Kime “Diyarbakırlıyım” desem yüzünde bir tebessüm belirdi. Birçoğu “Diyarbakır’ı çok severim!” dedi. İnsanın memleketinin uzak şehirlerde bile böyle bir karşılık bulması benzersiz bir his.
Yolda adres sorduğum bir teyze Diyarbakırlı olduğumu öğrenince unutmadığım bir cümle kurdu: “Evladım, bir daha dünyaya gelsem kesinlikle Diyarbakırlı olmak isterdim.” Bu cümle, şehrin sınırlarını aşan bir aidiyetin ifadesiydi.
Bunları duydukça düşündüm: Bir şehir neyiyle sevilir? Surlarıyla mı, yemekleriyle mi, insanıyla mı? Yoksa hepsinden biraz, hiçbirinden tam değil de daha derin bir şeyle mi?
Bana kalırsa Diyarbakır, insanın içine işleyen bir şehir. Bir kere seven bir daha unutamıyor, bir kere giden tekrar gitmek istiyor. Belki de bu yüzden İstanbul’da ve Kocaeli’de karşıma çıkan herkes Diyarbakır’ın adını duyunca aynı sıcaklıkla karşılık verdi.
Gezim sırasında sahaflara da uğradım. Memleketle alakalı kitaplar bulmak ümidiyle gittiğim her sahafa aynı soruyu sordum: “Diyarbakır’la ilgili kitap var mı?” Öyle ilginç bir birliktelikle karşılaştım ki hepsi neredeyse aynı cümleyi kurdu: “Diyarbakır deyince Şeyhmus Diken akla gelir.”
Bu tepki beni çok sevindirdi.
Bir şehrin adı geçince akla bir yazarın gelmesi, o şehrin sadece taşından toprağından değil, hafızasından da söz edildiğini gösterir. Çünkü Şeyhmus Diken, şehrin hafızası için yıllardır çabalayan bir usta.
Şeyhmus Diken’i okumak, biraz da Diyarbakır’ın ruhuna dokunmaktır. Surların gölgesinde büyüyen hikâyelerin, eski sokakların, kendine has bir kültürün izini sürmektir. Kendisi benim hem ağabeyim, hem ustamdır. Diyarbakır’ın da abisidir.
Bu yolculuktan geriye bana kalan şey şu oldu: Diyarbakır’ın sevilmesi için orada doğmak gerekmiyor. Diyarbakır’ın insanını tanımak, yemeklerini tatmak, sokaklarında yürümek de gerekmiyor. Diyarbakır bazen sadece bir hikâyeyle, bir sohbetle, bir cümleyle bile kalplere yerleşiyor.
Yazıyı bitirirken kendimize şu soruyu soralım sevgili okur: Bir şehir mi insanını güzelleştirir, yoksa insan mı şehrini?
Bu sorunun kesin bir cevabı yok belki ama şunu biliyorum:
Diyarbakır hem insanıyla güzelleşiyor hem insanını güzelleştiriyor.