HABER-Ceren AKYIL
TJA(Tevgera jinen Azad), Afganistan’da Taliban rejiminin kadınlara dönük eğitim, sağlık ve yaşam hakkı gibi birçok yasaklara ilişkin açıklama yaptı. Yapılan ortak açıklamada, “Afganistan’da kadınların yaşam hakkı, eğitim ve sağlık hakkı, kamusal varoluşu sistematik yasaklarla hedef alınmaktadır. Üniversitelerden uzaklaştırmalar, tıp eğitimine erişimin engellenmesi, kadın yazarların eserlerinin müfredatlardan çıkarılması, kamusal görünürlüğün yasaklanması; yalnızca bireysel hakların değil, toplumsal geleceğin de açık bir biçimde gaspıdır” denildi.
“KADINI TOPLUMDAN, YAŞAMDAN KOPARMAK ADINA SİSTEMİK BİR BASKIDIR”
Kadınlara yönelik saldırılar her coğrafyada farklı biçimlerde görünse de, öz itibariyle ortaktır. Kadını toplumdan, yaşamdan ve özgür gelecekten koparmak adına sürdürülen bu sistematik baskıya karşı Afganistan’da yükselen kadın direnişi; Rojava’dan Avrupa’ya, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya uzanan kadın özgürlük mücadelesinin kesintisiz bir parçasıdır. Afgan kadınlara dayatılan yasaklar yerel idari düzenlemeler değil; tarihsel sömürü ilişkileriyle, erkek egemen devlet şiddetiyle ve küresel eşitsizliklerle örülmüş iktidar yapılarına dayanmaktadır. TJA olarak kadın özgürlük paradigmamızdan aldığımız güçle yürüttüğümüz mücadelede, Afgan kadınlarla dayanışmayı ilkesel ve tarihsel bir sorumluluk olarak görüyoruz.
ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI
Birleşmiş Milletler ve ilgili tüm uluslararası mekanizmaların Afganistan’da kadınlara yönelik geliştirilen yasakçı politikaları açık bir insanlık suçu olarak tanınması ve bu suçlara karşı bağlayıcı kararlar almakla yükümlü olduğunu unutmaması gerektiğinin altı çizilen açıklama şu ifadelere yer verildi:
“Bölgesel hükümetler ve diplomatik kurumlar, kadınların temel haklarına erişimini güvence altına alacak etkili baskı ve izleme mekanizmalarını ivedilikle devreye sokmalıdır. Enternasyonal kadın mücadelesini büyütmek, sözümüzü ortaklaştırmak ve erkek egemen zihniyeti teşhir ederek tüm kadınlar için özgür ve eşit bir yaşamı mümkün kılmak, hepimizin tarihsel sorumluluğudur. Nasıl ki Rojava’da kadınlar, erkek egemen zihniyete karşı özgürlük mücadelesinin öncüsü olduysa; bugün Afganistan’da yükselen direniş de aynı özgürlük hattının bir parçası, aynı sözün devamıdır. Kadın özgürlük mücadelesi, sınırları da iktidar biçimlerini de aşan bir tarihsel hafıza ve dönüştürücü bir cesaretle yol almaya ve büyümeye devam edecektir. Biliyoruz ki, kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez.”