir simülasyonla oraya gelebilecek trafik yani araç sayısını hesabını yaptı ve bizim yol açısından altyapı hizmetlerimiz ne duruma düşer gibi bir hayalli simülasyon yapıldı. Ve evet ciddi bir krizdi. En azından biz o krizi görerek biz bu krizi, 8 ay önce oturup konuştuk. Yani onlar 2026'nın sonu dediğinde 2025'in başıydı. Biz hazırlıklarımızı neredeyse tamamladık noktasına getirdik. Elbette ki de bazen şehir hastanelerinin yoğunlukları hemen yakınında araştırma hastanesi de var.Yani birbirine çok yakın aslında ama oradaki güzergâhı da iki hastaneye birbirine bağlayan güzergâhları da eksikliklerimizi tamamladık. Umut ediyoruz ki, ileriki süreçte de yani çevre illerden ne kadar bir yoğunluk gelir tam kestirememekle birlikte, mevcut yollar şu an için, biraz kaldırabilecek düzeyde. Kentin, birazdan nüfus hesabını da, artış hızını da hesap ederek bunlar planlandı.”
YERELE ÖNCELİK
Belediye ihtiyaçlarının karşılanmasında yerel firmaların tercih edilmesine dair de Bucak şunları söyledi:
“Yerelde üretim yapan alanları, yerelde üretim yapan firmaları desteklemek, en başta yapmamız gereken işlerden en önemli işlerden erişebildiğimiz fiyatları konusunda ulaşabildiğimiz yine bizi kalite açısından da memnun eden Yerelde üretilen her ürüne öncelik veriyoruz. Her firmaya da öncelik veriyoruz. Bazen bizim ne yazık ki kentimizin kapasitesi bizim istediğimiz hızda ve oranda bunu yapmaya yetiştirmeye mümkün olmuyor. Çok yakın zamanda Halk Ekmek fabrikamızın kulübeleri için, Halk Ekmek kulübelerimiz için, standlarımız için kapalı Halk Ekmek kulübeleri var ya. Onların yapımı için mesela neden Diyarbakır'da yapmıyoruz dedik? Diyarbakır'da yapamadık. Çünkü hızlı ve bizim dediğimiz kalitede bir şeyi burada elde etmek mümkün değildi. Hem fiyat açısından mümkün değildi. Sunulan fiyat açısından hem de zaman açısından mümkün değildi. Ve bizim artık makinemiz kuruldu, fabrikamız kuruldu. Her türlü çalışması bitti. Dolayısıyla daha hızlı olması için bu büfeleri İstanbul'dan temin etmek durumunda kaldık. Böyle istisnalar da olabiliyor. Ama kentin diğer alanlarında yoldan tutalım park bahçe çalış Yine üst imalat çalışmalarımıza kadar yahut işte halk lokantalarımız ve sosyal tesislerimizle ilgili gıda ihalelerimize kadar hepsini yereldeki işletmelerle yürütmekteyiz. Bir bütün böyle diyelim.”
MİTİNGLERE KATILIM NEDEN ZAYIF?
