“YAŞADIM” DEMEK İÇİN NE YAPILMALI

Her gün yeni bir sabaha uyanıyoruz.

Abone Ol

Bazen aceleyle hazırlanıp koşar adımlarla evden çıkıyor, bazen hiçbir şey yapmadan geçen bir günün içinde kayboluyoruz.

Peki gerçekten yaşıyor muyuz?

Yoksa sadece hayatta kalmaya mı çalışıyoruz?

“Bu hayatta yaşadım” diyebilmek, yalnızca nefes almakla, günleri takvimden silmekle mümkün değil.

Yaşamak, kalbinin attığını hissetmek, içinden geçenleri cesurca dile getirmek, bazen gülmek kadar ağlamayı da göze almaktır.

Yaşadığını anlamak için önce kendine şunu sormalısın:

“Bu hayatta neye cesaret ettim?”

Riski göze almadan yaşanmaz.

Birçok insanın hayalleri, “ya başaramazsam” korkusuyla gömülür.

Oysa yaşamak biraz da düşmek, yanılmak ve yeniden denemektir.

Konfor alanında bir ömür geçirmek güvenlidir belki ama gerçek bir yaşam hikâyesi çoğu zaman konforu değil, cesareti anlatır.

Hayatın tam ortasında, korkularının üstüne yürümek, "yaşadım" diyebilmenin en haklı gerekçelerindendir.

Peki sevmeden yaşanır mı?

Gerçekten yaşadığını hissetmek istiyorsan sev.

Bir insanı, bir hayvanı, bir manzarayı…

Belki de sadece kendini.

Sevmeden geçen bir ömür eksiktir.

Kalbine dokunan şeyler bırak izini.

Yaşamak, iz bırakmaktır çünkü.

En çok da kalplerde...

“Yaşadım” diyebilmek için anı biriktir, nesne değil.

Mal biriktirmek kolaydır; asıl zenginlik anı biriktirmektedir.

Bir deniz kıyısında içilen çayın hatırası, hiç tanımadığın biriyle ettiğin samimi bir sohbet, bir gün batımında hissettiğin huzur…

İşte bunlardır “yaşadım” dedirten.

Ve en önemlisi…

Kendin olmadan olmaz.

Toplumun kalıplarına sıkışmadan, sana dayatılan hayat yerine kendi rotanı çizerek yaşamalısın.

Çünkü başkalarının beklentileriyle şekillenmiş bir ömür, sana ait değildir.

Oysa yaşamak, kendin olmaktır.

Kırılmak pahasına, yalnız kalmak uğruna da olsa…

Sonuç mu?

Bu hayatta yaşadım diyebilmek için illa büyük başarı hikâyelerine, servetlere ya da unvanlara ihtiyacın yok.

Bazen bir çocukla göz göze geldiğinde hissedilen saf mutluluk yeterlidir.

Bazen de hiçbir şey söylemeden yan yana oturabildiğin biriyle geçen dakikalar…