Sedat IRMAK

DİYARBAKIR- Hürriyet ve Denizbank işbirliği düzenlenen Tarım Zirvesleri Aydın, Kars, Antalya ve Edirne'den sonra Diyarbakır'da gerçekleştirildi.

 

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Öğretmenevi'nde düzenlenen zirveye, Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır Ticaret Borsası (DTB) Başkanı Engin Yeşil, Hürriyet Gazatesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar, Demirören Medya Gazete Reklam Satış Grup Başkanı Gürcan Korkmaz, Denizbank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak, ile Adıyaman, Şanlıurfa, Mardin'den gelen çok sayıda çiftçi katıldı.

 

Tarım Zirvesi'de konuşan Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, , bölgede oluşan huzur ve güven ortamına vurgu yaparak, ekonomik ve sosyal kalkınmanın önemine vurgu yaptı.

 

“Diyarbakır tarımsal üretimin merkezlerindendir”

Vali Güzeloğlu, "21 yaşındaki Denizbank'ın 70 yaşındaki Hürriyet ile 10 bin yaşındaki Diyarbakır'da bu zirveyi düzenlemesi çok güzel. Tarım, eğer konuşulacaksa, bir zirve olacaksa bunun en doğru adreslerinden biri Diyarbakır'dır. Bugün Diyarbakır Türkiye'nin tarımsal üretiminin merkezlerindendir. Ürün fiyat belirleme gücünü sahip etkileme merkezidir. Diyarbakır bilinen insanlık tarihinin 10 bin yıldan bu yana üreten bir ildir. Aynı zamanda kültür, ilim ve irfanda da bilge şehirdir. Her yönüyle bölgesini taşıyan bir merkezdir. Diyarbakır ele alınması gereken bir zenginliktir” dedi.

 

"Önceliğimiz ekonomi ve sosyal kalkınmadır"

Öncelikli olarak ekonomik sosyal kalkınma olduğunu belirten Vali Güzeloğlu, “Huzur ve güven ortamının sağlanmasını ardından önceliğimiz ekonomi ve sosyal kalkınmadır. Diyarbakır'da bu konuları konuşmak demek tüm boyutlarıyla meseleyi ele almak demektir. Tarım hem ilimizin hem de bölgenin en önemli gerçeğidir. Stratejik bir sektördür tarım. Nüfusuna yeter gıdayı üretmek çok önemlidir. Hiçbir ülke tarımsal üretiminin sadece ekonomik bir faaliyet olarak göremez. Tarımın en önemli meselesi, bilgi temelli bir üretim anlayışının oluşması, teknoloji ve tarımın birleşmesidir. Sahip olmak değil verimli kullanmak gereklidir, önemlidir. Bilgiyi tarıma taşıyamazsak üretim yöntemlerinde 10 bin yıl öncesinden çok büyük şeyler değişmemiştir. Kooperatif ve birlikler tarımda güçlenmezse rekabet koşulları oluşamaz ve rekabet edemezsiniz. Üründe sadece verimi arttırmak yetmiyor. Ürünü bir markaya dönüştürmeliyiz" ifadelerini kullandı.

 

“5 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı yapıldı”

Türkiye'nin 2017 yılında gerçekleştirdiği toplam ithalat değerinin yaklaşık 234 milyar doları bulduğunu ve bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını tarım ürünlerinin oluşturduğunu belirten DTSO Başkanı Kaya ise, “2016'da ise Türkiye toplamda 199 milyar dolara varan bir ithalat kapasitesine sahipken, tarım ürünlerinin bu kapasite içindeki değeri 4 milyar dolar seviyesindeydi. 2018 ilk 3 aylık dönemde tarımda ithalat patlaması olmuş. 2018 Ocak-Şubat-Mart döneminde kırmızı et ithalatında yüzde 675, canlı hayvanda yüzde 142, buğdayda yüzde 148 artış olmuş. Koyun ithalatında aynı durumdayız. 2018 Mart ayı itibarıyla 125 bin baş koyun ithal edilirken, geçen yılın ilk 3 ayında 4 bin 466 baş koyun ithalatı yapılmış. Tamı tamına 28 kat artış olmuş. Geçen yıl toplamda 18 bin 879 ton büyükbaş hayvan eti ithalatı yapılırken, 2018 Mart ayı itibarıyla 12 bin 714 ton büyük baş hayvan eti ithal edilmiş. Geçen yılın ilk üç ayında 801 bin ton buğday ithal eden Türkiye, 2018'in ilk 3 aylık döneminde 1 milyon 987 bin ton buğday ithal etmiş. Buğday ithalatındaki artış ilk 3 ayda yüzde 148 olmuş. 2017 yılında toplamda 5 milyon ton buğday ithalatı yapılmış. Buğday alanlarındaki daralma saman üretimine de yansıyınca saman ithalatı da artmış. Saman ithalatı 2013 yılında miktar olarak 64 bin ton değer olarak 14,2 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 2017 yılında 25 bin ton saman ithalatı için 3.8 milyon dolar ödenmiş. Türkiye, 2018'in ilk 3 aylık döneminde 230 bin ton pamuk ithalatı karşılığında 412,1 milyon dolar öderken, geçen yılın aynı döneminde 187 bin ton pamuk ithalatı için 322,8 milyon dolar ödenmişti. Pamuk ithalatı geçen yılın ilk 3 ayına göre yüzde 23 arttı. Yani genel anlamda tarım ve hayvancılıkta hangi kalemi ele alırsak alalım, ithalatın rakamlarının hızla artığını görebiliyoruz. Dört iklimi aynı anda topraklarında yaşayan ülkemiz için bu durum bir şeyleri yanlış yaptığımızı bize gösteriyor” dedi.

