Zerzevan’da kurulan merkez, Diyarbakır’ın hafızasını ayağa kaldırıyor

Diyarbakır, binlerce yıllık tarihiyle yalnızca taşlardan ve surlardan ibaret bir şehir değil, aynı zamanda bir hafızanın taşıyıcısı.

Abone Ol

Bu hafızanın en çarpıcı duraklarından biri olan Zerzevan Kalesi için Dicle Üniversitesi bünyesinde kurulan Uygulama ve Araştırma Merkezi, işte tam da bu nedenle sıradan bir akademik adım olarak görülmemeli.

Roma döneminin en önemli askeri yerleşimlerinden biri olan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Zerzevan Kalesi, yıllardır yürütülen kazılarla sadece arkeoloji dünyasının değil, Diyarbakır’ın da kaderini değiştiren bir alan haline geldi. Ancak bugüne kadar bireysel çabalar, proje bazlı çalışmalar ve sınırlı kurumsal yapı içinde ilerleyen bu süreç, yeni merkezle birlikte artık bilimsel ve sürdürülebilir bir zemine kavuşuyor.

Kurulan merkez, arkeolojik kazıların ötesinde çok disiplinli bir anlayışı temsil ediyor. Arkeoloji, tarih, mimarlık, sanat tarihi ve turizmi aynı masada buluşturan bu yapı, Zerzevan’ı yalnızca “kazılan” değil, “anlaşılan, korunan ve anlatılan” bir mirasa dönüştürmeyi hedefliyor.

Bu da Diyarbakır için çok kritik bir eşik anlamına geliyor.

Çünkü kültürel miras, ancak bilimle desteklendiğinde ve doğru politikalarla korunduğunda geleceğe taşınabilir. Aksi halde geçmiş, ya tahrip olur ya da turistik bir dekorun parçasına indirgenir.

Zerzevan Kalesi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin asıl değeri de burada ortaya çıkıyor; Bilgi üretmek, bu bilgiyi kayıt altına almak ve kamuoyuyla paylaşmak. Merkezin bir diğer önemli misyonu ise Diyarbakır’ın ulusal ve uluslararası görünürlüğüne katkı sunacak olması.

Zerzevan, son yıllarda artan ziyaretçi sayısıyla zaten bir cazibe merkeziydi. Ancak akademik çalışmalarla desteklenen, koruma bilinciyle yönetilen ve doğru tanıtım stratejileriyle sunulan bir Zerzevan, Diyarbakır turizmi için çarpan etkisi yaratabilir. Bu noktada Yükseköğretim Kurulu’nun ve Dicle Üniversitesi’nin attığı adım, üniversitelerin bulundukları şehirle nasıl bütünleşmesi gerektiğine dair de güçlü bir örnek sunuyor.

Üniversite, sadece diploma veren bir kurum değil; kentin hafızasını okuyan, koruyan ve geleceğe yön veren bir aktör olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Zerzevan Kalesi için kurulan bu merkez, bir binadan ya da tabeladan ibaret değil. Bu merkez; Diyarbakır’ın tarihine sahip çıkma iradesinin, bilimle koruma anlayışının ve kültürel mirası kalkınmanın bir parçası olarak gören yaklaşımın somutlaşmış halidir. Bugün atılan bu adım, yarın Diyarbakır’ı sadece geçmişiyle anılan değil, geçmişini doğru okuyan ve geleceğe taşıyan bir şehir haline getirebilir.

Zerzevan’da yükselen bu bilimsel yapı, belki de Diyarbakır’ın en sessiz ama en güçlü hamlelerinden biridir.