<p><strong> </strong></p><p>Öncelikle tüm okuyucularımın, tüm Diyarbekirlilerin, tüm ’ben Diyarbekirliyim’ diyebilenlerin ve Diyarbekirimin yararına bir çivi olsun çakmış olanların; Bayramlarını kutluyor ve her şeyin gönüllerinizce olmasını diliyorum.</p><p>Bayramın, özgürlüklerin adı olması dileğiyle yazıma başlamak istiyorum.</p><p>Diyarbekir şanssız,</p><p>Diyarbekir kadersiz,</p><p>Diyarbekir sahipsiz.</p><p>Nasıl olmasın ki…</p><p>Kısa bir süre önce; Dünya Seyahat Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu’nun (FIJET) "Turizmin Oskarı” olarak adlandırılan "Altın Elma" ödülü, bu yıl Diyarbakır'a verilecek.</p><p>Dünyada çok az şehre nasip olacak bu onurlu ödül seçimler nedeniyle güme gitti, gidiyor.</p><p>Tam da turizm mevsiminin açılışının yapıldığı bu dönemde…</p><p>Yerel basının da kendini seçimlere fazlaca kaptırması, bu ödülün kadük olma tehlikesini doğurur oldu. Yani bu muhteşem ödül güme gitti gidiyor. Yeterince duyurusu, yaygınlaştırılması, kaba anlamıyla propoğandası yapılamadı. Yapılmadı. Buna Diyarbekir’de yayımlanan dergicikler de dahil…</p><p>Altın Elma Öyküsü;</p><p>Peleus’la Thetis’in Olympos’ta kutlanan bir düğününe Fesatlık Tanrıçası Eris davet edilmemiş… Fesatlık bu ya boş durur mu, düğüne davetsiz gelip masanın ortasına altın bir elma atıvermiş, elmanın üzerinde “en güzele” yazıyormuş. Bütün kadınlar elma benim, bana yakışır diyerek elmayı sahiplenmeye kalkmışlar, bunun üzerine en güzeli Tanrılar Tanrısı Zeus seçsin denmiş, ama Zeus elmayı karısı Tanrıça Hera’ya verse diğer Tanrıçalar kıyameti koparacaklar, başka Tanrıçalara verse bu sefer de karısı ortalığı kaldıracak, Zeus bu işi başından savmak için Kaz Dağları’nın yakışıklı çobanı Paris’i elmayı en güzele vermesi için görevlendirmiş.. Zeus’un karısı Hera, Akıl Tanrıçası Atena, Güzellik ve Sevgi Tanrıçası Venüs ileri atılmış…</p><p>Atena; ün, şan vaat etmiş, Hera; zenginlik ve kuvvet. Venüs ise, dünyanın en güzel kızını çobana vaat etmiş. Atena ve Hera en güzel elbiselerini giyip, en süslü mücevherlerini takmışlar, oysa güzellik örtü istemez, güzellik onun örtüsü diyen Venüs bunların hiçbirini yapmamış. Paris’in altın elmayı tutan eli geniş bir kavis çizerek Venüs’e doğru uzanmış. Paris üzerinde “en güzele” yazan altın elmayı Venüs’e vermiş…</p><p>Yani doğallık kazanmış.</p><p>Bu öyküden esinlenerek her yıl doğal güzelliğini sürdüren kadim kentlere verilmeye başlanmış.</p><p>Ve Kadim Şehir Diyarbekir dördüncü kezdir bu ödüle layık görülüyor. Dünyada bu ödüllendirmeye paydaş araştırdığım kadarı ile başka bir şehir yok.</p><p>Diyarbekir’in katılımcıları, Turizm dernekleri, yerel basın mensupları, dergi ve mecmua sahip ve yazarları, STK’lar lütfen boş geçmeyin. Yayın organlarımızda bir kez değil, birçok kez yer verelim. Tabiri caizse reklamını yapalım. Bu onurlu, turizmin gelişmesine yardımcı olacak, ekonomik yönden Diyarbekir’ime yeterince katkıda bulunacak haberi yaygınlaştıralım. Seçim gazabına uğramasına izin vermeyelim. Güme gitti gidiyor konumundan kurtaralım.</p><p>Diyarbekir sahipsiz kalmasın.</p><p>Diyarbekir’i kaderi ile baş başa bırakmayalım.</p><p>Çoğumuz orada doğdu, çoğumuz orada ekmeğini yiyor suyunu içiyoruz.</p><p>Seçimler gelir; yalan-doğru vaatlerle gelir geçer. Kimse Diyarbekir’e bir tas su vermez. Ekmek turizmde, ekmek biz basın mensuplarının gayretlerinde.</p><p>Dostça kalın…</p><p>“Diyarbekir 5 Nolu Cezaevi, <strong>MÜZEYE </strong>dönüştürülsün.”</p><p>“SUR İÇİ; <strong>DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA MÜZESİ OLSUN.”</strong></p><p>“Sur İlçesinin adı <strong>“ESKİ DİYARBEKİR”</strong> olsun.”</p><p> “<strong>ŞEHRİN STADI, ŞEHRİN ÖZGÜRLÜK MEYDANI OLSUN.”</strong></p><p><strong>Daha da önemlisi;</strong></p><p><strong>YAKIP YIKILAN BÖLGELERDE EVLER, ASLINA UYGU VE DİYARBEKİR EVLERİNE YAKIŞIR BİR BİÇİMDE YAPILSIN. </strong></p>