Geçen gün bir programda konuşan babası Nizamettin Kabaiş’in sözleri içimi acıttı. “Çocukları çok severdi, çantasında ve cebinde çocuklara vermek için sürekli şeker bulundururdu” dediği an kendimi tutamamıştım.
Çocukları çok seven ve onların daha yaşanılır bir hayata tutunmaları için bir çaba içinde olmak adına, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü’ne kayıt oldu. Babasının anlatımına göre, içinde bulunduğu sevinç ve heyecanı tarifleyecek kelime bulamıyordu. İstediği bölümü kazanmanın yanında, okulu bitirdikten sonra, maddi durumları iyi olmayan ailesine de katkı sunmanın heyecanını yaşıyordu. Babasının, O’nu dershaneye yerleştirme teklifini bile evde çalışacağını söyleyerek geri çevirmiş. “O kadar merhametliydi” diyor babası.
Babası ile kayıt yapmaya gittiler Van’a. “En son el sallarken gördüm O’nu” diyor acılı baba. Evlerine döndükten kısa bir süre sonra, 27 Eylül’de kaybolduğuna dair haber ile sarsılıyor aile. Günlerce süren aramalar sonucunda 15 Ekim 2024 yılında cansız bedenine ulaşıldı Rojin’in, Van Gölü’nün Molla Kasım Köyü sahilinde.
Hayat dolu ve geleceğe dair umutları olan gencecik bir kız koparılmıştı hayattan ve ondan geriye kalan aile için de bir cehennem zamanı kalmıştı.
Günlerce, birileri taammüden ve özellikle “Rojin’in intihar ettiğine” dair bir algı yarattı. Hatta Baba Nizamettin Kabaiş’in ifadesine göre, hiç görevi olmadığı halde otopsiye giren Üniversite Rektör’ü de babaya ısraren olayın intihar olduğunu söyleyip duruyormuş.
Sonra bir sürü araştırma ve adli tıp çalışmaları. Rojin’in vücudunda iki erkeğe aite DNA bulgularının olduğuna yönelik bilgiler uzun süre neredeyse gizli tutuldu. Kamuoyu baskısı nedeniyle, ikinci bir raporla, bu DNA’lardan bahsedilmeye başlandı.
Kim, niye bu cinayetin illa bir intihar olduğunu söyleyip duruyor?
Bu durum kimin işine yarayacak ve kimleri korumaya yöneliktir?
Kamuoyu baskısı oluşmasaydı, gencecik bir canın ‘intihar’ ettiği notuyla tarihe kayıtlara geçeceği kimi memnun edecekti?
Daha bir sürü soru.
Ama başta baba Nizamettin Kabaiş olmak üzere, Rojin’in ailesi ve arkadaşları bir an bile durmadılar. Gördükleri her kapıyı çaldılar, her yola çıktılar ve her ortamda “Rojin için adalet” istediler.
Bu kadar sevimli ve sevecen bir kıza kim niye kıyar?
Merhametin doruklarında yaşamayı seven Rojin’i öldürmek kimin işine nasıl yarayacak?
Ölümünü bir intihar halinde göstermek niye?
Nedir bu korku, gizleme ve gündemden düşürme isteği?
Adaletin bir gün herkese lazım olacağına dair neredeyse tüm insanlık hemfikir. Ben haklıyım demekten ziyade hiç kimse, bende de bir hata olabilir mi diye sormuyor.
Evet avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz.
RojinKabaiş’in katilleri kimdir?
RojinKabaiş’in çantasındaki umutlara ne oldu?
RojinKabaiş için adalet …