Faruk BALIKÇI/ÖZEL HABER

Güneydoğu Ekspres- Yaz aylarında tatilcilerin uğrak yeri olan Hazar Gölü’nde, kimileri getirdikleri köpeklerini arkalarında bırakıp gidiyor. Sahil kıyılarında başıboş bırakılan hayvanlar, kış mevsiminde ise açlıktan telef oluyor. Sahipsiz bırakılan ve ölüme terkedilen hayvanlara, imkanları doğrultusunda sahip çıkan Mithat Doğan’ın hikayesini gazetemiz Güneydoğu Ekspres’e taşıdık. Yılın birkaç ayında geçici olarak asgari ücretle çalışan Doğan, her gün satın aldığı bayat ekmeklerle başıboş bırakılan hayvanları yaşatarak onlara nefes oluyor.

Elazığ’daki Hazar Gölü kıyısındaki Plajköy’de tek başına yaşayan Mithat’ı ya elinde bir ilaç köpekleri tedavi derken, ya da elinde poşetle hayvanların karnını doyururken görürüsünüz. Sahipsiz hayvanlar ona o kadar alışmışlar ki, motosikleti ile geçerken bile o motorun sesinden peşine takılırlar. O, herhangi bir hayvansever derneği üyesi bile değil ama bir dernekten daha fazlasını yapıyor. Mithat, mikrofonu uzatırken, “Ben bunu gösteriş olarak yapmıyorum. Asgari ücretimi aç kalan hayvanlara harcıyorum. O gün aç kalmamışlarsa vicdanım rahat uyuyorum” diyor.

Bir dernekten daha fazlasını yapan Mithat sorduğumuz soruları şöyle yanıtladı:

‘EZİLDİKLERİNİ GÖRÜNCE İLGİM ARTTI’

*Hayvan sevgisi nereden kaynaklandı?

Çocukluğumdan beri hayvanlara karşı sevgim vardı. Ancak 5 yıldır dikkatimi çekti. Baktım çok eziliyorlar. Ömürleri 8-10 yıl. Zehirleme, açlık, soğuk bütün zorlukları bu hayvanlar çekiyor. Hiçbir getirisi olmadığı için hiçbir önemleri yok. Umursanmıyor. Bir sürü köpek yavruları ortalıkta. Kısırlaştırma yok. Gölün etrafı aç köpeklerle dolu. Tatilcilerinde yoğun olmasıyla birlikte çevre köylerden toplanan başıboş köpekler getirilip gölün önüne atılıyor. Bu hayvanlar ne yiyecek aslan değil, kaplan değil ki avlansınlar. Sadece tavuk. Sen aç kalsan ben aç kalsam bende çalarım. Böyle olunca hayvanlar suçlu oluyor. Ya öldürülüyor ya da zehirleniyor. Yavrular götürülüp ıssız bir yere atılıyor. Ölüme terkediliyor. Buradaki bir başka köye, o taraftaki buraya atıyor. Artık nerede ölüyorlarsa hiçbir şansları yoktur. Tüm bunlar dikkatimi çekti. Ve hayatımı onlara adadım. 

‘ASGARİ ÜCRETİMİ HAYVANLARLA PAYLAŞIYORUM’

Bu kadar hayvanı doyurmak oldukça masraflı, ne iş yapıyorsunuz?

Ben sadece yaz aylarında birkaç ay asgari ücretle çalışıyorum. Aldığım ücretle karınlarını doyuramıyorum, ama aç da bırakmıyorum. Geçtiğimiz yıl bayat ekmek 3.5 TL iken bu yıl 5 TL. Tavuk kemiğin kasasını geçen yıl 25 TL’den alıyordum. Bu yıl daha pahalı. Büyük bir kazan aldım. Her gün pişiriyorum, en azından kursaklarından sulu bir şey geçsin. Yaz mevsiminde tatilciler nedeniyle çok fazla aç kalmıyorlar, Ancak kış geldiğinde zorluklar başlıyor. Her gün satın aldığım bayat ekmekleri vererek onları yaşatmaya çalışıyorum.

KIŞIN BİR PARÇA EKMEK İÇİN BİRİ BİRLERİNİ PARÇALIYORLAR

*Hayvan severler derneği var, sen ise asgari ücretini bunlara yatırıyorsun…

Hayvan severlerin bir kısmı gösteriş olarak bu işi yapıyor. Gerçekten severek bu işi yapan da var. Ama birçoğu cebinden beş kuruş harcamaz. Bir video çekip IBAN’ı yapıştırıp aldığı parayı o hayvan içinde kullanmayanlar da var. Geçen yıl hayvanların fotoğrafın çekip bir hayvan sever derneğine yolladım. Barınak önerdi. Mama desteği verelim dediler. Ama hiçbir şey yapmadılar. Sözde etkili bir dernekti. Kendi imkanlarımla bunların karınlarını doyurmaya çalışıyorum. Hasta olanları ise veterinerden kendi cebimden ilaç alarak tedavi etmeye çalışıyorum. Yaralarına kurt düşenleri kendi elimle temizliyorum. Bu yıl kaç hayvanı tedavi etmeye çalıştım. Her tarafını iltihap sarmıştı. Her gün gidiyordum kontrol etmeye, bir gece gittiğimde suyun içinde ölmüştü. Götürüp gömdüm. Yazın burada hayvanlar pek aç kalmıyor. Diyarbakır’dan gelip duyarlı olanlar var. Birçoğu çöpten karnını doyuruyor. Ancak kışın bir parça ekmek için köpekler biri birini parçalıyor. Ben açlıktan ceviz yiyeni gördüm. Tatilciler gittiğinde sonbahara doğru sebzelerin üzerinde kalan patlıcan yiyen köpekte gördüm.

