Her yılın sonunda olduğu gibi bu yıl da “geride kalan” ile “beklenen” arasındaki mesafe üzerine düşünürüz. Oysa hayat, takvim yapraklarından daha inatçı bir gerçeklikle akmaya devam eder. Yeni yıl, çoğu zaman bir sıfırlanma hissi yaratır. Ekonomide, siyasette, bireysel hayatta…
Ancak gerçek sıfırlanmalar takvimle değil, yüzleşmeyle olur.
Sorunlar sadece ad değiştirir; çözülmeyen her mesele, yeni yılın ilk gününe devredilir. 2024, toplumun geniş kesimleri için “idare etme” yılıydı. Enflasyonun gölgesinde yapılan alışverişler, ertelenen hayaller, küçülen planlar. Vitrinlerdeki kalabalıklar refahın değil, belirsizliğin işaretiydi.
İnsanlar büyük hedeflerden vazgeçtikçe, küçük mutluluklara daha çok sarıldı. Bu da bize bir kez daha şunu gösterdi: Ekonomi yalnızca rakamlardan ibaret değildir; ruh halidir, beklentidir, güvendir. Yeni yıla girerken en çok ihtiyaç duyulan şey temenniler değil, tutarlılıktır.
Söylenenle yapılan arasındaki mesafenin kapanmasıdır. Çünkü toplum artık vaatlerden çok sonuçlara bakıyor. Güzel cümleler değil, gerçekçi adımlar istiyor.Yeni yılın asıl anlamı; her şeyin bir anda düzeleceğine inanmak değil, neyin düzelmediğini dürüstçe kabul edebilmektir. Umut, ancak bu farkındalıkla değer kazanır. Aksi halde her yeni yıl, bir öncekinin tekrarı olmaktan öteye geçemez.Takvim değişti.
Şimdi sıra zihniyetlerde ve tercihlerde.