Amed 78’liler Girişimi, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin 45. yıldönümü kapsamında “12 Eylül Karanlığına Karşı Barış ve Demokratik Toplum İnşası” şiarıyla Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi önünde açıklama gerçekleştirdi.
Açıklamada, Kürtçe ve Türkçe “Diyarbakır Cezaevi Kürt halkının acı dolu hafızasıdır. Hafızama dokunma”, “Kürt sorunu nasıl çözülür? Amed zindanına bak”, “Amed Cezaevi insanlık müzesi olmalıdır” dövizleri taşındı.
Açıklamada, “Yüzleşmek iyileşmektir. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi İnsan Hakları müzesi olsun” pankartı açıldı. Açıklamaya belediye eşbaşkanları, siyasi partiler, sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Açıklama boyunca “Şehit namirin”, “Darbe değil, demokratik toplum”, “Yaşasın demokratik çözüm”, “Umut hakkı uygulanmalı” sloganları atıldı.
Açıklamayı Amed 78’liler Girişimi üyesi Hüseyin Barış okudu.
Barış, 45 yıl önce gerçekleşen 12 Eylül Askeri Darbesi’nin, sadece o dönemin siyasi düzenini değil, toplumun bütün katmanlarını derinden etkileyen, demokrasi ve insan haklarını tamamen ortadan kaldıran bir süreç meydana getirdiğini dile getirdi.
Yaşanan darbe sonrasında ortaya çıkan ağır insan hakları ihlallerinin; demokrasinin, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün ne denli hayati olduğunu herkese gösterdiğini kaydeden Barış, “Geçmişin karanlık günlerinden ders alarak, demokrasiyi güçlendirmek, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve insan haklarını korumak bir bütün olarak Türkiye’de demokrasiye inanan her birey ve kurumun sorumluluğudur. Bu sorumluluğun gereklerinden biri olarak gelişen toplumsal taleple 12 Eylül darbesinde aktif olarak yer alanlar hakkında yargılama süreci başlatıldıysa da gerçek adaleti tesis etme çabasından uzak bu yargılama sonucunda herhangi bir neticeye ulaşılamadı” dedi.
Darbe ile gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşmanın sağlanmadığının altını çizen Barış, “Ne yazık ki Türkiye 45 yıldır darbe Anayasası ve o dönemde yapılan kanun ve yönetmeliklerle yönetilmektedir. Yine darbe ürünü olarak Kürtlerin sivil siyasete girmelerini engellemeyi amaçlayan seçim barajı uygulaması işlevsiz kalınca Kürt Siyasi Partilerine dönük kapatma davaları ile politikacılarına yönelik siyaset yasakları birer tehdit unsuru olarak gündemde tutulmaktadır. Cumhuriyet’in kurucu zihniyeti farklılıkları kabul etmeyen nitelik ve pratiğe sahipken, 12 Eylül darbesi var olan sorunları daha da derinleştirmiş ve günümüzdeki birçok sorun ve ağır insan hakları ihlallerinin devam etmesine neden olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘MÜZE ÇALIŞMALARINA TANIKLAR KATILMALI’
Ancak hukukun evrensel ilkelerine bağlı, demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu bir yönetim anlayışının benimsenmesiyle darbe zihniyetinin tüm kurumlarıyla bir bütün olarak yüzleşilmesinin sağlanabileceğini ifade eden Barış, şunları söyledi: “12 Eylül Askeri Darbesi ile yüzleşmenin Kürt Meselesinin demokratik yollarla çözümüne ve toplumsal barışa katkı sunacağını biliyoruz.
Bu nedenle yüzleşmenin ilk adımı olarak şu an önünde bulunduğumuz ve darbe döneminin en önemli sembol mekanlarından olan Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi ile ilgili başlatılan müze çalışmalarına dönemin tanıkları ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımının sağlanmasını istiyoruz.”
5 NOLU’DA YAŞANANLAR YÜZLEŞİLMELİ
Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısının Kürt sorunun barışçıl demokratik yollarla çözülmesinin önü açtığını kaydeden Barış, “Sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için karşılıklı adımlar atılmalıdır. TBMM çatısı altında kurulmuş olan komisyonun kurulup başta umut hakkı olmak üzere, demokratik toplumun inşası için gerekli olan yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 12 Eylül Askeri darbesi sonrası yaşanılan hak ihlalleri ile yüzleşmek TBMM çatısı altında kurulmuş olan komisyonun asli görevidir. Bizler bu yaşanan hukuksuzları komisyon ile paylaşmak ve 5 Nolu Askeri cezaevinde yaşananlar ile yüzleşilmesini talep ediyoruz” diye belirtti.
TALEPLER
Barış, taleplerini şöyle sıraladı:
“* 12 Eylül darbesinden bu yana hükümetlerin değişmesiyle birlikte kısmi değiştirmelerle sürdürülen 1980 Darbe Anayasasının kaldırılarak; demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir anayasanın toplumsal bir mutabakat ile yapılmasını talep ediyoruz.
* Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nin her karesinde yaşanan gerçekliğe bağlı kalarak, büyük insanlık ve ülke için ‘İnsan Hakları Müzesi’ne dönüştürülmesini talep ediyoruz.
* Toplumsal barışın, adaletin, kolektif ve bireysel hak ve özgürlüklerin sağlandığı, baskının ve şiddetin değil özgürlüğün ve eşitliğin olduğu Demokratik Cumhuriyette yaşamak istiyoruz.
* TBMM Çatısı altında kurulmuş komisyona Diyarbakır 5 Nolu askeri Cezaevinde yaşanan ihlalleri anlatmak ve 5 Nolu Askeri Cezaevi gerçeğiyle yüzleşilmesi için Diyarbakır 78' liler Girişimi ve yaşanmışların dinlenmesini talep ediyoruz.”
‘UMUT HAKKI KABUL EDİLSİN’
Açıklamada konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Abbas Şahin, “Bir toplum tarihi ile yüzleşmediği sürece toplumsal barışı sağlayamaz. Annelerimiz, bu cezaevi önünde çocuklarını beklediler. Çünkü yüz yıl önce bir sistem kuruldu, toplum mühendisliği yapılarak, herkesi birbirine benzetmek istediler. Askeri vesayet sistemi kullanarak, 10-15 yılda darbe mekaniğini devreye konarak, toplumsal hafızayı yok ettiler hem de aynı zamanda demokratik kazanımların önüne geçildi. Ancak yüzyıl uygulanan politikalarda bir sürü sorun beraberinde toplumsal çürümeye zemin hazırladılar. 50 yıl verilen mücadele sonunda Kürt halkının varlığı kabul edildi. 27 Şubat’ta Sayın Öcalan bir çağrı yaparak, toplumsal barışın sağlanması için kapı araladı. Tüm kesimler değişim, dönüşüm sürecine katkı sağlamalıdır. Askeri vesayetlerin topluma kazandırdığı tek şey çürümedir. Yeni bir fırsat ile karşı karşıyayız. Türkiye’nin umut hakkı konusunda ağır hareket etmesini anlamış değiliz. Eğer gerçekten bir barış isteniyorsa önce umut hakkını kabul edeceğiz, barış ortamı sağlanacak. Bununla ilgili yasal düzenlemeler ne ise o yapılacak” dedi.
Açıklama alkışlarla sona erdi.