<p> </p><p>Geçen gün Ankara’dan döndüm. Saat gece yarısı 01.00. Canım çekti iki kadeh atayım dedim. Öyle de ettim. Kurdum çilingir soframı. İlk kadehi devirdim. Her zaman olduğu gibi, hep aynı şey aklıma düşer; Diyarbekirim…</p><p> Melik Ahmet’e baktım, Bayram Paşa’ya doğru. İstanbul’dan bizim evi göreyim istedim hiç olmazsa. O da ne; Bir kalabalık var bizim kapının önünde. Meğerse bir yılbaşı akşamı… Bir kişi Noel Baba gibi giyinmiş. Bir kişinin elinde davul, diğerinin elinde büyükçe bir torba mani okuyor sanki. Aklımda kaldığı kadarıyla :</p><p> “ Seré sale bıne sale</p><p> Kose xare servé çale,</p><p> Keda bela her vé male...’’ diyor,</p><p> Noel Baba bizimkilere sanki hediye veriyor. Bizimkiler de onlara vallahi iyi göremiyorum para mı yoksa başka bir şey mi veriyor. Alanlar memnun. Demek usulüne göre davranılmış ki gelenler güler yüzle bizim bitişik kapıya doğru yol alıyorlar. Davul çalarak.</p><p>Elli, elli beş sene öncesini anımsar oldum. Ağladım. Hayıflandım. Ama ne çare giden geri gelmiyor. Bir kadeh daha içtim. Ardından bir de şiir yazdım. Onu da daha sonra Sizlerle paylaşayım.</p><p><strong>SEN BAŞIMA BELASIN</strong></p><p><strong>Bir gün sana sevgilim dedim, Amed’im,</strong></p><p><strong>Eşim dedi, peki cano ben neyim?</strong></p><p><strong>Bir gün, sana şiir yazayım istedim,</strong></p><p><strong>Oğlum dedi, içinde ben olayım.</strong></p><p><strong>Bir gün dedim, seni anlatayım,</strong></p><p><strong>Dostlar dedi, ya biz neyiz abecim?</strong></p><p><strong>Dicle’den su içeyim dedim, kurban,</strong></p><p><strong>Hamurabat kızdı, vallahi bana.</strong></p><p><strong>Anlatayım, güzelliğini éle</strong></p><p><strong>Çocuklarım dedi, oli mi baba bele?</strong></p><p><strong>Şaşırdım, ne yazayım can Amid’im.</strong></p><p><strong>Kızım sensin, oğlum sensin, eşim sen.</strong></p><p><strong>Sen Dicle’sin, Kırklar Dağı, Ben u sen,</strong></p><p><strong>Gavur Mahallesi, Melik Ahmet’sin.</strong></p><p><strong>Sen Xançepeksin, sen sevdamsın Amid’im.</strong></p><p><strong>Sen; Direkxana ve sen énzelesin.</strong></p><p><strong>Sen Keçi Burcu, Hevsel Baxçası’sın.</strong></p><p><strong>Sen yazgımsın, sen sevdamsın Amid’im.</strong></p><p><strong>Mardin Kapı, Saray Kapı, Dağ Kapı;</strong></p><p><strong>Tarih sensin, coğrafya sen, aşk sensin.</strong></p><p><strong>Sen sevdamsın yazacağım billahi.</strong></p><p><strong>Sen öyküsün, sen romansın, dillerde.</strong></p><p><strong>Sen Celal Bey, Ahmet Arif, Kaya’sın,</strong></p><p><strong>Laf aramızda kalsın Mehmet sensin, Amedim.</strong></p><p><strong>Sen varsın ya sen, </strong></p><p><strong>Sen başıma belasın…</strong></p><p><strong>Ax bir bılsen,</strong></p><p><strong>Allahıma élesın.</strong></p><p><strong> RECEP YILMAZ</strong></p><p> Gecenin sonu yok, Diyarbekir’i sizlere emanet ediyorum, Diyarbekir’li Gençler. Gözlerinizden öpüyorum…</p><p>Ve son sözü kirveme gönderiyorum.</p><p>Kirveme öğütler;</p><p><strong>Biz çocukken; yollar bozuktu, musluklar bozuktu, ziller bozuktu, paralar bozuktu ama insanlar sağlamdı, kirvem.</strong></p><p> Dostça kalın.</p><p>“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi<strong>, MÜZEYE</strong> dönüştürülsün.”</p><p>“SUR İÇİ; <strong>DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.</strong>”</p><p>“<strong>Sur İlçesinin adı “ESKİ DİYARBEKİR” olsun.”</strong></p><p><strong> “ŞEHRİN STADI, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.”</strong></p><p><strong>Daha da önemlisi;</strong></p><p>YAKIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGU VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSI.</p>