ÖZEL HABER –Mehmet Rumet SOYLU – Veli BALTACİ
Diyarbakır’da uzun bir aradan sonra bu yıl üçüncüsü düzenlenen Amed Film Festivali, zengin film programı ve yüksek katılımla izleyicilerle buluşuyor. Festival, sinemaseverlere Kürt ve dünya sinemasından farklı yapımları izleme imkanı sunuyor. Festival kapsamında jüri üyeliği yapacak olan oyuncu ve yönetmen Aram Dildar, Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e açıklamada bulunan, festivalin önemine ve Kürt sinemasının gelişimine dikkat çekti.
FESTİVAL, BÜYÜK BİR HEYECAN VERDİ
Kayyum yönetimlerinin, Kürt sanatı ve sineması önünde engel teşkil ettiğini belirten Dildar, “Kayyum yönetimleri, bağımsız ve özgür sanat yapma önünde çok büyük engel teşkil ediyordu. Ciddi bir ermekle yapılan bu önemli festival 8 yıldır işlevsiz hale getirilmişti. 8 yıl aradan sonra Amed Film Festivali’nin tabiri caiz ise kapılarını tekrar açması, hepimiz için bir müjde ve adeta bir bayram gibi oldu. Festival, son derece kalabalık ve coşkulu bir şekilde başladı ve devam ediyor. Avrupa’dan ve Kürtlerin yaşadığı tüm coğrafyalardan birçok sinema sanatçısı ve konukların katılımı bu heyecanı daha da arttırıyor. Umarım bu heyecan, katılım ve festival daha uzun yıllar devam eder” dedi.
KÜRT SİNEMASININ ÜRETKENLİĞİ HİÇ DURMADI
Kürt sinemasının gün geçtikçe çok daha ileriye gittiğinin altını çizen Dildar şöyle konuştu:
“Kürt sineması çok güzel çalışmaları hayat geçirme çabası içinde. Özellikle kısa metrajlı filmler konusunda çok başarılı çalışmalar var. Ben kendim de kısa metrajlı film yönetmenliği yaptım. Bu sene de jüri üyeliği yapıyorum. Kısa metrajlı film ile uğraşan arkadaşlarımızın yavaş yavaş, uzun metrajlı filmlere dönüyor olmaları da çok mutluluk verici bir durum. Bu çeşit festivaller, sinema emekçisi arkadaşlara bir fon da sağlayacakları için çok önem arz ediyor. Bu da yeni nesil sinemacı arkadaşlara çok ciddi bir cesaret veriyor. Dünya artık dijital çağında, Kürt sinemasının da tüm çevre ve farklılıkları ile birbirini tanıması gerekir. Bu konuda geç bile kalındı. Birbirini tanımakla ve alış veriş halinde olmak da çok anlamlı. Kürtçe dijital platformlarının da hızla hayata geçmesi gerekmektedir. Böylece daha çok insana ulaşmak mümkün olacaktır.”
DEMOKRASİ, SANAT İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ
Toplumun özgürlüğünün artmasının, hayatın her alanına etki ettiğini ifade Dildar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kürt siyasetinin gelişimi, Kürt sanatının da gelişimine katkı sunuyor. Siyasetin, toplumun biraz daha rahat nefes almasının yolunu açması, sanatın da daha özgür yaşam koşulu yakalamasını sağlıyor. Topluma katkısından sanat ve sinema da doğal olarak etkileniyor. Yani demokrasi ve özgürlükler arttıkça, sanatın önündeki engeller de kalkmış oluyor. Bu vesile ile Türkiye’de var olan ‘sürecin’ başarıya ulaşmasını temenni ediyorum. Böylece Kürt sanatı, sineması ve dili de kendini daha çok geliştirme imkan ve alanları yakalayabilecektir.”
EKONOMİK İMKANSIZLIKLAR, OYUNCULUĞU KÖTÜ ETKİLİYOR
Oyunculuğun hayatını idame ettirecek nitelikte bir sektör olmamasının büyük sorun olduğuna işaret eden Aram Dildar, “Az film çekildiği zaman, oyuncu arkadaşlar da kendilerini tam da bu alana veremiyor. Bu konuda haklılar. Çok iyi oyuncu arkadaşlarımız var ama hayatlarını idame ettirmek için başka işlerde de çalışmak zorunda kalıyorlar. Kürt sineması, oyuncularını ekonomik olarak yeterli düzeyde finanse edemiyor maalesef. Bunun da bir çok sebepleri vardır mutlaka. Kürtçenin farklı lehçeleri alanındaki çalışmalarda da her an oyuncu bulmak zor olabiliyor. Oyunculuk yapan arkadaşlar, az da olsa farklı lehçelerde de kendilerini geliştiriyorlar. Buna tanık oluyorum. Böylece diller arası ilişkiler de çok gelişmiş olur. Bu yıl Festivale, 13 tane kısa metrajlı film katılıyor. Ve içlerinde çok başarılı çalışmalar var. Bu diğerlerinin başarısız olduğu anlamına gelmiyor tabi. O kadar başarılı çalışmalar var ki, içinden ikisini seçmek biz jüri üyeleri için zor oluyor. İzlediğim bu kısa metrajlı filmler geleceğe dair umutlarımın daha da yeşerip büyümesini sağlıyor” diye konuştu.