"Ben Türk'üm ama çevremde çok sevdiğim Kürt arkadaşlarım var. Ben de Kürtçe şarkıları dinliyorum" gibi cümleleri youtube başta olmak üzere girdiğiniz birçok yerde Kürtçe şarkıların altında yorum olarak görebilirsiniz.

Çok dürüst faşistler olduğu gibi gizli faşistler de az değil. Bu gizli faşistler, açık faşistlerden daha çok midemi bulandırıyor. Her seferinde üst kimliği vurgulama gereği aslında bir ezikliğin de göstergesidir.

Dersim'in kayıp kızları meselesini biliyorsunuz. Bununla ilgili belgeseller çekildi kitaplar da yazıldı. Sistemin Dersimlileri kendisine benzetmek için neler yaptığını hepimiz biliyoruz. Bir kısmı zorlu tehcire maruz bırakıldı, bir kısmı katledildi, bir kısmı ise yaşananları görünce gönüllü olarak sistemin çarkını çevirmeye başladı. 

Psikologlar ve sosyologların  Stokholm Sendromu dedikleri bir de teori var. Celladına aşık olma meselesi aslında çok derin bir mevzudur. Çok basit ve sıradan gibi geliyor ama öyle değil. Bütün toplumsal alanlarını ve yaşam biçimlerini belirler. Hegel'in Köle-Efendi Diyalektiği de buna benzer durumlar için vazgeçilmez bir tanımdır.

Ben de Türk'üm ama,

Ben de Müslümanım ama,

Benim de Kürt arkadaşlarım var ama,

Benim de Ermeni arkadaşlarım var ama,

Benim de Alevi arkadaşlarım var ama,

Ben de Türküm ama Kürtçe şarkı dinlerim,

Şıvan o kadar güzel söylüyor ki hiç anlamasam bile ben de dinliyorum,

Benim de eş cinsel arkadaşlarım var ama,

İşte bu son cümle henüz kurulamadı.

Ama zıkkımın kökü… İşte bu tür cümleleri kuran varsa çevrenizde ilk olarak onlara acıyarak bakın. Sonra eğer onları bu cümlelerden alıkoyacak bir sabrınız ve metanetiniz yoksa yavaşça uzaklaşın. Çünkü eğer sabırlı değilseniz ikinci aşama olarak kendinizi bir yerden atma ihtimaliniz çok yükselir.

Bu kişilere kurdukları cümlelerin sıkıntılı olduğunu söylediğinizde sizi ilk olarak marjinal ya da aşırı olarak yaftalayacaktır. "Kürtlüğü'nü bu kadar abartma ya" diyecek, "Alevi'sin ama sen de çok abartıyorsun ya" diyecek. Üçüncü ve dördüncü cümleleri kurma imkanı verdiğiniz andan itibaren "aslında sen yoksun ben sana varsın dediğim için varsın" kokan cümleler akın akın hücum etmeye başlayacak.

Bu kişilerin beslendiği bütün kaynaklar onları doğrular, çünkü seni değil. Yetiştiği eğitim sisteminde sen sadece tahtadaki tebeşir tozundan ibaretsin. İzlediği tartışma programlarında sen sadece oy oranlarına etki edebilecek bir faktörden ibaretsin. Bu sistem bu çarpık kişiliği yetiştirmek için yüz yıldır çalışıyor. O kadar komplike bir şekilde çalışıyor ki aklın hayalin ermez.

Sen 'bile' yeri gelir zihin altına işlenmiş bu cümleleri farkında olmadan kurduğunu görürsün bir gün. Bu sistem, tıpkı erk sistemin kadın üzerine kurduğu kötümser yapının bir yansıması gibidir. "Bu kadın kadar olamadın", "Bu kadın bile senden daha iyi yapıyor" gibi cümleler hemen aklınızın bir yerine geldi değil mi?

Evet, Bekir'i çok kızdırmışlar diyeceksiniz. Çok kızdım. Hep de bunları görünce kızıyorum. Youtube'de her Kürtçe şarkı dinlemeye karar verdiğimde alta ki yorumlara bakıp kızıyorum. Sokakta sohbet ettiğimde bu kişileri gördüğümde kızıyorum. Ben onların amaaaaalarla başlayan bir arkadaşı olmak istemiyorum.

Siz olmak istiyor musunuz?