Diyarbakır’daki mitinglere katılımın düşük olmasını ise eşbaşkan Bucak şöyle değerlendirdi:
“Yani çok toz pembe bir dünya çizmeyelim. Elbette Kürt siyasal mücadelesi, Kürt demokratik mücadelesi, kendini yenileyen, geliştiren, revize eden, el yükselten, Türkiye siyasetine yön vermek isteyen, başta Kürt sorununun çözümü olmak üzere başkaca sorunların çözümü için gerek Ankara'da demek gerek Millet Meclisi'nde çokça soru önergeleri ile gündem olan ve gündemde kendini var edebilen bir parti ve bunun yansıması olarak da yerellerdeki iz düşümü aynı siyasal örgütlülüğün il, ilçe örgütlerinde yansıması olmalıdır.Ama ne yazık ki buralarda beklediğimiz oranda ya da işte ya da halkın beklediği oranda bir sahip çıkma yahut bir kalabalık kitlelerce bunun ifade edilmiyor oluşunun çokça sebepleri vardır. Ekonomik sebepleri vardır. Bundan belki 5-10 yıl öncesine kadar insanların bu kadar zorlu bir geçim derdi yoktu ama bugün var. Göçler olabilir. Bizim yaşamımız ne yazık ki bir göç Realitesinden ibaret 80'ler, 90'lar, 2000'ler ve 2015 sonrası diye dört farklı göç meselesi var yakın dönemin. Yani dört farklı sebep, dört farklı dönem. Bütün bunlar insanlarda bir takım kırılmalar yahut siyasete karşı yine bahsettiğim güvensizlikleri yaratabiliyor. Özünde gençleri örgütleyemediğimizi düşünüyorum ben. Kişisel olarak böyle düşünüyorum. Gençlerin git gide siyasete olan ilgisinin, beklentisini, merakının azaldığını düşün düşünüyorum. Ama doğru politikaların ışığında da belki kitlesel olmasa bile ama kitlesele yakın yahut kitlesel kadar içeriği zengin ve içeriği üreten şeyler çıkartmak gerektiğini düşünüyorum.
***
Dönemsel kaotik durumlarda dağılmalar, yorulmalar, izlemeler, tedbirler vesaire binbir çeşit detay var bu işin içerisinde. Ama form norm değiştirme, form değiştirme siyasi hareketlerinin karakteristik şeyleri var. Taktiksel yöntemlerle bazen izlemeyi bazen Sürekli sokakta çağrılar, eylemler, etkinlikler, deklarasyonlar vesairesi. Bunun yer yer kritik durumlarda kargaşalara dönüşen birçok detay var bu mücadele tarihinde. Ama Kürt siyasi hareketi 50 yıllık birikimiyle daha önceki yıllardaki tecrübe tarihteki yaşanan olaylardan ders edinerek de Ortadoğu'nun ve hatta dünyada ses getirebilecek alternatif bir sistemle ortaya çıkmış ve bunu şimdi bütün dünyaya tartıştırıyor. Bütün dünya Kürt özgürlük hareketinin paradigmasını tartışır bir noktada. Kısmi olarak da elbette ki de Kürt halkı da bunu yer yer anlama, kavrama, öğretme, örgütleme.
4 OCAK MİTİNGİNE ÇAĞRI
Diyarbakır’da 4 Ocak’ta yapılacak mitinge katılım çağrısı yapan eşbaşkanlar, yeni yıla dair şu mesajı verdi:
“Diliyoruz ki 2026 daha çok özgürlükleri konuşacağımız, daha çok toplumsal barışı ve bunun inşasının yollarını, metotlarını konuşabileceğimiz, diyalog zeminlerinin açılabileceği, cezaevi kapılarının açılıp cezaevindeki tutsakların serbest kalacağı bir yıl olsun. 4 Ocak içinde evet çağrımızdır.
4 Ocak pazar günü Meydanında tam da bu bahsettiğimiz talepleri, barışa, özgürlüğe giden talepleri hep birlikte sesimizi yükselterek, taleplerimizi yükselterek Ve diyalog zeminini, müzakere zeminini aradığımızı ve bu zemin için hazır olduğumuzu ifade ederek buluşalım diyoruz. Bütün halkımızı, Diyarbakır halkını, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan tüm herkesi ve aynı zamanda komşu kentlerimizi. Bu sadece bir Diyarbakır mitingi değildir. Aynı zamanda komşu kentlerimizi de hava şartlarının kötü olmasına rağmen kentimize davet ediyoruz. Bu mitinge sahip çıkmaya, alanlarda olmaya ve Türkiye'nin çok önemli bir sorunu olan Kürt sorununda demokratik barışçıl ve eşit bir yolu, yöntemi, çözümü hep birlikte savunmaya irademizi orada açıkça ifade etmeye davet ediyoruz. Diliyoruz ki Bu yeni yıl 2026 tüm halklar açısından ve bizim açımızdan Kürt halkı açısından mücadele edenler açısından kadınlar açısından gençler çocuklar açısından toplumun her kesimi açısından çok daha umut dolu umut verici bir yıl olur diyeyim çok teşekkür ederim."