Diyarbakır Haberleri

SES AMED’den çarpıcı rapor: Barış yoksa sağlık da yoktur

SES Amed’in çalıştay raporunda, sağlık hakkının ancak barış ve eşitlik koşullarında mümkün olabileceği belirtilerek, savaş politikalarına son verilmesi istendi.

Abone Ol

HABER/Ceren AKYIL

Amed Sağlık Platformu öncülüğünde faaliyet yürüten sağlık emek ve meslek örgütlerinin katılımıyla 9 Kasım 2025 tarihinde gerçekleştirilen “Toplumsal Sağlık İçin Barış” başlıklı panel ve çalıştayın sonuç raporu açıklandı.

“ÇALIŞTAYDA 5 FARKLI ATÖLYE KURULDU”

Açıklamayı okuyan Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Can, Toplumsal sağlığın yalnızca fiziksel iyilik hâlinin değil, siyasal, sosyal, kültürel, ekolojik ve ekonomik koşulların bütününü kapsayan bir yaşam hakkı olduğunu savunularak, “Diyarbakır’da düzenlenen“Toplumsal Sağlık İçin Barış” Çalıştayı, beş farklı tematik alanda yürütülen atölyeler aracılığıyla barışın sağlık üzerindeki etkilerini, savaş ve çatışma politikalarının yol açtığı yapısal eşitsizlikleri ve toplumsal iyileşme mekanizmalarını tartışmaya açmıştır. Çalıştayda yer alan atölyeler: Ekoloji ve sağlık, hapishanelerde sağlık, kadın ve sağlık, sağlıkta eşitsizlik ve ayrımcılık, toplumsal travma atölye masaları kuruldu. Atölye çalışmalarına ayrıca BARO, İHD, TİHV, ÖHD, GÖÇ-DER, TUHAD –FED, EĞİTİM-SEN, SES GENEL MERKEZ ve TTB Merkez Konseyi de katkıda bulundu” dedi.

Can, barışın halk sağlığının ön koşulu olduğunu ifade ederek çalıştay sonucunu açıkladı.

“SAĞLIK SİYASAL BİR MESELEDİR”

Barış, halk sağlığının ön koşuludur. Savaşın sürdüğü hiçbir toplumda sağlık hakkı gerçek anlamıyla uygulanamaz.

ANA DİLDE SAĞLIK HAKTIR

Ana dilde sağlık evrensel bir haktır. Hem tedavide hem ruh sağlığında hem de topluluk yaralarıyla yüzleşmede dil belirleyicidir. Kadın özgürlüğü toplumsal özgürlüğün temelidir. Kadınların sağlık hakkına erişimi çok yönlü baskılar nedeniyle sınırlanmaktadır. Hapishaneler toplumsal sağlık krizini derinleştirmektedir.
Hasta mahpuslar ve tecrit politikaları acilen ele alınmalıdır. Eko kırım toplumsal sağlığı doğrudan tahrip eder. Doğanın sağlığı ile toplumun sağlığı birbirinden ayrı düşünülemez.”

SAĞLIK ALANINDA YAŞANAN SORUNLAR

Çalıştayın ortak tespitlerini aktaran Can, barışın olmadığı yerde sağlığın da olmadığını vurgulayarak, “Uzun yıllar süren çatışmalar, zorunlu göçler, çevresel yıkım, anadilin yasaklanması, sağlıkta piyasalaşma, toplumsal sağlığı derinden yaralamaktadır. Bu nedenle sağlık alanında yaşanan tüm eşitsizlikler sadece teknik değil, siyasal ve yapısal bir sorunun sonucudur. Sağlık hakkı, sadece sağlık hizmetlerine erişim değil, aynı zamanda toplumsal adaletin ve barışın sağlanması için de hayati öneme sahiptir” diye konuştu.

Barışın ancak eşitlik, adalet, anadil, ekolojik yaşam özgürlüğü temelinde mümkün olduğunu belirten Can şunları söyledi:

“Barış, sağlıklı toplumu doğurur. Toplumsal sağlığın yeniden inşası için savaş politikalarının son bulması gerekir. Sağlık hizmetinin demokratikleştirilmesi, anadilde sağlık hakkının tanınması, yerel iradenin güçlendirilmesi, kadın özgürlüğünün toplumsal ilke olarak benimsenmesi, hapishanelerdeki ihlallerin sona erdirilmesi, travma ile yüzleşme mekanizmalarının kurulması zorunludur.”