Güncel

Fırat’tan Hudson Nehri’ne: Türkiye’nin en zengin ismi Hamdi Ulukaya’nın hikayesi

Erzincanlı Kürt iş insanı Hamdi Ulukaya, Forbes’un güncel listesinde 13,5 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin zirvesine yerleşti. Peki Hamdi Ulukaya kimdir?

Abone Ol

ÖZEL HABER - Fuat BULUT

Sıfırdan başlayıp Chobani markasıyla Amerika’yı yoğurda alıştıran Ulukaya’nın hikayesi, yalnızca ekonomik bir başarı değil; bir vicdan, göç ve dayanışma hikayesi.

ABD merkezli yoğurt devi Chobani, geçtiğimiz günlerde 650 milyon dolarlık yeni yatırım turunu tamamladığını duyurdu. Bu gelişme, markanın kurucusu ve CEO’su Hamdi Ulukaya’nın net servetini 13,5 milyar dolara taşıdı. Forbes’un “Gerçek Zamanlı Milyarderler Listesi” buna göre güncellendi ve Ulukaya, Türkiye’nin en zengin ismi oldu. Listede uzun süredir zirvede bulunan Murat Ülker’i geride bırakan Ulukaya, 1868. sıradan 202. sıraya yükselerek dünya sıralamasında da büyük bir sıçrama yaptı.

KÖYDEN AMERİKA’YA: BİR GÖÇ HİKAYESİ

Hamdi Ulukaya, 1972 yılında Erzincan’ın İliç ilçesinde Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hayvancılıkla geçinen yoksul bir ailenin oğluydu. Çocukluk yıllarında ailesine süt ve peynir işlerinde yardım etti.
Gençlik döneminde Ankara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okudu, ancak Türkiye’deki siyasi atmosferin baskısı nedeniyle 1994 yılında ABD’ye göç etti.

Başlangıçta hedefi sadece İngilizce öğrenmekti, ancak Amerika’daki göçmen emeğiyle yoğrulan hayat ona bambaşka bir yol açtı.

“FIRAT”TAN DOĞAN FİKİR

ABD’nin kuzeyinde küçük bir çiftlik kiralayarak kendi peynirciliğini kurdu. İşe önce “Euphrates – Fırat” adını verdiği küçük bir peynir markasıyla başladı. Ancak pazar payı dardı, gelirleri kıttı.
Bir gün tesadüfen iflas etmiş bir yoğurt fabrikasının satış ilanını gördü. Fabrikayı 2005 yılında satın aldı ve iki yıllık hazırlığın ardından 2008’de ilk Chobani yoğurtlarını piyasaya sürdü.
Yoğurt, Amerikan kültüründe pek bilinmeyen bir üründü ama Hamdi Ulukaya’nın vizyonu netti: “Gerçek, sade, sağlıklı” bir ürünle insanların sofrasına girmek.

YOĞURTTAN BİR DEV DOĞDU

Ulukaya’nın “Chobani” adını verdiği marka —Türkçe kökenli bir kelime olan “çoban”ın Yunanca telaffuzundan esinlenerek— kısa sürede ABD’nin en çok satan yoğurt markası haline geldi. İlk yıl 20 milyon dolar ciro yapan şirket, dört yıl içinde 1 milyar dolar barajını geçti. Bugün Chobani, Amerika yoğurt pazarının %50’sine hâkim durumda. Şirket, yalnızca bir gıda markası değil, bir “sosyal girişim modeli” olarak da öne çıkıyor.

Hamdi Ulukaya’nın iş felsefesi, yalnızca para kazanmak üzerine kurulu değil. Onun anlayışında başarı, insan emeğini onurlandırmak ve üretimi toplumsal faydaya dönüştürmek.
Chobani’de çalışanların yüzde 30’undan fazlası göçmen ya da mülteci. Ulukaya, mültecilere istihdam sağlamakla kalmadı; şirket hisselerinin bir kısmını da çalışanlarına devretti.

Kobani kuşatması sırasında yaptığı milyon dolarlık bağış, mültecilere ve çocuklara yönelik destek kampanyalarıyla gündeme geldi.
ABD medyası onu “good capitalist – iyi kalpli kapitalist” olarak tanımlıyor.

İŞ DÜNYASININ NOBEL’İNİ ALDI

2017 yılında iş dünyasının Nobel’i sayılan Oslo Business for Peace Ödülü’ne layık görülen Ulukaya, törende yaptığı konuşmada şu sözlerle alkış aldı:

“Şirketlerin sadece kâra değil, insana odaklanması gerekiyor. CEO’ların daha fazlasına ihtiyacı yok, daha fazlasını yapmaya ihtiyacı var.”
Ulukaya, aynı zamanda TIME dergisi tarafından “Dünyanın En Etkili 100 İnsanı”, Fortune tarafından “İş Dünyasının En Güçlü 100 İnsanı” arasında gösterildi.
Obama döneminde Beyaz Saray’ın “Global Girişimcilik” danışma kurulunda yer aldı, Birleşmiş Milletler’de birçok kez konuşmalar yaptı.

SIFIRDAN ZİRVEYE: AMERİKAN RÜYASININ KÜRTÇE AKSANI

Ulukaya’nın hikayesi, yalnızca bireysel bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda göçmen emeğinin, azmin ve toplumsal sorumluluğun birleştiği bir simge.

Fırat’ın kıyısındaki küçük bir köyden çıkıp New York’un gökdelenlerinde şirket yöneten bir iş insanına dönüşmek, modern dünyanın en gerçek “Amerikan rüyası” hikâyelerinden biri. Ama onun rüyası, sadece zengin olmak değil; dünyayı biraz daha adil kılmak.
“Benim başarım, yoğurt satmaktan çok, kimsenin umursamadığı insanlara fırsat vermekti” diyor Ulukaya bir röportajında.
Bu yüzden Chobani sadece bir marka değil, bir felsefe: emeğe, göçe, iyiliğe dayalı bir kalkınma modeli.

FIRAT’TAN HUDSON’A UZANAN YOL

Hamdi Ulukaya, Erzincan’ın dağ köylerinden New York’un Hudson Nehri kıyısındaki Chobani merkezine uzanan bu yolculuğunda, servet kadar
saygı da kazandı. Bugün 13,5 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin ismi, dünyanın ise en etkili iş insanlarından biri. Ama o hâlâ kendini “bir çoban oğlu” olarak tanımlıyor: “Babam bana yoğurdu öğretti. Ben sadece onun mirasını dünyaya taşıdım.”

BİR ŞİRKETTEN ÖTE BİR HİKÂYE

Hamdi Ulukaya’nın hikayesi, yalnızca girişimcilik dersi değil, toplumsal dönüşümün de hikayesidir. Göçmen bir gencin emeğiyle kurduğu şirket, bugün Amerika’nın en yenilikçi markalarından biri.
Ulukaya, milyarder olmanın ötesinde, yeni bir iş ahlakının sembolü. Belki de bu yüzden, onun hikayesi sadece “zenginleşme” değil, “dünyayı biraz daha insanca yoğurma” hikayesi olarak anlatılmaya devam edecek.