Faruk BALIKÇI - ÖZEL

Dünyanın en kötü 10 cezaevi arasında gösterilen Diyarbakır E Tipi Cezaevi, 44 yıl sonra tamamen boşaltılarak kapatıldı. Cezaevinin anahtarı ise müzeye dönüştürülmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na teslim edilmişti. O cezaevinde işkence görenler, bu yapının insan hakları müzesine dönüştürülmesini isterken, Bakanlık ise “Anı ve Etnografya Müzesi”nde ısrar ediyor.

“İÇİ BOŞALTILMIŞ BİR ANI OLURSA HALK BEDDUA EDER”

78’liler Derneği Başkanı Ahmet Ertak ile Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nin son durumu görüştük. Ertak, soruna siyasi saikle yaklaşmadıklarını ifade ederek, “60 tutuklu işkenceden hayatını kaybetti. İşkence gören 30 bin insanın acıları halen taze. İçi boşaltılmış bir anı olursa bu halk beddua eder. Kabul etmez. Biz diyoruz ki fiziki yapı olduğu gibi korunsun. O dönemi yaşayanlar muhatap olarak dinlensin. Ve her santimetre karesinde yaşanılanların korunması temel talebimizdir. Türkiye’nin bir daha benzer uygulamalara maruz kalmaması için toplumun vicdanının kanamaması için insan hakları müzesi olması gerekiyor’’ dedi.

ÜSTÜ KAPALI ÇALIŞMA YÜRÜTÜLÜYOR

Ahmet Ertak, şu an cezaevinde üstü kapalı bir çalışma yürütüldüğünü ve kapılarını kendilerine kapattıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“2007 yılında cezaevinin insan hakları müzesine dönüştürülmesi için imza kampanyası başlattık. Ve 100 bin imza topladık. Dünyanın işkence yöntemlerinin burada uygulandığını biliyoruz. Bunların açığa çıkarılması ve bir hafızaya dönüştürülmesi için bir süreç başlattık. 2022’de müze yapılacağı açıklandı. 2023’te ise çalışmayı yürüten mimarların verdiği bilgide 5 bloktan sadece 1 blokun hafıza olacağı adının ise ‘Anı ve Etnografya Müzesi’ olacağı söylendi. Bunlar bizi endişelendiriyor. Diyarbakır’da 80’in üzerinde STK katılımıyla toplantı düzenledik. O dönemlerin yakınlarının dinlenmesi gerektiğini ifade ettik. Bir bildiri yayınladık. Buna rağmen sessizlik devam ediyor. Halen orası bize kapalıdır. Bir takım çalışmalar var. Kapılar kapatılmış ama içeride çalışmalar var. Diyarbakır bir bütün olarak hareket ederken siz neden böyle davranıyorsunuz?”

Editör: Faruk BALIKÇI