CHP’de Ocak ayının başında başlayan ilçe kongrelerinin akabinde Diyarbakır 37. Olağan İl Kongre sürecini geçen hafta sonu tamamlanmış oldu.

Yakından takip ettiğim geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen CHP İl Kongresi’nde, uzun süre görüşemediğim partili dost ve arkadaşlarla hasret giderme olanağı elde ettim.

CHP Diyarbakır İl Kongresi izlenimleri;

Kongre Dağkapı'da bulunan bir otelin salonda yapıldı. Salon hınca hınç dolu idi. Katılanların çoğu genç ve orta yaşlı geneli orta sınıf ve rengarenk şahsiyetler bir araya gelmişti. Bir birine iltifat, bir birine ikramlardan bulunmak için adeta bir yarış havasındaydı insanlar.

Kongrenin başlama saati 10.00 olduğunun bildirilmesiyle, bütün misafir ve delegeler saat 10.00’da salonda hazır bulundu. İki aday yarışıyordu, kimi çalışmalarını, kimi özgeçmişini, kimi geleceğini açıkladı. Görevdeki yönetimin çalışma, hesap, denetim raporları sunulurken hiçbir delege veya misafir bunlarla ilgilenmedi, dinlemedi, eleştirmedi, söz almadı.(!)

Herkesin kafasında delege kapma projeleri, hangi listenin seçileceği vardı.

CHP’nin kuruluş amacı; Halkın her türlü sorunlarını düşünen (Ziraat, sanat, ticaret, sağlık, eğitim, ekonomi vb.) önlemler alan, içinde bulunulan çevrenin isteklerini alan, bunları icra makamlarına iletendir. Yani vatandaşın hayatıyla, geleceğiyle, rahatıyla ilgili konuları görüşmek olmalıydı. Söz alan iki başkan adayı dışında hiç bir ilçe başkanı, hiç bir delege kalkıp sıkıntılarını dertlerini anlatamadılar, oysa bu coğrafya da yaşayan ve siyasetle uğraşan herkesin derdi vardır diye düşünüyorum. Sizi dertsiz, sizi kedersiz görmek ne güzel...

İlçe delegelerinden temsilciler kendi yörelerinin dert ve taleplerini bildirmeli, dosyalar birleştirilmeli idi. Tek dert liste yarışları oldu. Yıllardır bu listelere girdin de hangi derdini, hangi sorunun çözdün. El kaldırıp, indirme dönemi bitmiştir. El kaldırıp, indireceğinize elleriniz hesap sormak için kalkmalı ülke siyasetinde yeni vizyonlar geliştirmek için kalkmalı o eller.

Seçimler başladığında birçok dava arkadaşı eski dostlarını terk etti. Hesaplar şaştı, eldeki ipler çürük çıktı. 120 delege dert ve isteklerini söylemedi. Ama sandıkta oylarını kullanarak gelecek yöneticilerini belirlediler. Delegelerin çoğu ilçe kongrelerini yapan eski yönetimde yana oylarını kullandılar.                                 kadın hakları ve kadına verilen değer oy kullanma sırasında kadına öncelik vermeyen erkek egemenliği sandıkta da kendini gösterdi.

Oy verme işlemleri sırasında yapılan anonslar dikkate alınmadı. Erkek seçmenler ön sırada yer alırken kadınlar, yine ikinci sınıf muamelesine maruz kaldı.

Yani anlayacağınız "eski tas, eski hamam" sözleri aklıma geldi.

İşadamı ve babacan olan Abdurrahman Aslan bey, beyefendi kişiliğiyle tanıyorum, donanımlı, eğitimci ve iş insanı kimliğiyle tanınan mütevazi bir beyefendi. Değerli abim Abdurrahman Aslan ve arkadaşlarını kutlayıp, bundan sonra da başarılara imza atacağına inancım tamdır.

Bundan sonra Atatürk’ün sözleri düşünülerek “Tarih bir milletin kanını, hakkını, varlığını inkar edemez.” “Geçmişine silah çeken, geleceğini topa tutar.” Geçmişten örnek alınarak, tarih incelenerek çalışmalar başlatılmalı, gençlere, kadınlara daha fazla imkanlar verilmeli, ilçe dertleri dosyalanmalı, gerekli çalışmalar planlanmalı, 2020’ye hazırlanmalıdır. Görev ağır ama üstesinden gelinecektir.

CHP'ye Kadın Başkan

CHP Diyarbakır İl Örgütünün yeni Başkanı Gönül Özel oldu. Özer seçime katlan 115 delegeden 65’inin desteğini aldı.

CHP Diyarbakır İl Örgütünün başına bir kadın geçti. Merkezden atanan ve kongre sürecini yönetmekle görevlendirilen Abdurrahman Aslan’ın karşısında adaylığını açıklayan Gönül Özel, 120 delegeden 65’inin oyunu alarak 37’inci Olağan Kongrede CHP Diyarbakır İl Başkanı seçildi.

Bölgede özellikle kürt sorununun merkezi ilimizde yapılan veya yapılması gereken, demokratik siyaseti ön planı alıp savaş dili ve siyasetine son verme çabası adına önemli bir kongre olabileceğini düşündüğüm kongre sonuçlandı.

Partiler halkın üstünde, halktan kopuk bürokratik bir yapıya büründüğünde kendini tekrar eden ve gittikçe kronikleşen sorunları çözmek yerine sadece söylem veya programlarında bulanan klişeleşmiş sözcüklerin dışında bir sonuç çıkaramayacağı tartışılmayacak kadar görünürdür artık.

Cumhuriyet Halk Partisi il ve merkez yönetiminin de hem Kürt sorununa, hem de derinleşen yoksullaştırılmaya karşı elini masaya vurma zamanı geldi, geçiyor.

Umudum ve beklentimi dile getirerek  yeni yönetime başarılar dilerim…