Çünkü haberin kalbi sokaktadır.
O kalp, halkın nabzıyla birlikte atar.
Güneydoğu Ekspres’in gazetecilik anlayışı tam da bu noktada şekilleniyor.
Toplumun içinde olmayan, halkın derdini dinlemeyen, görüp de yazmayan bir gazetecilik anlayışımız yok.
Olamaz da.
Gazeteciliği, bir masa başı mesleği değil, halkla birlikte yürütülen bir kamu hizmeti olarak görüyoruz.
Bu şehirde ne yaşanıyorsa, onu olduğu gibi anlatmak, halkın sesini yansıtmak bizim asli görevimiz.
Tecrübeli kadromuzla haberin ayağına giden, mikrofonunu halkın yüreğine uzatan bir anlayışın temsilcisiyiz.
Çünkü biz biliyoruz ki, halkın yaşadığı her sorun, bu kentin vicdanına dokunan bir hikâyedir.
Bu hafta gazetemize konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak, kentte yürütülen ve yürütülecek hizmetlere dair önemli açıklamalarda bulundu.
Dicle Nehri kıyısını işgal eden yapılara karşı kararlı tutum, günlük 100 bin ekmek kapasiteli Halk Fabrikası müjdesi, trafik sorununa yönelik yeni tedbirler, 2 bin sosyal konut projesi gibi adımlar kentin geleceği açısından umut vericiydi.
Bu haberleri aktarırken bir kez daha anladık ki, yerel yönetimlerin şeffaflığı kadar, bu çalışmaları doğru ve tarafsız biçimde halka ulaştırmak da gazeteciliğin namusudur.
Bir diğer yandan, haftanın en derin yankı uyandıran haberlerinden biri Diyarbakır halkının yeni çözüm süreci tartışmalarına dair görüşleriydi.
Ankara ile İmralı arasında yeniden örülen, belki de Kürt meselesine dair tarihin en kritik dönemeçlerinden biri olabilecek bu sürece dair halkın sesini duymak bizim için çok değerliydi.
Çünkü bu şehir, acının da umudun da tam ortasında duruyor.
Bu yüzden Diyarbakır’da barış kelimesinin ağırlığı, her yerdekinden daha fazladır.
Ama en çok, bu haftanın sayfalarına düşen yoksulluk hikâyeleri yüreklerimizi dağladı.
Savaş mağduru Kobanili Ayşo’nun çöpten topladığı meyvelerle “dilencilik yapmıyorum, şükrediyorum” sözleri hâlâ kulaklarımızda.
Onun o cümlesi, sadece bir haber değildi; bir toplumun vicdan aynasıydı.
Haber yayımlandıktan sonra telefonlarımız kilitlendi, mesaj kutularımız doldu.
Halkın bu duyarlılığı bize bir kez daha gösterdi.
İnsanlar sadece haber değil, gerçek ve insani bir dokunuş arıyor.
Yine Bağlar’ın yoksul bir mahallesinde, bir evde üç yatalak hastanın yaşam mücadelesi…
Hasekeli bir annenin, hasta çocuğunun tedavisi için ceviz kırarak para biriktirme çabası…
Bu hikâyeler, bu kentin görünmeyen yaralarını anlatıyor.
Bizim görevimiz ise o yaraları göstermek, unutturmamak, yetkililere hatırlatmaktır.
Bizim gazeteciliğimiz; yoksulun, işsizin, kadının, çocuğun, çiftçinin, mahpusun, mültecinin sesidir.
Biz sadece “olanı” yazmıyoruz, “görülmeyeni” de gösteriyoruz.
Çünkü biliyoruz: Gazetecilik, halkın gözüdür, kulağıdır ama en çok da vicdanıdır.
Güneydoğu Ekspres, Diyarbakır’ın ve bölgenin gözü kulağı olmaya devam edecek.
Kentte olup biteni, her yönüyle, objektif biçimde sizlere aktarmaktan geri durmayacağız.
Bu şehirde ne varsa; acı, umut, direniş, değişim, hepsini birlikte yazacağız.
Çünkü bu kent bizim, bu halk bizim; bu gazetecilik, halkın kaleminden doğuyor.