 

“Diyarbakır ürünlerinde üretim üssü”

Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğünün 2013 yılı verilerine göre ise kentin toplam tarım arazisinin 625 bin hektar olduğuna altını çizen Kaya, “Bunun da ancak 166 bin hektarı sulanıyor. Ve tabi en büyük pay da halk sulaması, yani çiftçinin kendi imkanları ile yaptığı sulamadır. Devlet sulaması sadece 37 bin hektar. Vatandaş kendi göbeğini kendisi kesiyor.Oysaki Diyarbakır sahip olduğu kimi ürünlerde Türkiye’nin üretim üssü. Kırmızı mercimek üretiminde 1’incisi sıradayız. Buğdayda 3’üncü, kütlü pamukta 4’üncü sıradayız. Ve en önemli bir sanayi ham maddesi olan ipek böcekçiliğinde ülkenin en büyük üreticisiyiz. Bunun öncülüğünü de odamız ve borsamız yaptı. Ama nedense bu başarımızı ekonomik anlamda bir kazanıma dönüştüremiyoruz. Kırmızı mercimek ve unu bile ithal eder durumdayız. Hayvancılığımızın durumu daha vahim. Bu konuda, kente en önemli beklenti 240 bin hektar alan sulayacak olan Silvan Barajı ve bağlı sulama barajlarının bir an önce bitirilerek Diyarbakır toprağının suyla buluşturulmalıdır. Dicle, Kral Kızı ve Silvan Baraj ve sulama kanallarının bitirilmesi ile 400 bin hektar alan sulamaya açılacaktır. Bu rakam bu kent için çok önemli bir dönüşümün başlangıcıdır. Sanırım bu alanda bütüncül bir politikanın oluşturulması için hep beraber yeni bir çalışma başlatmak zorunluluğumuz var” diye ifade etti.

 

“GAP ekonomik hasılayı 4,5 kat artıracaktır”

GAP’ın sulama projeleri tamamlandığında, şimdiye kadar devlet eliyle gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan daha sulu tarıma açılmış olacağını belirten Kaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) alanın Türkiye’nin yüzde 9,4’üne tekabül ediyor. Bu alan büyüklüğü İngiltere’nin yüzde 30’una, Hollanda’nın yüzde 76’sına tekabül ediyor. Ve biz ülke olarak Hollanda’dan tarımsal ürünün yanı sıra canlı hayvan ithal ediyoruz. Türkiye’de yaklaşık 28 milyon hektar alan işlenmekte olup, bu alanın yüzde 11,4’ü ile ülkenin su potansiyelinin 1/4’ü GAP Bölgesi’nde yer almaktadır. GAP Projesinin tamamlanmasıyla ortaya çıkacak yüksek tarım ve sanayi potansiyeli ile bölgede ekonomik hasılanın 4,5 kat artması ve yaklaşık 3,8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanacağı öngörülmüştü. Ancak sulama projelerinin gerçekleştirilememiş olması, aşırı ve bilinçsiz sulamalar, öngörülen ürün deseninin gerçekleştirilememesi ve etkin pazarlama kanallarının oluşmaması gibi nedenlerle bu beklenti maalesef gerçekleşememiştir. Bölgede 7,5 milyon ha alanının 3,2 milyon hektarlık kısmı tarımsal faaliyetlere elverişlidir. Bilindiği gibi sulama GAP’ın en önemli altyapı yatırımlarından biridir. Yaklaşık 2,1 milyon hektarlık brüt alan sulama potansiyeline sahiptir, bu da Türkiye’nin ekonomik olarak sulanabilir arazisinin yüzde 20’sine karşılık gelmektedir. Bölge’de, 2017 yılı sonu itibariyle Fırat-Dicle Havzası’nda toplam 547 bin 333 hektar alan sulamaya açılmıştır. 197 bin 969 hektar alan da halen sulama şebeke inşaatı devam etmekte olup, 1 milyon 54 bin 699 hektar alan proje ve planlama aşamasındadır. DSİ tarafından yürütülen sulama projelerinin yüzde 30,3’ü işletmededir. Türkiye’nin bölgesel kalkınmaya yönelik en büyük yatırımı olarak tanımlanan GAP’ın sulama projeleri tamamlandığında, şimdiye kadar devlet eliyle gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan daha sulu tarıma açılmış olacaktır. Böylece projenin tamamlanmasıyla ortaya çıkacak yüksek tarım ve sanayi potansiyeli ile bölgede ekonomik hasıla 4,5 kat artacak ve bununda istihdama önemli katkısı olacaktır. GAP kapsamındaki sulama projelerinin tamamlanması ile ,birçok tarımsal üründe yüzde 100’lere varan bir üretim artışı yaşanacağı bekleniyor. Buna bağlı olarak da tarıma dayalı sanayiler ile GAP Bölgesi endüstriyel üretimde de büyük öneme sahip olacaktır.”

