Diyarbakır Haberleri

Kimileri Hâlâ İbadete Açık, Kimileri Harabe: Diyarbakır’daki Bu Kiliseleri Duyunca Çok Şaşıracaksınız!

Onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır, yalnızca surları ve camileriyle değil, gizemli kiliseleriyle de dikkat çekiyor. Kimisi hâlâ ibadete açık, kimisi restore edilip yeniden ayağa kaldırılıyor, kimisi ise kaderine terk edilmiş durumda. Peki bu kadim şehirde kaç kilise var ve hangi kiliseler ayakta?

Abone Ol

Onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır, çok kültürlü geçmişini günümüze taşıyan kiliseleriyle dikkat çekiyor. Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre şehirde farklı dönemlerde inşa edilmiş çok sayıda kilise olduğu tespit edildi. Bu yapılar arasında günümüzde hâlâ kullanılanlar olduğu gibi, restorasyon sürecinde olan veya yıkılmaya yüz tutmuş kiliseler de yer alıyor. Kentte Ermeni, Süryani ve Keldani cemaatlerine ait tescilli 11 kilise bulunuyor. Kimisi ibadete açık, kimisi restore edilerek kültürel hayata kazandırılıyor, kimisi ise harabe halde kaderine terk edilmiş durumda.

SURP GİRAGOS: ORTADOĞU’NUN EN BÜYÜK ERMENİ KİLİSESİ

Diyarbakır’ın kalbinde yükselen Surp Giragos Ermeni Kilisesi, yalnızca kentin değil, tüm Ortadoğu’nun en büyük Ermeni ibadethanesi olarak biliniyor. 14. yüzyılda inşa edilen bu görkemli yapı, asırlardır Ermeni cemaatinin dini ve kültürel hayatında merkezi bir rol üstlendi.

2015 yılında Sur ilçesinde yaşanan çatışmalarda ağır hasar gören kilise, uzun yıllar boyunca harabe halde kalmıştı. Ancak 2022’de tamamlanan kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayat buldu. Aslına uygun şekilde onarılan kubbeleri, taş süslemeleri ve geniş avlusu ile kilise, yeniden ibadete açılarak kentin çok kültürlü dokusuna kazandırıldı.

Bugün yalnızca dini törenler için değil, aynı zamanda konserlerden sergilere kadar çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapan Surp Giragos, geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor. Hem Diyarbakırlılar hem de kenti ziyaret edenler için bu kadim yapı, inançların ve kültürlerin yan yana var olabileceğini gösteren güçlü bir sembol olmayı sürdürüyor.

MERYEM ANA KİLİSESİ: DİYARBAKIR’IN EN ESKİ İBADETHANELERİNDEN BİRİ

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi, kentin en eski ibadethanelerinden biri olarak biliniyor. MS 3. yüzyıla tarihlenen yapı, yalnızca Diyarbakır’ın değil, tüm Mezopotamya coğrafyasının Hristiyanlık mirası açısından da özel bir yere sahip. Yüzyıllar boyunca defalarca onarımdan geçen kilise, bugün hala ayakta kalmayı başarmış nadir eserlerden biri.

Taş işçiliğiyle öne çıkan geniş avlusu, yüksek kemerleri ve korunmuş ikonaları, yapının tarihsel değerini gözler önüne seriyor. Kilisenin iç mekânında yer alan kutsal eşyalar ve ikonalar, hem dini ritüellerde hem de ziyaretçiler için tarihi birer tanık olarak önemini koruyor.

Bugün sayıları giderek azalan Süryani cemaati tarafından aktif olarak kullanılan Meryem Ana Kilisesi, aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin de uğrak noktası haline gelmiş durumda. Hem mimarisiyle hem de taşıdığı inanç mirasıyla bu kadim yapı, Diyarbakır’ın çok kültürlü kimliğinin en güçlü sembollerinden biri olmayı sürdürüyor.

MAR PETYUN KELDANİ KİLİSESİ: DİYARBAKIR’DAKİ KELDANİ MİRASI

Diyarbakır’ın çok kültürlü yapısını günümüze taşıyan en önemli mabedlerden biri de 17. yüzyılda inşa edilen Mar Petyun Keldani Kilisesi. Kentte yaşayan Keldani Katolik topluluğunun ibadet merkezi olan yapı, yüzyıllardır kesintisiz şekilde kullanılmasıyla da dikkat çekiyor.

Kilise, mimari açıdan sade ama etkileyici bir görünüme sahip. Yüksek taş duvarları, küçük pencereleri ve kubbeye doğru yükselen kemerleriyle, bölgedeki diğer Hristiyan yapılarından farklı bir karakter taşıyor. İç mekânda ise dua ve ayinler için kullanılan geleneksel düzen korunmuş durumda.

Keldani topluluğu, Mezopotamya’nın en eski Hristiyan halklarından biri olarak biliniyor. Diyarbakır’daki bu kilise, yalnızca dini bir mekân değil, aynı zamanda Keldanilerin kente kattığı kültürel çeşitliliğin yaşayan bir simgesi. Bugün de düzenli ayinlerin gerçekleştirildiği Mar Petyun, kentin göbeğinde bir azınlık topluluğun varlığını sürdürdüğünü göstermesi açısından ayrı bir önem taşıyor.

KIRKLAR KİLİSESİ: SÜRYANİLERİN SESSİZ MABEDİ

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan ve 6. yüzyılda Bizans döneminde inşa edilen Kırklar Kilisesi, adını Hristiyanlık tarihinde büyük önem taşıyan 40 şehitten alıyor. Bölgedeki en önemli Süryani Ortodoks yapılarından biri olan kilise, yüzyıllar boyunca yalnızca ibadethane değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bir buluşma noktası olarak da kullanıldı.

Taş işçiliğiyle dikkat çeken yapının en önemli özelliklerinden biri, ince süslemeleri ve orijinal ikonaları. Günümüze kadar ulaşan taş kabartmalar, dönemin sanat anlayışını gözler önüne seriyor. Kilisenin avlusunda bulunan geniş taş yapılar ise cemaatin toplanma alanı olarak hizmet vermiş.

Bugün hala ibadete ve ziyarete açık olan Kırklar Kilisesi, Diyarbakır’daki Süryani topluluğu için yalnızca bir mabet değil, kimliklerini korudukları bir hafıza mekânı olmayı sürdürüyor. Aynı zamanda yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline gelen yapı, kentin çok kültürlü mirasının en canlı örneklerinden biri olarak ayakta kalmaya çalışıyor.

RESTORASYONLA YENİDEN HAYATA DÖNÜYORLAR

Kentteki diğer yapılar ise restore edilmeyi bekliyor. Sur ilçesinde bulunan Surp Sarkis Kilisesi uzun yıllar atıl kaldıktan sonra 2024 yılında başlatılan çalışmalarla yeniden ayağa kaldırılmaya çalışılıyor. İçkale’de yer alan 1.600 yıllık Saint George Kilisesi ise deprem sonrası başlatılan çalışmalarla sanat galerisine dönüştürülmek üzere restore ediliyor.

DİYARBAKIR ÇOK KÜLTÜRLÜ YAŞAMIN İZİNİ TAŞIYOR

Uzmanlar, Diyarbakır’daki kiliselerin korunmasının yalnızca dini değil, kültürel ve turistik açıdan da büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Kentte yan yana yükselen camiler ve kiliseler ise çok kültürlü yaşamın en somut göstergeleri olarak varlığını sürdürüyor.