‘BANA DELİ DİYEN DE OLUYOR’

*Kaç hayvana bakıyorsun?

Sadece bizim bölgede 50’inin üzerinde hayvanlara bakıyorum. Yaz bittiğinde tüm hayvanlar yine bizim buraya dolacak. Hayvan aç kaldığında insan olduğu yere geliyor. Bana ‘deli’ diyen de oluyor. Cebindeki parayı köpeklere yediriyor diye. Biri diyor ki sebzeme girdi bize zarar veriyor. Biri diyor ki tavuğumu yedi. Köpekler istenmeyen birer canlı anlayacağın. Barınaklar cezaevi usulüdür.  Oysa hayvanlar açık barınak olmalı. Sadece soğuktan korunmak için barınakta kalmalı. Bunlar keçi inek gibi para getirmediği için bir önemi yoktur.

Asgari ücret ile geçiniyorsun, aldığını da hayvanlara yatırıyorsun. Zor değil mi?

‘KARINLARINI DOYURAMAYINCA GÖZÜME BAKIYORLAR’

Hayvanlara harcadığım para zerre kadar umurumda değil. Benim için zor olan o gün o hayvanların karnını doyuramamaktır. Ben seviyorum. O da bir candır. O hayatı hak etmiyorlar. Karnının doymasını istiyor hayvan, başka bir şey istemiyor. Senede 4 ay çalışıyorum. Tek başıma yaşıyorum. Onları doyurarak vicdanım rahat uyuyorum. Başka bir şeyde de gözüm yok benim. Buda benim yaşam tarzım. Gün geliyor param olmadığı zaman bir şey veremiyorum. O hayvanlar gözümün içine bakıyorlar.

*Köpeklere baktığın için tepki görüyor musun?

Hayvanlar vefalıdır. Bizim onlardan öğreneceğimiz çok şey vardır. Ama insanlarda vicdansızlık da var. Ben motosiklet ile onlara yiyeceklerini götürüyorum. Benim motosikletin sesini bile tanıyorlar. O sesi duyunca sağdan soldan koşuyorlar bana doğru. Bir sürü motosiklet var buralarda. Hiçbiri kafasını kaldırıp bakmaz. Ancak ben motorumla gittiğimde hepsi peşime takılır. Hayvanlar vefalıdır. Bizim onlardan öğreneceğimiz çok şer vardır. Ama insanlarda vicdansızlıkta var. Her yere her şey harcarlar. Ama onlara verilen bir lokma ekmek gözüne gelir. Kışın burada 4-5 ev kalıyor. Aman kapıma alışmasın diyorlar. Sanki onları yiyecek. Ya taşlar, ya sopayla kovalarlar. Mikrop gibi görüyorlar hayvanı. Bana da aynı ifadeyi kullanıyorlar. Sen mikropsun, hastalıksın, akşama kadar bunlara elini sürüyorsun şöyle yapıyorsun, böyle yapıyorsun hastalık kaparsın diye. Ama bana bir şey olmuyor. Duyuyorum bunları samimi olduğum kişiler bile söylüyor. Ne yapayım. Umurumda değil. Dikkate almıyorum. Bir değeri yok. Çünkü, Dünyaya bakışları farklı. Onu diyenlerden bir şey bekleyemem.

‘KIŞIN DOYURAMIYORUM AMA YAŞATMAYA ÇALIŞIYORUM’

*Kışın ne yapıyorsun?

Kışın iş yok. Yazın aldığım üç beş kuruşu ona göre ayarlıyorum. Tabii ki doyuramıyorum, ama açta kalmıyorlar. Sadece yaşatmaya çalışıyorum. Bugün 50-60 hayvana bakmak kolay değil. Bir bayat ekmek 5 TL. O da hayvan doymuyor. Geçen yıl kışın 12 yavru soğuktan öldü. Kapalı alana koydum onları. Elimden geleni yaptım ama koruyamadım. Bir tanesi yaşadı onu da evimde odamın içinde barındırdım. Hastaydı veterinere götürdüm. Karnesi yok dediler. Tedavisi için çok para istediler. Sonunda barınağa verelim dediler. Orada bırakıp gelmek zorunda kaldım. Bana, Mikrop, deli, hastalıklı diye bakıyorlar. Yazın burada 400 yazlıkçı var. Bir torba mama alsalar karınları doyar.

Belediye sahiplenmiyor mu?

Burada onlarca başıboş hayvanların olduğunu herkes biliyor. Belediyelerde biliyor. Ama bir gün gelip kısırlaştırmayı düşünmüyorlar. İlgilenen yok. Bir ara, hayvan barınağından geldiler. Bazı hayvanları topladılar. Bir gün sonra yine tesadüf karşılaştım hayvanları nereye götürdün diye sordum. Buradan götürüp başka yere bıraktıklarını söylediler. Ölüme terk etmişler yani. Buradan çağrıda bulunuyorum; bunlar da canlı, açlıktan telef oluyorlar. Onlara sahip çıkalım. Belediyelerin ve hayvan sever dernekleri gelip sahiplensinler. Hiçbir şey yapamıyorlarsa, sadece mama bıraksınlar, yiyecek göndersinler.