 

“ÖTV ve KDV bir an önce düşürülmeli”

Bu veriler ve bilgiler çerçevesinde bazı önerilerde de bulunmak istediğini belirten Kaya, “Tarımsal üretimi arttırmak amacıyla çiftçilere yönelik devlet destekleri üretim endeksli artırılmalı. Girdi maliyetlerini arttıran ana unsurlardan olan gübre ve akaryakıt fiyatları ve bunlara bağlı ÖTV ve KDV bir an önce düşürülmeli. Çiftçilere yönelik krediler uzun vadeli ve düşük faizle verilmeli. Kırsal kalkınmayı teşvik edecek hibe programlarına daha fazla kaynak aktarılmalı ve bu konuda çeşitlenmeye gidilmeli. GAP kapsamında yapımı devam eden sulama amaçlı projelere yeterli kaynak aktarılarak ivedilikle tamamlanmalı. Hayvancılığın geliştirilmesi için mera ıslah çalışmaları arttırılmalı ve köye dönüş ile birlikte bu değerlendirilmeli. Su ve toprağın doğru kullanımı konusunda eğitim, modern üretim teknikleri ve kooperatif tipi örgütlenmeler olmazsa olmaz olarak yapacağımız işlerin başında geliyor.”

 

"1.1 milyon kişiye erişiyoruz"

Demirören Medya Gazete Reklam Satış Grup Başkanı Gürcan Korkmaz da, tarımın Türkiye'nin hem stratejik, hem de en önemli sektörlerinden biri olduğunu ifade ederek, "Biz Hürriyet olarak yaptığımız haberlerde hep sahada ve üreticinin yanında olmayı tercih ediyoruz. Denizbank ile Türkiye'nin yedi bölgesinde gerçekleştireceğimiz bu işte hem sahada çiftçilerin sorunlarını dinlemek için çiftçilerle beraberiz hem de üreticinin yanındayız. Bu doğrultuda ülkemizin her bölgesinde tüm paydaşları bir araya getirip, bu konuları daha fazla sayfalarımıza taşımak istiyoruz. Hürriyet Gazetesi olarak yaptığımız haberler ile günlük 1.1milyon kişiye erişiyoruz. Hurriyet.com.tr ise günlük 5.5 milyon tekil kullanıcıya ulaşıyor ve 60 milyon sayfa görüntüleniyor. Bugüne kadar tarım, gıda ve hayvancılık alanında birçok habere imza attık. Et fiyatlarından, meyve sebzedeki sıkıntılara, tarımı ve çiftçiyi etkileyen doğal afetlerden, halkın cebini yakından ilgilendiren raflardaki ürünlere yansıyan zamlara kadar geniş bir yelpazede tarım ve hayvancılığın nabzını tutmaya çalıştık. Yaptığımız haberlerin ardından hem sosyal medyadan hem de okuyucularımızdan bir hayli fazla geri dönüş aldık. Bugün olduğu gibi gelecekte de gıda, tarım ve hayvancılık alanında özel haberlerimizi yapmaya devam edeceğiz" dedi.

