AHMET SÜNBÜL - ÖZEL HABER

Diyarbakır'da, pek çok kimsenin bilmediği ya da üzerinde yeterince araştırma yapılmadığı için turizme kazandırılıp değerlendirilmeyen 2 bin 418'i doğal olmak üzere 3 bin 579 mağara bulunuyor. Tarih öncesinde ilk insanların yaşadığı Hasuni, Birkleyn, Hilar ve Ashâb-ı Kehf mağaralarının yanı sıra, Çınar'da Pir İbrahim, Dicle'de Kral Kızı, Kulp'ta Kanikan, Terkan'da Zoxnin, Kocaköy'de Karaz mağaraları da sayılı mağaralardandır. Çınar, Kulp, Kocaköy, Dicle, Ergani ve Eğil dahil olmak üzere tarihe tanıklık eden mağaraların tamamına yakını henüz turizme ve ekonomiye kazandırılmadığı için halk tarafından yakacak deposu, yem deposu ya da ahır olarak kullanılmakta.

DİYARBAKIR TARİHİ SUR VE MAĞARALARDA SAKLI

Hurri-Mitaniler, Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Artuklular, Eyyübiler, Moğollar, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar gibi dünyaya hükmetmiş medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır'da tarihin izlerini Sur'ların dışında mağaralarda görmek mümkün.

TAŞ DEVRİ'NDEN ORTA ÇAĞ'A MAĞARALAR

Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan ve dünyaya hükmetmiş birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Diyarbakır, atıl durumda bulunmasına rağmen mağaraları tarihi gizemini koruyor. İlk insanların avcılık ve toplayıcılık evresinden yerleşik hayata geçerek tarımı keşfetmesiyle geçen binlerce yıllık sürece tanıklık eden mağaralar, Diyarbakır'ın tarihinden bile eski.

Diyarbakır mağaralarında Taş Devri'nden Orta Çağ'a kadar olan bütün zaman dilimlerinin izlerini görmek mümkün.

Örneğin insanlığın Dicle Nehri kenarında ilk yerleşimlerinden 12 bin yıllık geçmişe sahip Bismil'deki Kortik Tepe, aynı çağda ilk köy hayatının yaşandığı  göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçilen önemli bir tarihsel döneme tanıklık eden Hilar ve tarih öncesinden beri kullanılan 3-5-7 katlı mağaraları ile Hasuni bunlardan sadece bazıları. 

SAYISI BİNLERLE İFADE EDİLEN MAĞARALAR

Tarih öncesi Neolitik, Mezolitik ve Yontma Taş Devri'nden kalan Diyarbakır'daki mağaraların sayısı binlerle ifade ediliyor. Diyarbakır'ın hemen hemen her ilçesinde mağaralara rastlamak mümkün. Bir çoğu büyüleyici güzelliği ile binlerce yıldır ayakta duran mağaraların maalesef şimdiye kadar hiçbiri turizme kazandırılamamış. En çok bilinen ve ulaşımı kolay olan Hasuni, Hilar ve Birkleyn mağaraları bile yeterince tanıtılmamış.

KÖYLÜLER, KAÇ HAYVAN KAPASİTELİ OLDUĞUNU BİLİR

Diyarbakır'ın hemen hemen her ilçesinde mağaralara rastlamak mümkün. Ancak bu eşsiz doğa harikası mağaralar hakkında bir kaçı hariç herhangi bir bilgi yok. Bazılarına sadece isim verilmiş, bazıları için haritalarda 'mağaralar bölgesi' niye not düşülmüş. Mağaraların oluşumu, buradaki tarih öncesi yaşam hakkında herhangi bir bilgi bulunmaz iken, aynı şekilde arkeolojik kazı yapılmadığı için mağaraların tarihi konusunda veya mağara duvarlarında olabilecek yazı, oyma, çizim, kabartma vb... deliller hakkında da bir bilgimiz yok. Sayıları binlerle ifade edilen ve bilinmeyen mağaralar hakkında bilgiye ise oraya yakın köy veya mezralarda oturan köylüler sahip. Köylülerin bildiği ise mağaraların ne kadar hayvan yemi ve hayvan barındırabileceği yönünde..!

BİNLERCE YIL İNSANLAR İÇİN BARINAK OLDULAR

Yerleşik hayata geçen ilk insanlar, hem bu mağaraları barınak, korunak ve yiyecek deposu olarak da kullanmışlar. Avcılıktan toplayıcılık hayata ve tarıma geçen insanlar, avladıklarından ya da ürettiklerinden fazla olan ürünleri bir nevi soğuk hava deposu görevi gören bu mekanlarda saklayarak yaz-kış yiyecek ve su ihtiyaçlarını buradan karşılamışlar. İnsanlar aynı şekilde doğal mağaralara şekiller vererek, yağmur suyunun buralarda toplanmasını sağlamış ve susuz yaz dönemlerinde su ihtiyaçlarını buralardan sağlayarak yaşamayı öğrenmişler.

