ÖZEL HABER/Güneş OCAĞA/Mehmet Rumet SOYLU
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) öncülüğünde, Diyarbakır başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Jeotermal Kaynak ve Doğal Mineralli Su Potansiyelinin ele alındığı bir çalıştay düzenlendi. Çok sayıda akademisyenin katıldığı çalıştayda, bölgenin sahip olduğu jeotermal enerji ve doğal mineralli su potansiyeli tüm yönleriyle ele alındı.
Gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e konuşan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı jeoloji mühendisler ve bölgeden gelen uzman çalıştaya ilişkin detayları ele alarak önemli değerlendirmelerde bulundu.
“YERALTI ÇALIŞMALARINDAN ÖNCE OLASI ZARARLAR TESPİT EDİLMELİDİR”
Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden gelen Su Stratejisi Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Hemze, yaşamın devamlılığı için yer altı ve yer üstünde doğal olarak zaman zaman çalışmalar yapıldığını belirterek, “Yeraltı arama çalışmalarında yapılacak herhangi bir işlem için mutlaka her şeyden önce, yapılacak olan işlemi vereceği zarar ve yararların rapore edilmesi şarttır. Bunlar hava, su ve topraktır. Yapılacak olan işlem sırasında kullanılan teknik ve diğer mevzularda havaya ne kadar zarar verdiği ve suyun kalitesini, kullanılabilirliğini nasıl etkilediğine dair işlemlerdir. Aynı zamanda, toprağın verimini etkileme konusunda ön çalışma yapılmalıdır. Bu olası zararların, kaç km’lik alanı nasıl etkileyeceği de tespit edilmelidir. Olası bir maden çalışması sırasında, ne kadar fazla toprak zarar göreceğinin yanı sıra, insanların kullandığı verimli toprak alanlarını nasıl ve ne kadar etkileyecektir. Böylesi bir çalışma beraberinde de doğal olarak çözüm yollarını da getirecektir. Yani eldeki olası zarar verileri, neler yapılırsa minimize edilecek gibi bir çalışmayı da beraberinde getirecektir. Yapılan projenin zararları minimize edilme teminatı verilmesi halinde de yetkililer gerekli izinleri verebilmelidir. Tabi bu sürece geldikten sonra ya da öncesinde, çalışmanın yapılacağı alanda ikamet eden insanların da mutlak ‘olurunu’ almak gerekmektedir. Kalabalık insan topluluğunun bulunduğu bir alanda, ziyadesi ile kullanılabilir maden, petrol ya da enerji varsa ve tüm sorunlar minimize edilmişse bile orda ikamet eden insanların hayat standartlarını bozmayacak bir çalışma olması şarttır. Orada bulunan ahali asla mağdur olmayacak bir çalışma olmalıdır. Evet, insanın hayatının devamı için su, petrol ve maden çok önemlidir. Ve bunları elde etmek adına çalışmalar yapmak gerek ama bu çalışmalar, doğaya ve insana en a zarar verecek şekilde yapılmalıdır” dedi.
“AVRUPA KRİTERLERİ TÜRKİYE’DE UYGULANMIYOR”
Ardından çalıştay ile detayları aktan JMO Diyarbakır Şube Başkanı Özgür Haktan Bozan ise Diyarbakır'da ilk kez böyle bir çalıştay düzenlendiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“Süleymaniye ve Duhok'tan da katılımcılarımız var. 30'a yakın bilim insanı çalıştayda yer alıyor. Bu çalıştayda özellikle bizim jeotermal çalışmaları sırasında karşılaşılan sorunları ele alıyoruz. Yaşam alanlarının korunmasını esas alarak bu çalışmaları yürütüyoruz. Mera alanlarımız, yer altı ve yer üstü koruyarak bilimsel verilerle Avrupa kriterlerine sahip zarar düzeyini minimize etmiş bir şekilde jeotermal nasıl yapılır, nasıl verim alınabilinir bunu paylaşıyoruz. Avrupa'nın belirlediği kriterler var, maalesef Türkiye'de bazı yerlerde vahşi madencilik dediğimiz olaylar söz konusu. Özellikle bölgemizde de yaşanıyor. Zaten biz bunlara TMMOB olarak da karşı çıkıyoruz. Ama nasıl olması gerektiği hakkında da biz, çalışmalar yürütüyoruz. Özellikle jeotermalin nasıl çıkarılması gerektiğine dair tartışmalar yürütüyoruz. Geçmiş dönemde MTA tarafından Çarıklı bölgesinde başlatılan bir jeotermal çalışması var, 66 buçuk derece. Şu an ki belediyemiz ve ilgili kişiler, nasıl bir yol ve yöntem izleneceği konusunda çalışmalar yapıyor. Sera üzerine de bir yoğunlaşma var. Halihazırda bir yasa var ve bu yasanın da zaten revizesi söz konusu.”
“6 MASA OLUŞTURUP MİNERALLERİN ARAŞTIRILMASI SÜREÇLERİNDEKİ SORUNLARI KONUŞACAĞIZ”
Son olarak jeotermal kaynak ve doğal mineralli suya ilişkin tekniki etkinliğin temelinin Türkiye’nin jeotermal olarak dinamik bir ülke olduğunu vurgulayan TMMOB JMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Sıklıkla depremlerle gündeme geliyoruz, ama bir de önemli doğal kaynaklarımız ve varlıklarımız söz konusu. Bu doğal kaynaklarımız ve varlıklarımız en azından bilinmesi, sahip çıkılması ve gerektiğinde de kamusal yarar çerçevesinde kullanılması konusunda uzun yıllardır çalışmalar yürütüyoruz. Bilimsel nitelikli sunumlar gerçekleştiriyoruz. Bugün de bu çerçevede Doğu ve Güneydoğu’nun jeotermal kaynak ve doğal mineralli su potansiyeline ilişkin bir çalıştayı gerçekleştireceğiz. Bugün ve yarın burada bilimsel nitelikli sunumlar gerçekleştiriyoruz son gün yani Cumartesi ise yarım gün 6 masa oluşturup minerallerin araştırılması süreçlerindeki sorunları değerlendirme imkanlarımız olacak. Her bölgenin sorunları birbirinden farklı Aydın’daki kaynağın bileşeniyle Diyarbakır’ın kaynak bileşenleri ve içerisindeki parametreler farklı olabilir. Bu sorunları nasıl çözebilir diye masaya yatıracağız. Toplumdan beslenen metodoloji ile oradaki sorunları tartışıp elde ettiğimiz verileri de çalıştay sonuç bildirgesiyle kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Jeotermal kaynağa sahip kent ve kırsal alanda birçok yerimiz var. Jeotermal kaynaklar konut ısıtmacılığında kullanılmaz. Buna yönelik çözümler geliştirilmeli. Bu çalıştayı Doğu ve Güneydoğu’da yapmamızın sebebi barış ve özgürlük ortamının gelişmesi söz konusu. Bölge insanının jeotermal kaynakların tarımsal üretimde kullanılarak bu bölgede sadece yaz mevsiminde üretimin yapıldığı değil de 12 aya üretimin yayıldığı, istihdam olanaklarının arttırıldığı, kendi yenilenebilir kaynaklarımızın ülke enerji sistemine dahil edilerek kullanılmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.