 

“Diyarbakır Orta Doğu’nun önemli merkezidir”

Denizbank Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Burak Koçak ise, tarımın tarihte ilk izleri Diyarbakır'da rastlanıldığını ve Diyarbakır'ın tarımsal cazibe olması yönünde hiç bir engelin olmadığını belirterek, “Bugün bir araya geldiğimiz bereketli hilal olarak adlandırılan bu bölge yani Fırat ve Dicle arasında kalan Mezopotamya bölgesi tarih boyunca insanlığın beslenmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Tarımın ilk ekonomik faaliyet olarak tarih sahnesine çıktığı yaklaşık 10 bin yıldır tarım yapılan bir merkezdeyiz bugün. Tarımın tarihteki ilk izlerine Diyarbakır Çayönü'nde rastlıyoruz. İlin bu tarım geçmişine hürmeten bugün sizlerle tarım konuşacak sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi gündeme taşımaya çalışacağız. Diyarbakır sadece ülkemiz ve Güneydoğu Anadolu için değil bütün Orta Doğu coğrafyasının önemli merkezlerinden biridir. Bu coğrafik özelliği ile tarımsal potansiyeli bir bütün olarak düşünüldüğünde Diyarbakır'ın tarımsal cazibe olması yönünde hiçbir engel yoktur. Bu bereketli coğrafya yarısı hayvansal olmak üzere 5.1 milyar TL tarımsal gelir sağlamaktadır. Bu potansiyeli Diyarbakırlı çiftçilerimizin nasıl iyi değerlendirmeye çalıştığının bir göstergesi de nadasa bırakılan arazi oranlarının düşüklüğüdür. Atıl tarım arazisi oranı ülkemizde yüzde 16 ile Diyarbakır'da. Bu oran sadece yüzde 1.5'dur. Bu oran ilimiz üreticilerinin üretim iştahının önemli bir göstergesidir"

 

Yapılan konuşmanın ardından zirve kapsamında düzenlenen panelde Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent, Diyarbakır Ticaret Borsası Başkanı Engin Yeşil ve DenizBank Güneydoğu Anadolu Bölge Müdürü Pervin Dinçer Altuner konuşmacı olarak yer alırken, moderatörlüğü Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Noyan Doğan üstlendi.

 

"Buğdayda 48 milyon tonluk dünyada açık oluştu"

Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent, buğdayda 48 milyon tonluk dünyada açık oluştuğunu, ülkelerin stoklarını piyasaya sürdüğünü hatırlatarak, "Buğday üretimi düşüyor ve ülkeler için kritik bir silah haline gelecek. Buğday fiyatlarının yükseldiğini, içeride ise döviz nedeniyle fiyatın düşük kaldığını düşünürsek önümüzdeki yıl için buğdayın çok daha kritik bir öneme sahip olduğu görülüyor. Ancak bu konuda çok bir şey yapılmadı. Buğday üretiminin teşvik edilmesi gerekiyordu. Eğer kuraklık devam ederse buğday çok daha önemli hale gelecek. Ekmeğin ya da unun fiyatının düşmesi için adımların atılması gerekiyor. Halledemediğimiz sorunların başında tarım geliyor" dedi.

 

"Devlet Diyarbakır üzümüne sahip çıkması gerekir"

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar ise, Diyarbakır'da üretilen boğazkere üzümünün şarapçılıkta dünyada iyi bir noktaya gelebileceğini belirterek, devletin desteklenmesi gerektiğini savunarak şöyle konuştu:  "Küçük ölçekli çalışmalar büyük önem taşıyor. Diyarbakır'ın da Boğazkere üzümü var. Elazığı'ın Öküzgözü ile Diyarbakır'ın Boğazkere üzümü şarapçılıkta Türkiye'yi dünyada çok iyi noktaya taşıyabilir. Ancak Diyarbakır'da Boğazkere üzümünün üretiminin çok düştüğünü öğrendim. 5-6 yıl önce 3 bin 500 - 4 bin ton üretim olurken, şu anda 800-900 tona kadar gerilemiş. Şarap üreticileri Boğazkere üzümünün önemini bildiği için farklı noktalarda denemelere başladılar. Örneğin Denizli'de üretilen Boğazkere üzümü 2 bin tona kadar ulaşmış durumda. Diyarbakır'da üretimin devam etmesi çok önemlidir. Çünkü bambaşka bir üzümdür. Devletin de bu üzüme sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Bu Anadoulu topraklarından çıkan bir markadır. Öküzgözü ve Boğazkere üzümler birer varlıktır."

 

Yapılan konuşmalar ve panelin ardından Tarım Zirvesi son buldu

Editör: TE Bilişim