MADDE BAĞIMLIĞI

Birçok şeyden haberimiz var. Bazen de haberimiz varmış gibi yapıyoruz. Hepimizin, bilmeden ‘biliyormuş’ gibi davrandığı zamanlar oluyordur eminim. Hepimizin dedim, kendimi kattım bu durumun içine.

Abone Ol

‘Madde bağımlığı’ ve bu bağımlılığın toplumumuzu nasıl kemirdiğinden haberimiz var mı?
EVET diyeceğinizi duyar gibiyim.
Cevap veriyorum; HAYIR.
Haberimiz varmış gibi davranıyoruz.
Bakın Diyarbakır’da ‘Madde bağımlılığı sinsice, toplumsal bir alev topuna dönmüş’ durumda
Bu alev topu, önceleri bireysel takılıyordu. Yani etrafımızda ‘münferit’ diyebileceğim nitelik ve sayıda insanları etkisi altına alıyordu.
Ama, toprağa atılmış bir tohum gibi gizlice büyüdü, serpildi ve toplumsal bir hal almaya başladı.
Bu alev topu, uzun bir süredir bildiğimiz bir ‘yangına’ dönüştü ve sadece bir kişinin hayatını karartmaktan ziyade, bir bütün toplumumuzu yakmaya başladı.
Bu lanetli durum karşısında, ‘yazık gencecik daha, bunlara bu maddeleri kimin verdiğini biliyoruz, bunları gördüğün an kaçmalısın, çocuklarımızı korumak için elimizden geleni yapıyoruz…’ sıkça duyduğumuz cümleler.
Ama hiçbir derde derman olmuyor bu yaklaşımlar. Söndürmek için çabalamadığımız her yangın, evimizin potansiyel konuğudur aslında.
UNODC 2024 raporuna göre, dünyada yaklaşık 296 milyon kişi madde kullanımının pençesinde.
Rakamlar korkunç. Ve korkunç bir şey daha, bu durum artık küresel bir salgın haline gelmiştir.
Hastalık salgınlarında insanlığı korumaya dönük alınan kimi kararların böylesi hayati bir olay karşısında uygulanmaması da başka bir vahşet.
Belki de ‘sektörü’ canlı tutmaya dönük bir durumdur, bilemeyiz.
Bu bağımlılık illetinde, kadınlar söz konusu olduğunda ise, insan ticareti, fuhuş ve yoğun istismar da gündeme geliyor.
Türkiye’de de durum son derece korkunç. Saha gözlemleri, yaklaşık 10 milyon insanın, farklı düzeylerde madde bağımlılığı riski taşıdığını rapore ediyor.
Hiç de azımsanacak bir rakam değil.
Madde bağımlılık yaşının neredeyse 15’e indiğini çok duyarız. Bunun yanında, 100 bine yakın kadının bu konuda ciddi anlamda sömürüldüğünü de yazmaktadır rapor.
Bu ‘sektörde’ her yıl neredeyse 3 – 4 milyar dolarlık kayıt dışı bir paranın döndüğünü duyar duymaz insan ayrıca irkiliyor.
Bu milyar dolarlık cümle, neden ‘bağımlılık’ illetinin önünde ciddi setler konmadığını da gözler önüne sermektedir.
Bu bir ‘insanlık krizidir’.
Ve bu durumla mücadele etmek, artık bireysel ya da birkaç sivil toplum örgütünün çabasıyla olabilecek bir şey değildir.
Durum ciddi ve vahimdir.
Başta aileler olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşların bu illet karşısında hemfikir ve ortaklaşması gerekir.
Sokak başlarında, uyuşturucu nedeniyle patır patır ölümler başladığında gecikmiş oluruz.
Veriler ortada ve korkunç.
Veriler olmasa bile fısıltı gazetesi sayesinde birçok acılı hikayeyi duyuyoruz. Bazen, tanık da oluyoruz.
Acımak ve iç çekmekten başka yapacak bir şeylerimiz olmalı.
Küçümsemek için söylemiyorum ama ‘basın açıklamaları, ya da duvarlara yazılan sloganlarla’ bu iş çözülmez.
Daha başka bir şey yapmalı
Hep beraber hem de.
Yoksa o alev topu, her an evimizin kapısına ya da duvarına çarpabilir maazallah.