<p> </p><p>Nerede okuduğumu anımsamıyorum. Ancak kime ait olduğunu bile bilmediğim, ama çok beğendiğim bu sözü siz sevgili okuyucularımla paylaşarak yazıma başlamak istedim.</p><p>Söz şu: <strong>Yapılan haksızlık belki yarına kalır, ama hiçbir zaman yanına kalmaz.</strong> Hani geçenlerde yazıma konu ettiğim; “<strong>İnsanlar çektirdiklerini çekmeden gitmez.</strong>” Sözünü ilk okuduğumda gayri ihtiyari ağzımdan “inşallah” sözcüğü çıkmıştı.</p><p>Ben bu veciz sözlere inananlardanım. Ancak anladığım kadarıyla bunlara inananlar çok azınlıkta.</p><p>Bilhassa dini inançların tavan yaptığı bu alemde ve de bu sözler söylenmişken, olan-bitenlere, yapılan onca haksızlıklara bakıyorum, pes diyorum.</p><p>İlk çağlarda bile, kavga eşit koşullarda yapılırdı. Bileniniz çoktur düelloda bile haksızlığa tahammül edilmezken, bugün ülkemde yapılanları görüyor, pes diyorum. Zaten pes demekten gayrı yapacak bir şey de gelmiyor elden.</p><p>Yine dertlenmişsin dediğinizi duyar gibiyim.</p><p>Nasıl dertlenmeyeyim ki…</p><p>Ülkemin ey yüksek ve yetkili kurumu, yani Yüksek Seçim Kurulu (YSK), tamam bu kişi cumhurbaşkanı adayı, yani bu ülkenin Cumhurbaşkanı olabilir, demiş. Hiç bir sakıncası yoktur diye görüş bildirmiş. Ama adam hapiste…</p><p>Hiç olmazsa seçime kadar demokratik hakkı olan propoğandasını yapabilmesi, seçim çalışmalarını sürdürebilsin, geçici olarak serbest bırakalım denmiyor. Hakimler, savcılar suskun. Adalet duymuyor. Özgürlükten yana olanlar, demokratlar, eşitlikten yana olanlar, tınmıyor. Yandaşlar ise gelen bu teklifleri gözü kapalı tek celsede reddediyor.</p><p>El insaf diyorum, bütün bu olanların karşısında. Zaten el insaf demekten başka da bir şey gelmiyor elden.</p><p>Televizyona çıkarmak yok,</p><p>Radyoda konuşturmak yok,</p><p>Röportaj yapmak yok,</p><p>Hasbel kader yapılan röportajları yayımlamak yasak.</p><p>Hiç olmazsa telefonla on dakikalığına televizyona bağlanma talebi Yüksek Seçim Kurulunca anında ret, hayır olmaz…</p><p>Olacak iş mi bu?</p><p>Muhalif televizyon, radyo, gazete bir elin parmaklarından az. Var olanlarda tedirgin, ürkek.</p><p>Ama demokrasi var!...</p><p>Ama özgürlük var!..</p><p>Ama eşitlik var!..</p><p>Hadi bir yok deyin…</p><p>Vay halimize demek istiyorum. Zaten vay halimize demekten başka yapacak bir şey de gelmiyor elden.</p><p>Beş cumhurbaşkanı adayı dışarıda ki, öyle de olmalı. Hepside Türk. Ve CHP’nin % 25’ini ayrı tutarsak, hepsi de sağ tandanslı. Bir tek Selahattin Demirbaş hapis. İşte bu Kürt ve de sol tandanslı. Demokrat, laik, özgürlükçü, eşitlikçi, bölmek gibi bir projesi olmayan barıştan yana bir adam.</p><p>Bir tek o içeride.</p><p>İster istemez akla bu tavır acaba Kürtlerin çoğunluğuna karşı, yani altı küsur milyon oy vermiş insanlara karşı bir tavır mı diye düşünüyor insan.</p><p>Ey insanlık diyorum. Zaten ey insanlık demekten başka da bir şey gelmiyor elden.</p><p>Yok yok bence elden gelen bir şey var.</p><p>Nedir mi diye soranlara söyleyeyim.</p><p>Seçim günü sandığa gideceğiz; demokrasiden yana, özgürlükten yana, eşitlikten yana, bağımsızlıktan yana, ortak vatan, ortak yaşam ve eşit yurttaşlıktan yana düşünceye oyumuzu vermektir. İnadına barış, inadına kardeşlik, demektir.</p><p>Dostça kalın…</p><p>“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, <strong>MÜZEYE </strong>dönüştürülsün.”</p><p>“SUR İÇİ; <strong>DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN</strong>.”</p><p>“Sur İlçesinin adı “ESKİ DİYARBEKİR” olsun.”</p><p><strong> “ŞEHRİN STADI, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.”</strong></p><p><strong>Daha da önemlisi;</strong></p><p><strong>YAKIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGU VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN. </strong></p><p> </p><p> </p>