RUSAL ÇEHREMİZ

Yatırımlar gelmeye başladığı an, Diyarbakır’ın ruhsal çehresi değişir. Yıllar yılıdır, korkunç acılar çekmiş bir coğrafyanın orta yerinde duruyor.

Abone Ol

Sadece o değil, neredeyse o korkunç olaylardan en çok etkilenen yerdir. Küçük bir yer olmadığı için, talan edilmedi ve boşaltılmadı belki.

Ama sosyolojik ve ekonomik olarak yıpratıldı, hırpalandı.

Tamir ve tedavi edilmesi hep zaman aldı.

Hala da çırpınıp duruyor.

Ama güzel haberler alıyoruz arada.

Ziyadesi ile hak ediyoruz, güzel ve özel haber almayı.

Türkiye’nin önde gelen moda perakendeci markası ‘Hakke’, Diyarbakır’da bulunan mevcut yatırımlarına ek olarak 25 milyon euroluk yeni bir yatırım müjdesi verdi.

Türkiye genelinde 55’ten fazla mağazaları olan firmanın Diyarbakır’ı yatırım listesine alması çok akıllıca bir durum.

Bunun yanında, büyük firmalar uzun vadeli hesaplar yaparlar.

Yani yakın ve orta gelecekte nerede nelerin olabileceğini, nasıl yeniliklere ihtiyaç duyulacağını bilirler.

Diyarbakır, işinin ehli firmalar için iyi bir ‘hedef tahtası’.

Hedef tahtası dediğim, kar ve kazanç denkleminin iyi bir yerinde olduğu anlamında dedim.

Sonuçta, 2 milyonu bulan bir nüfustan bahsediyoruz. Tabi buna, yerli ve yabancı turist sayısını eklemiyorum.

Bu nüfusa sahip bir yerleşim birimi elbetteki ‘yatırım’ yapılabilirler listesinin başlarında bulunur.

Böylesi yatırımlar, yen istihdam alanı demek.

Kendin tanıtımına katkı demek.

Umut ve huzur demek.

Yerli firmalarımızın yatırımlarını ‘görmezden’ geldiğim anlaşılmasın.

Yatırım konusu, medeni ölçekte bir yaşamı yakalayabilmenin konusudur.

O yüzden ticari her tür yatırımın önü açılmalı, kentimizdeki tüm dinamikler bunun sürekli ve zenginleşmesi için çabalamalı.

Diyarbakır’da şu an için 33 bin metrekarelik bir üretim altyapısına sahip bu firma, yeni yatırımla birlikte, 52 bin metrekarelik yeni bir üretim tesisini Diyarbakır’a katmış olacak.

Bölgemizin ve insanlarımızın huzur ve refahı dediğimizin içinde bu tür yatırımlar da var.

Huzur dediğimiz durum, evinde iş yerinde ve sosyal hayatında ölümcül sorunlarla karşılaşmamak demek.

Refah’ı da, ekonomik olarak ne birilerine bağımlı olmak ne de birkaç kuruş iaşe için evini barkını terk etmemek demek.

Nice gencimiz, ‘batıda’ güvensiz ve geleceği olmayan işlerde çalışıyor.

Çalışılan iş yerlerindeki güvenlik zafiyetleri nedeniyle hayatlarını kaybeden insanlarımızın haberlerini okuyup duruyoruz.

Kentimize, huzur da refah da çok yakışır.

Tıpkı barış ve demokrasinin yakıştığı gibi…