Celal Başlangıç bugün Almanya’nın Köln kentinde toprağa veriliyor.

Kendisiyle tanışıklığımız uzun yıllar öncesine dayanıyor.Onu anlatan bir yazı yazmak istedim. 1987 yılında Şırnak’ın kaymakam çeşmesi diye bilinen yerde tanışmıştık. Çatışmalı bir ortamdı. O yıllarda ilk kez bir çatışmaya tanıklık etmiştik. Nerede bir insan hakları ihlali varsa Celal Başlangıç oradaydı. Güçlükonak’ta da birlikteydik. Hani şu 11 kişinin minibüs içinde önce taranarak sonra yakıldığı olay.


PKK 15 Aralık 1995'te tek taraflı ateşkes ilan etmişti. 1996'da Şırnak Güçlükonak'a bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler, dağdaki yakınlarına yardım ettikleri iddiasıyla Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına aldı. 15 Ocak'ta karakoldan Koçyurdu köyüne telefon eden jandarma, gözaltına alınanların serbest bırakılacağını, onları almak için bir minibüs getirilmesini istedi. Bu durumdan şüphelenen köy korucuları Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Mehmet Öner ve Lokman Özdemir, şoför Ramazan Nas'ı yalnız bırakmamak için birlikte karakola gitti. Askeri bir birliğin yakınında sarp bir geçitte minibüs önce tarandı, sonra yakıldı. Ölenlerin hiçbirinin üzerinde kimlikleri yoktu.


Kimlikleri sonra Jandarmada çıktı. Katliamdan sonra olay yerindeydik. Heyette Şanar Yurdatapan, Ercan Kanar, sendikacı Minür Ceylan, Davut Balıkçı sanatçı Ferhat Tunç ve tabii ki Celal Başlangıç yine oradaydı. Güçlükonak’a giden yolda askerler durdurmuştu bizi. Kimlik kontrolünde ise şaşırmıştılar, ‘’Birçoğunuz Batı’dan geliyorsunuz. Ne işiniz var buralarda’’ diye sorgulamıştı. Celal Abi ile sohbetimizde, ‘’Sanırım katliama sıradan bakıyorlar. O yüzden de ne işiniz var diye kimliğimizi sorguluyorlar’’  O minibüsün içinde geriye kalan bir ayak parçası çıkarttık. Belki İnsan Hakları müzesine konulur diye. Başlangıç’ın Gazeteci olarak içerisinde yer aldığı heyet 2 kez suç duyurusunda bulundu. Aslında Celal abi’nin önsezileri güçlüydü. Umarsızca öldürmelerin devam edeceğini düşünüyordu. Ve bu yüzden yaşananları hep açığa çıkarmaktı işi.


Adana Cumhuriyet Gazetesi temsilciliği yapan Celal Başlangıç’ın bir ayağı 90’lı yıllarda Kürt illerindeydi. Nerede bir ihlal varsa Celal abi oradaydı. O yıllarda Cumhuriyet gazetesinin bölgede itibarını artıran Celal Abi’nin haberleriydi. Cizre’nin Yeşilyurt köyünde köylülere dışkı yedirme olayını Türkiye’ye duyurmuştu. Olayın baş aktörü Binbaşı Cafer Tayyar Çağlayan’dı. Dışkı yedirme olayından sonra Celal Abi arayarak Çağlayan’ın Cizre adliyesinde ifade vereceğin iletmişti.


O gün Cizre adliyesine gittim. Yanında korumasıyla birlikte adliyeye girince resimlemek istedim. Fotoğraf makinesini kaldırıp deklanşöre basacaktım ki, koruması silahını doğrultup hedef alarak, ‘’Sen deklanşöre bas, ben de tetiğe basayım’’ dedi. Aslında Celal Abi ile ilgili anlatılacak çok şey var ama bu sayfalara sığmaz.  Celal Abi bugün toprağa veriliyor arkasında onurlu bir yaşam bırakarak. Yattığın yer seni incitmesin Celal Abi…