SES’İN ANAYURDA VEFASI: PERVİN ÇAKAR

Pervin Çakar’ı Güneydoğu Ekspres okurları da şehrin ilgili kamuoyu da tanıyor sanırım. Hala tanımayan kalmışsa, günümüzde artık gündelik hayatımızın ayrılmaz parçası haline dönüşen sosyal medyada sıradan bir tarama ile tanışık olurlar diyeyim.

Abone Ol

Ünü hayli yaygın soprano/opera sanatçısı Pervin Çakar çeyrek asır evvel kendisinin adeta el yordamı ve özel çabası ile Diyarbekir’den İtalya’ya uzanan sanat yolunun taçlanan başarısını geçtiğimiz günlerde projesiyle şehre taşıdı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne projesini önererek operaya ilgi duyan yetenekli gençlerle buluşarak onlara yol açıcı oldu.

Birkaç günlük projesinin final gecesinin hemen ertesi günü suriçinin kadim mekânlarından Eski, Süryani Kızlar Mektebi (DİTAV kültür sanat evi)’nde buluşup sohbet ettiğimizde gençlerle buluşmasının heyecanı hâla sımsıcaktı.

Kimi şehirler kadim zamanların kıymet bilenlere emanetidir. İşte, o kadim zamanlardan kalma demlerin, güzelliklerin, yaşanmışlıkların usta ellerce-akıllarca derlenip-toparlanıp, harlanıp-tütsülenip, harmanlanışının halden anlayanlara sunulan hâli misalidir an’a dair kültürel-sanatsal performanslar…

Farklı şekillerde şehrin sunumu zuhur edince huzur bulursunuz, içiniz ısınır, ruhunuz ferahlar ve “iyi ki…” der devamını gözlerinizi yumarak içinize derununuza akıtırsınız.

Sonra hayal edersiniz ve hayaliniz size geçmişte kalan bir gerçeklikle eşlik eder; sanki o gerçeklik içi kalaylı bakır bir tasta sunulan “ava zelal” misali hamravat suyu gibidir. Ya da dövme bakır bir sini'yeserili pestil, ceviz, badem, kesme, sucuk misali kış gecesi ikrâmıdır.

Ve sonrası kelamdır ahir zamanlardan kalan bir geleneğin musikiyle teşne şevbihêrkinde*.

Şehir; onca zulme, gadre, kıyıma, yıkıma, telefata ve kimliklerinden yoksun düşürülmelere uğratılmış olsa da küllerinden yeniden doğmaya gayret etmeye çabalamaktadır.

Bazen, evet evet bazen hiç beklemediğiniz ama “olur mu olur” diye umut ettiğiniz bir yerden çoklu ses ve bin nefes, ahenk olarak çıkar ve "ben buradayım işte, sesime ses ol, duy beni" der şehrin göğerdiği yerinden coğrafyanın sesi / sesleri.

Evet işte çoğumuz önce sosyal medyada sesin ve sesin sahibinin güzel ahengini dinleyip izledik. Hikâyenin odağına yerleşik olan uluslararası opera sanatçısı Pervin Çakar’ı.

Pervin Çakar’ı önceki paragraflarda tadımlık birkaç cümleyle anlatmaya çalıştığım coğrafyanın çok sesli ve çok kültürlü şehrinde ilk musiki kültürü ve eğitimini alıp Avrupa’ya çok zorluklara katlanarak gidişinin elbette tanığıyım. İtalya’da, Almanya’da sanat kariyerini geliştirmiş. Ünü büyük sahnelerde izleyicisi / dinleyicisi ile buluşmuş bir sanatçı.

Operanın literatüründeki batı dilleriyle yetinmeyip kendi anadili Kürtçe ve Kürtçenin komşu dillerinde de ses veren bir sanatçı artık Pervin Çakar.

İyi ki Pervin Çakar’ın genç yeteneklerle buluşup deneyim paylaşımı ve cevheri keşfedip yollarını açma ve onlara güven verme azmine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kapı açmış oldu.

17 Ekim 2025’te Pervin Çakar şehirde sahne alacak. Şimdiden o akşamı kapadık programa…

Belki de sözü Pervin Çakar’ın yorumladığı Mem û Zîn destanının bir parçasına bırakmak en doğrusu.

“Zînbifindê re dipeyive

Dem, şem'edi kir jiboxwedemsaz

Ey hemser û hemnişîn û hemraz

Herçendîbisohtinewekîmin

Emma ne bigotinêwekîmin

Ger şibhetemin te jibigota

De minbixwe dil qewî ne sohta…”**

*Şevbihêrk: Kürt geleneksel kültüründe sözlü-musikili birlikte geçirilen gece…

** Zîn’in muma seslenişidir: Bazen mumu kendine ederdi muhatap.

Ey sır ve dinginlik arkadaşım, baş yoldaşım

Gerçi yanmak yönünden de benim gibisin sen

Fakat sohbet yönünden benim gibi değilsin

Eğer sen de benim gibi konuşsaydın,

Benim gönlüm de fazla yanmazdı…