MEDENİYET MAĞARALARI YOK EDİYOR

Başka bir ülkede ya da kentte olması halinde göz bebeği gibi sakınılacak ve turizme muazzam bir gelir getirebilecek doğal mağaralar maalesef insan eliyle yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. Örneğin Dicle ilçesindeki Kral Kızı Barajı altında kalan yüzlerce mağara bulunuyor. Yine yapımı süren ve Kulp - Lice - Hazro - Silvan köylerini de kapsayan Silvan Barajı altında kalacak yüzlerce mağara olduğu tahmin ediliyor. Aynı Hasankeyf'te sular altında kalan binlerce mağaralar gibi.     

KEŞFEDİLMEYEN BİNLERCE MAĞARA

Diyarbakır il sınırlarında şimdiye kadar bilinen 3 bin 579 mağara bulunuyor. Bunların 1161'i yapay, 2418'i ise doğal mağara. Hemen hemen her ilçede mağaralar bulunmakta. Çüngüş, Lice, Kulp, Hazro, Kocaköy gibi ilçelerinin kırsal alanında henüz keşfedilmeyen ve kayıtlara geçilmeyen yüzlerce mağara bulunuyor. Ancak bu mağaralara ilişkin bir araştırma ve çalışma yapılmadığı için tam sayıları bilinmiyor. Değişik nedenlerden dolayı şimdiye kadar bu mağaralar keşfedilmemiş. İsimleri ve kapasiteleri hakkında bilgi sahibi olmadığımız yüzlerce mağaralar mevcut.

Diyarbakır'da örneğin Pir İbrahim, Kulp'ta Kanikan mağaraları, Terkan bölgesinde Zoxnin mağaraları, Kocaköy'deki mağaralar, merkeze bağlı Ekinciler köyü kırsalında bulunan mağaralar, Dicle ilçesinin yamaçlarında ve köylerinde bulunan muazzam mağaralar hakkında yeteri kadar bir bilgiye sahip değiliz.

MAĞARALAR AÇISINDAN ZENGİN KOCAKÖY

Mağaralar açısından zengin bir coğrafyaya sahip olan Kocaköy ilçesinde 200'den fazla insan eliyle kireç taşı kayalarının oyulması ile yapılmış mağara bulunuyor. Mağaralar genellikle Karaz, Şaklat ve Mengen bölgesinde toplanmıştır.

Karaz Mağaraları mevkiinde 60-70 hanelik bir mağara-köy kalıntısı bulunmaktadır. Şaklat'ta 15, Mendan'da ise 10 kadar mağara bir aradadır. Ayrıca ilçenin 4 kilometre batısında Ambar Çayı bölgesinde bulunan doğal mağaraların Yontma Taş Çağı'ndan beri kullanıldığı tahmin edilmekte.

ERGANİ ÇAYIRDERE MAĞARASI

Ergani ilçesindeki doğa harikası Hilar'dan sonra gelen mağara ise Çayırdere mağarası. İlçeye 25 kilometre uzaklıkta bulunan bu doğa harikası, içindeki sarkıt ve dikitleriyle göz kamaştırıyor. Defineciler tarafından talan edilen mağara girişten hemen sonra 3 kola ayrılırken, yüksekliği ise 4 metreyi buluyor. Şimdiye kadar arkeolojik bir araştırma yapılmadığı için mağaranın büyüklüğü ya da uzunluğu konusunda bir bilgi yok.

KENDİ İÇİNDE TARİHİ SAKLIYOR

Diyarbakır mağaralar açısından o derece zengin bir coğrafyaya sahiptir ki, kimi ilçelerde köy, mezra ve bölgelerin adları Şikeft (mağara) diye adlandırılır. Şikeft ya da Şikeftan (Mağaralar bölgesi) adları ile onlarca coğrafi alan kent sınırları içinde bulunuyor. Örneğin Kulp, Lice, Çüngüş ve Hazro ilçeleri kırsalındaki alanlarda henüz keşfedilmeyen yüzlerce mağaranın olduğu o bölgelerde yaşayan yerel halk arasında bilinir. Bilinen ya da keşfedilmeyen mağaraları ile Diyarbakır kendi içinde bir tarihi saklıyor demek mümkün.

Editör: Fuat BULUT